- 793 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ayakkabı ve kadın....
"Bir kadının güzelliği, ancak sevmeye başladığı zaman meydana çıkar." ( La Bruyere 1645_1696)...
Kısa zaman önce yazıldığım güvenlik kursuna devam ediyordum.Başımda berem,uzun favorilerim ve top sakalımla banka soyguncusu gibi olan tipimi üzerimdeki siyah palto ve jean bir nebze düzeltiyor gibiydi.Ve ayakkabılarım...Ayakkabıya önem veririm doğrusu.Eğer spor ya da bot giymiyorsam (kış sezonunda tabi ki...) deri olan ayakkabımın boyalı olmasına özen gösteririm.Genelde tercih ettiğim renk siyahtır.Gerçi giysilerimde de öyle ya...Herneyse, kurs binasına sapan yolun hemen köşesinde bir boyacı vardı.Genelde ayakkabımı ona boyatırım.İyi boyadığı için değil yalnızca tabi.Adamın kendine göre komplo teorileri var, o yüzden.Mesela son zamanlarda şu herkesin kullandığı hazır boyalar...Amerikan başkanı Bush birgün yardımcısı ve av arkadaşı Cheney’i çağırır ve ona şöyle der:_Hey Dick, şu "çılgın Türkleri" durdurmanın yolunu buldum dostum.(Bu sırada Cheney, IQ seviyesi 60’ın altında olan bu adamın her an yeni birşeyler yumurtlayabileceğini bildiğinden artık ne derse desin şaşırmamaktadır.)_Onlara hazır boya satacağız ve ayakkabıya para vermekten başlarını kaldırıp bize yan gözle bakamayacaklar!" der ve gevrek gevrek güler.Daha sonra ava giderler ve Bush yine her zamanki gibi Cheney’i vurur...
Boyacı komplo teorilerini anlatırken ben de onun çamur içinde olan ayakkabımı yavaşça temizlemesini izliyordum.Boyacı,ayakkabıyı iyice temizledikten sonra boyayı ayakkabının her tarafına boca etti.Ben tedirgin olmuştum ama seslenmedim.Sonra ayakkabıyı bir kenara bıraktı ve benle konuşmaya devam etti.Ama ben onu dinlemiyordum.Aklım her zaman olduğu gibi başka bir yere gitmişti.Gözümün önüne bir kadın geldi.Kırklı yaşlarını çoktan aşmıştı belki.Güzeldi ama yorgundu.Yıllar yormuştu onu, belki de ona hakkettiğini vermeyen dünya...Yüzündeki çizgiler belki o kadarda kötü değildi ama şu bıkkınlık ifadesi...
Saçlarını aynanın önünde tararken kadın, aradaki aklar yılları ele veriyor gibiydi.Sonra birşey oldu.O da karanlıktı ama birden bir ışık parladı.Bir adamın görüntüsüydü bu aynada yansıyan.Yavaşça kadının arkasından süzüldü ve boyacının fırçayı ayakkabıya her sürdüğünde parlatması gibi kadına dokundukça kadınında yüzü parladı.Adam eğildi ve kadının boynundan öptü.Kadınsa gülümsedi.Artık kadın başka biriydi.Bir genç kız gibi on yıl birden gençleşmişti.Adam, yılların yorgunluğunu kadının üzerinden tek bir öpücükle almıştı sanki...
_Ayakkabı hazır!Boyacı suratında o aptal gülümsemesiyler bana bakıyordu.Öğretmeninden tebrik bekleyen bir çocuk gibiydi sanki.Gözümün önüne gelen o kadın silüetinin kaybolmasından hoşlanmamıştım ama o her zamanki bilindik, zoraki nezaketimi de elden bırakmadım.Gülümseyerek boyacıya teşekkür ettim ve oradan ayrıldım.Daha sonraki günlerde ise tuhaftır ayakkabıya her bakışımda hayret edilecek bir biçimde normalden daha uzun bir süre ayakkabının boyalı durduğunu gördüm.Bu ise aklıma hakkettiği sevgiyi gören bir kadının normalden daha da uzun süre güzel görüneceği fikrini getirdi.Ayakkabı ve kadın...İkisine de sevgiyle davranmak gerekti sanki...
Eve döndüğümde babam haberleri açmış izliyor,annemse örgü örüyordu._Haberlerde ne var baba? deyince babam:_Hiç her zamanki gibi dedi.Bense televizyona yaklaştım ve haber spikeri haberleri okurken, altyazıda Amerikan başkanının ikinci kez yardımcısını vurduğundan bahsediyordu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.