- 2252 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KAHRAMAN KARINCALAR
Ağaçların renk sergisi açtığı, serçelerin kanat çırpıp uçtuğu, kötülerin Kafdağı’na kaçtığı bir orman varmış. Bu ormanın yiğit mi yiğit, dürüst mü dürüst bir de kralı varmış. Aslan, kimsenin hakkını yemediği gibi kimseye haksızlık da yaptırmazmış.
Güzel kurallar, iyiler için geçerlidir. Allah göstermesin, birisi kötü oldu mu her şeyi ters görürmüş. Ormandaki Zorba Yılan da bunlardan biriymiş. Başını havaya kaldırır, gördüğü hayvana saldırırmış. Hızlı koşanlar kaçıp canını kurtarır, kaçamayanlarsa yılanın eline düşermiş. Zorba Yılan, yakaladıklarını kuyruğuyla kırbaçlarmış.
Bu durum orman halkının olduğu gibi aslanın da canını sıkmaya başlamış. Tilkiyle haber göndermiş Zorba Yılan’a:
- Ya yaptığı kötülükleri terk etsin ya da ormanı!
Zorba Yılan tıslayarak cevap vermiş:
- Ben de aynı fikirdeyim. İsterse aslan ormanı terk edebilir!
Problemin iyilikle çözülemeyeceğini anlayan aslan, bir haber daha göndermiş:
- Madem öyle, yarın sabah ulu meşenin altındaki meydanda kozumuzu paylaşalım. Kim kaybederse ormanı terk etsin, demiş.
Yılan da bunu kabul etmiş. Sabahleyin bütün hayvanlar meydanda toplanmış. Tombul ayı da ne olur ne olmaz diyerek ilkyardım çantasını yanında getirmiş. Zorba Yılan’la aslan karşı karşıya gelmişler. Herkes nefesini tutmuş, heyecanla bekliyormuş.
Zorba Yılan, başını havaya kaldırmış. Tıslayarak dilini dışarı çıkarmasıyla beraber ok gibi saldırmış. Aslan, o, havadayken bir pençe vurmuş. Zorba Yılan da aslanın sırtına zıpkın gibi saplanıp onu ısırmış. Yarasından kanlar damlayan yılan, hızla uzaklaşmış oradan. Tombul ayı, hemen ilkyardım çantasını açmış. Aslanın sırtına dikkatle baktıktan sonra:
- Efendim, Zorba Yılan sizi zehirlemiş. Zehir vücudunuza yayılmadan o bölgeyi biraz açıp zehri çıkarmam gerekiyor, demiş.
Tombul ayı, işini dikkatle yapmış ve kralı ölmekten kurtarmış. Kral kurtulmuş ama herkesi bir kaygı almış:
- Bundan sonra Zorba Yılan ya daha çok kötülük yaparsa ne yaparız, diye düşünmeye başlamışlar.
Herkes birbirine bu soruyu soruyormuş. Bu sırada Zarif Zürafa söze başlamış:
- Arkadaşlar, lütfen sakin olun! Büyük büyük dedemden duymuştum. Bir yılan yaralandı mı yaşaması zorlaşırmış.
Hayvanlar ümit dolu gözlerle Zarif Zürafa’ya bakmışlar. O da bilgiç bilgiç devam etmiş:
- Evet, yaşaması zorlaşır ama ondan kurtulmanın daha kolay bir yolu varmış: Karıncaların yardımcı olması! Karıncalar, yaralı yeri ısırarak yarayı büyütür ve yılanı öldürürmüş. Yılan da onlara bir şey yapamazmış.
Bunun üzerine hemen karıncaların başkanına haber gönderilmiş. Binlerce karınca rap rap yürüyerek yılanın yuvasına doğru gitmiş. Yılan, karıncaları görünce ormanı terk etmeyi kabul etmiş. Karıncaların başkanı gururla:
- Arkadaşlar, kaygı edecek bir durum yok. Zorba Yılan ormanı terk ediyor, demiş.
Bütün hayvanlar hep bir ağızdan:
- Ya ya ya, şa şa şa,
Karınca ordusu çok yaşa, diyerek onları alkışlamış.
İyilik güneşi ormanda yeniden doğmuş, mutluluk ışıkları her yere yağmış. Bu masal da burada bitmiş.
Bestami YAZGAN