- 1994 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Hüzün ve Bayram
Bir damla başlar, arifeden süzülmeye.Unuttuğum, içimde uyuttuğum her kim varsa, ardısıra düşerler yüreğime.Sabaha doğmadan güneş, bayram namazı teleşı başlamadan, direnirim kendime.
Ne çok acı birikmiş seneler boyunca ve ne çok özlemler, özlenenler, gidenler.Dilimin ucuna değmeyen yüzler iner kalbime. Ben hüzne giyinirim. Ve ilk yanlız kalındığında, içimin dili konuşur, ben konuşurum geçmişimle. Bu eskide yaşamak orada eşelenmek değil, vefadır geçmişe, hatta çokça hayıflanırım unuttuklarıma. Yüzleri düşer gözlerime, acı bir tebessümle yad olur ve dilimin duası sağnak başlar.
Nerede babamın kokusu susan dili bakan gözleri acır kalbimin ta içi ki babam yüreğimin efendisi.Uzanacak bir yoldur sevgi upuzun bitmeyen seyyahat, sıcaklığı hatıra olsada dilimde tat özlediklerim.
Askerim oğlum canımın canı Kürşat’ım, içimde hissederim nöbet soğuğunu. Deli kanını dizginlerim, dilim ile, dualarımla uyuturum.
Kızım inci tanem, sırdaşım, ellerini ne çok özlüyor annen. Çakmak, çakmak gözlerini, kararlı sözlerini, merhamet dolu yüreğini.
Her bayram, hüzün çalar kapımı arifeden. Ve dile gelir hasretim. Dönüzmeze intikal edenler, sılaya uzak olanlar, yüzlerini hatırladıklarım ve unuttuklarım. Hayırlı bayramlar, hoşgeldiniz.