- 850 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Umudun Öyküsü; Azra Bebek
Bir Umudun Öyküsü; Azra Bebek
Azra bebek Van’ın Erciş ilçesinde yaşan mutlu bir çiftin ilk göz ağrısı olcaktı. Anne ve babası evliliklerini Azra bebek ile taçlandıracaktı.
Semiha ile Sinan Karaduman çiftini mutlu eden gün nihayet kapılarını çaldı 9 ay sonra büyük bir sevinç ile.
Bir kızları oldu mutlu çiftin. Dört bir yandan ziyaret akını başladı bu bebek için. Biranda gözbebeği olmuştu ailesinin. Adı Azra olsun isteniyordu, oldu. Ailesinin tek temennisi adıyla yaşamasıydı. Bütün hazırlıklar onun içindi. Çok sevilmişti. Kısa bir süre sonra eviyle, beşiğiyle tanıştı Azra. Ömürlük yuvasında mutluydu yanında gözlerinden sakınan anne ve babasıyla.. Aradan günler geçti, Azra on üç günlük olmuştu. Bugün bütün ailesi onun yanındaydı, hepsi sevgi dolu gözlerle bakıyorlardı ona. Vakit geçti, gün yerini geceye teslim etti. Azra bebek, annesi ve babasıyla gözlerini kapattı güzel bir güne uyanmak umuduyla belki, ama öyle olmayacaktı. Azra bebek gözünü kapattığı gibi açmadı bugün. İsterdi, ama açamadı.
Yeni geldiği bir dünya ve henüz yeni tanıştığı evinin duvarları başına yıkılmıştı umutlarıyla beraber. Yanında kokusunu çok sevdiği annesi yoktu, ona seslenişini sevdiği babası yoktu. Aradan saatler geçiyordu, belki Azra için hayatın anlamı soluyordu yavaş yavaş küçük bedeninde.. Yalnızdı, korkuyordu, üşüyordu, açtı; açıktı.. Kıpırtısız, öylece duruyordu. O duruyor diye zaman da onu bekleyecek miydi? Beklemiyordu. Geçiyordu. Yine akrep yelkovanını kovalıyordu. Akşam olmuştu. Uzaktan tanıdığı bir ses duyuyor gibiydi. Evet, o annesiydi. Henüz çokta tanımadığı anneciği..
Birden etrafın aydınlandığını farketti. Tanımadığı insanlar da olsa minik eline uzanan bir yardım eli vardı. Aradan tam tamına 46 saat geçmişti ve annesinin telaşlı bakışlarını ancak o zaman görebildi; korkuluydu. Annesi iyiydi, ağlıyordu ama iyiydi. Henüz birkaç kez gördüğü dedesi, babaannesi hepsi iyiydi. Fakat bir eksik vardı, ’kızım’ diye seslenen yoktu; demek babası yoktu. Neredeydi bilmiyordu ama, bir eli boştu. Aklı ermeye başlayınca anlayacaktı hatırlamak istemediği herşeyi. Hiç bilmediği bir yerden başka bir yolculuğa başlamıştı ve varmıştı o ’hastane’ denen yere.. Tedavisi görülmüştü, yine de daha iyi hissedecekti kendini herşeyden bi’haber. Ailesinin de içine su serpmişti Azra. Bu damlanın serinliği bitmeden tekrar yangın yerine döndü yürekleri.
Adına deprem denen felaketin üstünden tam 6 gün geçmişti. Yaşaması ümit edilen babasının hayatını kaybettiğini öğrenmişlerdi. O belki şimdi anlayamayacaktı ama büyüdüğünde bu gerçek tüm çıplaklığıyla ve acımasızlığıyla vuracaktı yüzüne. Belki enkazdakinden çok yanacaktı canı..
Enkazdan 12, babasının ölümünün üstünden tam 6 gün geçmişti. Ve bayrammış bugün. Kime gelmiş bu bayram? İlerde elini öpecek babası yokken..
Ne kadar küçükte olsa anlamaz mı böylesine derin bir acıyı? En azından emdiği acılı sütten anlayacaktır elbet. Belki şuan bilemeyecekti gazetelerde ’’Azra bebeğin evindeki hüzünlü bayram’ diye yazılanlarda onun anlatıldığını.. Zamanla bilecek..
İlk bayramını, ilk kez tattığı bir acıyla yaşayacaktı. Dedesi, ilk kez oğlu olmadan namaza gidecek, annesi ilk defa eşini kutlayamayacak, babaannesinin yüreği ilk defa evlat acısıyla dolacaktı.
Azra anne ve babasının fotoğraflarının hemen altında bulunan beşiğinde uyurken evlerine ziyarete gelenlerin bu sefer onun için değil, babasının ölümü için taziyeye gelmiş olduklarını da bilmeyecekti henüz. Artık ailede babasını temsil ettiğini, ailenin sembolü olduğunu da.. Ama birazdan yine hiç bilmediği bir yere giderek, babasının onu görmesini sağlayacaktı. Mutlaka görecekti babası, ona 12 günde daha da benzediğini mutlaka görecekti.
Artık Azra’da belki diğer depremzede arkadaşlarıyla aynı kaderi paylaşacak ve bu felaketin izini babasını kaybederek taşıyacaktı. Belki rüyalarına girecek, belki de hayallerini süsleyecekti...
Merve ALTINAY
Azra’nın Evindeki Hüzün
YORUMLAR
Virane olmuş hanenin yaşadıklarıyla tam şekliyle zevkinin tadını almadan Azra'nın babası deprem dolaysiyle enkazda can vermesi elbette herkesi özmüştür.Babasına Allah'tan rahmet dilerken Azra'nında gelecekte iyi bir yaşamla örtüşmesini içten dileğidir.Güzel bir konuyu ele aldığınız için tebrikler....
Sevgi ve selamlarımla...
ne söylenebilirki azra dogdugunda tatlısını yemiştik amcası cengiz dagıtıyordu çay ocagında tanımadan ama agzımızın tadı ile..ve dileklerde bulunmuştuk Allah analı babalı büyütsün diye...ama ilahi kaderin önüne dilek ile geçilmiyor ve kardeşimiz o evde yaşanan ve hissedilen hüznü çok güzel ve akıcı bir makale ile bize de yaşattı..Allah bundan sonraki bahtını açık etsin azra bebegin ve mekanı cennet olsun Sinan bey kardeşimizin ve tüm depremde rahmana kavuşanların