- 509 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BAYRAMIMIZI KUTLUYORUM
BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
Dr. Sadık Özen
Hiçbir ayırım yapmadan bütün vatandaşlarımın, dost ve arkadaşlarımın, akrabalarımın ve hemşerilerimin Mübarek Kurban Bayramlarını yürekten kutluyorum.
Arka arkaya yaşadığımız felaketlerden sonra bu bayramı; mutlulukla değil, "Biraz buruk olarak" da değil, ne yazık ki büyük bir acı içinde kutlamaktayız. Zira bayramlarımız, ister "Dini" isterse "Milli" olsunlar ulusal varlığımızın önemli birer parçasıdırlar.
Bugün içinde bulunduğumuz durum karşısında, belki de "Kutlama" sözcüğünü tam olarak yerinde kullanmıyoruz. Ama önemli olan ulus olarak aynı anda aynı şeyleri hisesebilmemizdir. Daha doğrusu bir paylaşım. Acıların, üzüntülerin, uğranılan hüsranların umutların, beklentilerin, ortak değerlerin ve sevgilerin paylaşımı.
Eğer bugün bunu yapabilirsek, bugün olmasa bile gelecek için, güzel günlerin yaşanmasına ve paylaşımına zemin hazırlamış olabiliriz.
Dolayısıyla, bu günlerde en çok yapmamız gereken şey; birtakım kuru laflar konuşmak yerine, iyi niyetli, içtenlikli, kişisel ve siyasal çıkarlardan uzak, ülkemiz ve insanlarımız yararına doğru olanları düşünmek, eleştirmek, tartışmak ve böylece doğruları bulmak ve ulusca paylaşmak olmalıdır.
Bu bayram gününde yaşadığım acıları sırasıyla dile getirmek istiyorum. Bütün içtenliğimle söylüyorum; bunu yaparken hiçbir siyasi amaç taşımıyorum. Sadece insani duygularımın ve vatanseverlik görevimin gereklerini yerine getirmeye çalışıyorum.
İlk olarak; aralarında Değerli Komutanlarımız, Değerli Gazeteci ve Yazarlarımız, Değerli Bilim Adamlarımızın da bulunduğu Ergenekon ve Balyoz davalarından tutuklu olarak hapishane köşelerinde ve hatta tek kişilik hücrelerde çürümekte olan, çok değerli ve üstün nitelikli insanların durumlarını ele alarak başlıyorum. Kendimi, ilkelerinden asla ödün vermeyen bu kişilerin ve ailelerinin yerine koyduğumda içim acı ile doluyor. Ama kendimi , isimleri tarihimize büyük harflerle yazılacak bu ilkeli, onurlu ve dik duruşlu insanların ilkeleri içinde görerek bir nebze olsun içimi ferahlayabiliyorum.
Sonra vatan şehitlerimizin cenaze törenleri geliyor önüme. 27 yıldır canını bu vatan için vermiş onbinlerin üstüne son eklenen onlarca vatan evladımız. Onların aileleri, ana-babaları, eş ve çocuklarının göklere yükselen feryatları duygularımı yakıyor. Bu arada hiçbir sonucu olmayan hamasi nutuklar kulaklarımı tırmalıyor ve umutlarımı karartıyor.
Bu ulusun bekasını sağlayan Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının, inandırıcı bulmadığım gerekçelerle yasaklandığını düşünüyorum. İlk duyduğumda irkildiğim ve son derecede üzüldüğüm bu durumun, resmen yasaklansa bile cumhuriyete bağlı olanlar tarafından içtenlikle ve görkemli bir şekilde kutlanmış olduğunu görerek teselli buluyorum.
Sonra Van Depremi’nde hayatlarını kaybeden, evleri yıkılan, tarifsiz acılar içinde kalan kardeşlerimiz ve bu elim olayın, ulusal birliğimizin oluşmasına olan büyük katkısı şu anda bana büyük üzüntü veriyor olsa bile geleceğimiz açısından beni umutlandırıyor.
Yaşananları, yapılanları, sağlanan katkıları gördükçe, Türk Milleti ya da Ulusu işte budur diyorum. Benim Millet tarifimin içinde hiçbir etnik köken ve inanç ayırımı yer almıyor ve "Ulus Devlet" olmanın tarifi ve anlamı önem taşıyor.
Bu gibi durumlar karşısında yapmamız gereken en önemli şey; nitelikleri ve nedenleri ne olursa olsun, kendimizi istenmeyen bu olaylara maruz kalanların yerine koyabilmemizdir. Ülkemizde gittikçe artan huzursuzluğun son bulabilmesi ve huzurun tesisi için resmi ağızlardan yapılan söylemler hiçbir zaman yeterli olamıyor. Çünkü somut olmayan söylelemler kuru laflardan ibaret kalamıyor.
Olumlu sonuçların elde edilebilmesi için, ilk adımın ülkeyi yönetenlerce atılması, verilen sözlerin arkasında durulması ve yapılan konuşmalarda samimi olunması gerekiyor. Bu yapılmadıkça, halkımızda huzursuzluk yaratan hususlar bir kör döngü olmaya devam edecektir. Sayın yetkililer, bütün bu olumsuzluklara maruz kalanlar sizler veya yakınlarınız olsaydı, ne düşünürdünüz, ne yapardınız ve hangi önlemleri alırdınız ? Önce bu soruların yanıtlarını vermelisiniz.. Ama siyaseten değil, gerçekçi olarak.
Bu bayram sabahında; geleceğimiz için bana umut veren, mutluluk kazandıran, son derecede duygulandıran, çok önemli saydığım görüntü ve söylemleri burada paylaşmak istiyorum. Oğlu terör kurbanı olan içi acılı bir baba; evladının mezar toprağı üstüne Türk Bayrağı’nı dikiyor ve bir taraftan da "Tek Millet, Tek Bayrak, Başka Türkiye yok, Vatan Bölünmez" diye haykırıyordu. Bence bugün yapılan en güzel hareket, en güzel konuşma ve bütün dünyaya verilen en güzel mesaj budur.
Bu babanın kara topraklara verdiği gencin ne kadar yakışıklı, ne kadar güzel yüzlü olduğunu görünce içim burkuldu. Başın sağolsun sevgili kardeşim. Allah bir daha sana, ailene ve vatanımıza böyle acılar vermesin. Benim yıllardır anlatmaya çalıştığı şeyleri sen bir anda, kısaca, ne güzel de özetledin. İnan ateş sadece düştüğü yeri yakmıyor. Vatandaşlık bilincinde olan herkesin içini yakıyor. Büyük acını paylaşıyor, önünde saygı ile eğiliyorum.
Bu görüş ve duygularımın ışığı altında bütüm vatandaşlarımın Kurban Bayramlarını kutluyorum.
Sevgi ve saygılarımla...
06 Kasım 2011
www.sadikozen.com