- 478 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
hem aşka hem ölüme
rüyada gibi başlar aşklar öyle değil mi?her tarafta yeşil hakimdir sanki.siz ise o cennetin içinde hayallerinizi paylaşırsınız en sevdiğiniz,yüreğinizi ısıtan insanla.ama sonra final.nedenyazarlar,tiyatrolar,şairler ve binlerce kaynak bize aşkların hem en muhteşem paylaşım olduğunu hemde sonunun sert bittiğini yazar,söyler ya da oynar.baştan şeker verip tadını öğretip sonra bir tokatla elimizden almak nasıl bir ruh hali ile yapılır.
eğer gerçekte de böyle şeyler oluyor,okuduklarımız,izlediklerimiz doğru körmüsün diye sorarsanız eğer ben de size şu soruyu sormak isterim umarım cevaplarsınız:
hiç düşündünüzmü bütün dıştan gelen uyarıcılara öykünerek yaşadığımızı? kendi oynadığımız tek seyircilik oyunlarımızı özenti efsanalere benzetmeye çalıştığımızı?
bu böyledir demek istemiyorum ama düşünmeden de edemiyorum.
evet aşık olmak tatlı bir duygu ama içimiz vazgeçmiyorsa eğer keskin ayrılıklar olmaz,olamaz.kim ayrılabilir gözlerine baktığında kaderinin orada yazılı olduğunu görüp satır satır okuyarak arkasını dönüp kim gidebilir?.....
ölüm denen bir varlık var arkası dönük yolun herhangi bir yerinde nefesimizi bekleyen.onu ne görmezden gelebilir ne onunla gel beraber takılalım diyebiliyoruz.işte aşkta ona benzer biraz,çift yumurtadan çıkmışlar kendi tonlarında renkler katmak için hayatımıza belkide.ama biz aşkla takılabiliyoruz,habersiz çıktığında kendi dünyasından asla görmezden gelemiyoruz.
sahip çıkmak adına hem aşka hem ölüme....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.