YALNIZ BAYRAM..
Yalnızlık gurursuzca geldi bu kez...
Yalnızlığında bir gururu olmalı.. İnsanı bayram sabahı vurmamalı...
Böylesine arsız oluşunu almıyor aklım; ki çoğunlukla hürmet eder, severim ben yalnızlığımı. Ama bu ayram sabahı başım ağırlaştıkça ağırlaşıyor..
Bir de Kasım da gelmedi mi bu kez.. Ah Kasım , ah yaralı yanım, yanan yanım, ah geçmek bilmeyen acım benim.. Hem sensiz, hem Kasım, hem bayram...
Ne kadar uzak şimdi o en tanıdık şehir, hangi yoldan gitsem varamıyorum. O aşina kokuyu bulamıyorum. Şehir kapılarını çoktan kapatmış bana, yine ben, yanıyorum...
Sabah soğuk olur mu acaba uzak şehirlerde hep soğuk olduğu gibi..
Annem çorba yapar mı yine, bir de su böreği - en sevdiğim bayram lezzeti-.
İlk önce kim çalar kapının zilini acaba babam uyuklarken koltuğun üstünde, elinde gazetesiyle haber okurken ve aynı anda televizyonda haber kanalı açıkken?
Annem kime kaş göz yapar acaba tatlı hazırlasın diye?
Ya benim kapıma gelen çocuk olur mu acaba şeker istemek için? Çocuklar burda da şeker toplar mı hala? Bu kocaman şehirde...
Ama el öptürecek kadar yaşlı değilim ki ben? Bayramda yalnız olacak kadar kimsesiz miyim ben?
Camı sonuna kadar açmasaydık evimizin kokusu kaybolmazdı belki?
Bir daha o koku olmayacak mı yani hiç?
Bu benim ilk yalnız, ilk olmayan acılı bayramım galiba...
Kapıyı çarpmasaydık keşke bir daha açılmamacasına...
Bu sana benden bayram hediyesi olsun Baba..
Bayramın da kutlu olsun bu arada...
Rana... dört KASım 2bin11
AN-kara!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.