- 772 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEKERDEN BİR MASAL
Bir zamanlar uzak mı uzak bir diyarda küçük bir yumurta köyü varmış. Köydeki yumurtalar mutluluk içinde yaşarlarmış. Bir gün köye gezgin bir yumurta gelmiş. Hayatlarında hiç köyden ayrılmamış köy halkına köyün dışındaki dünyayı anlatmaya başlamış. Köyden çok uzaklarda şekerden bir krallığı anlata anlata bitirememiş. Tüm yumurtalar yabancının anlattığı dünyayı ve şeker krallığını şaşkınlıkla dinlemişler. Gezgin, bir süre sonra köyden ayrılmış ama hikayesinin etkisi bir süre daha köydeki tüm yumurtaların üzerinde imiş. Zamanla gezgin yumurta da, anlattığı hikaye de unutulmaya başlamış olsa da, üç genç yumurta Şeker Krallığına gitmeye karar vermişler bile…
Bir gece bu üç genç yumurta köyden ayrılmak için hazırlıklarını bitirmişler. Yanlarına azcık eşya ve yiyecek bir şeyler alarak, kimselere görünmeden köyden çıkmışlar. Karşılaşacakları güzelliklerin ve maceraların hayalini kurarak yola devam etmişler.
Gün doğumuna yakın, köyden epeyce uzaklaşmışlar ve biraz dinlenmeye karar vermişler. Büyükçe bir vişne ağacının altında kamp yapmışlar. Tam uyuyacaklarken, ağaçtan gelen bir sesle irkilmişler. Bir grup vişne uzun zamandır ağaçta asılı kaldıklarını, bundan çok sıkıldıklarını söylemişler. Ağaçtan inebilmek için yumurtalardan yardım istemişler. Üç genç cesur yumurta vişnelere yardım etmişler ve onlara da gezgin yabancı yumurtanın anlattığı şeker krallığını anlatmışlar. Vişneler de hikayeden çok etkilenmişler ve onlara katılmak istediklerini söylemişler. Böylece üç yumurta ve bir grup vişne birlikte yola koyulmuşlar.
Yolda ilerlerken, birden gökyüzü kararmış ve şimşekler çakmış. Aniden bulutlardan toz şeker yağmaya başlamış. Bizim yolcular sığınacak bir yer bulana kadar, toz şekere bulanmışlar bile ve ne yaparlarsa yapsınlar toz şeker tanelerinden kurtulamamışlar. En sonunda yola bu şekilde devam etmeye karar vermişler, ne de olsa çok yolları kalmamış. Toz şekerli bir halde yollarına devam ederken, iki kişinin tartıştığını duymuşlar. Biraz kulak kabarttıklarında un ve kabartma tozunun hangi yöne gideceklerine karar veremedikleri için tartıştıklarını anlamışlar. Un ve kabartma tozu da Şeker Krallığı’nı duymuşlar ve oraya varmaya çalışıyorlarmış. Un kuzeye gitmek istiyor, ama kabartma tozu güneye gitmek istiyormuş. Yumurtalar ve vişneler yanlarına gidip, Şeker Krallığı için batıya gitmeleri gerektiğini, isterlerse kendilerine katılabileceklerini söylemişler. Un ve kabartma tozu buna çok sevinmişler. Toz şekere bulanmış üç yumurta, bir grup vişne, un ve kabartma tozu büyük bir mutluluk içerisinde ilerliyorlarmış. Birden karşılarına bir paket kakao çıkmış ve uzun bir süredir kendilerini takip ettiğini, Şeker Krallığı’ndan bahsettiklerini duyduğunu ve onlarla birlikte gelmek istediğini söylemiş. Büyük bir mutlulukla kakaoyu da aralarına almışlar. Yola devam ederken sütten bir nehirle karşılaşmışlar. Krallığa vardıklarında onlara hediye etmek için, yanlarındaki mataraları sütle doldurmuşlar ve köprüden geçerek, sütten nehri de gerilerinde bırakmışlar. Az gitmişler uz gitmişler, dere tepe düz gitmişler ve son tepeye çıktıklarında karşılarında rengarenk şekerlerden yapılmış surları ve kocaman kapısı olan Şeker Krallığı’nı görmüşler. Hepsi birden sevinçle birbirleriyle kucaklaşmışlar ve koşarak tepeden aşağı inmeye başlamışlar. O sırada yumurtalardan birinin ayağı taşa takılmış ve düşmüş. Arkasından gelen diğerleri de o yumurtanın üstüne düşmüşler. Böylece yumurtalar, vişneler, un, kabartma tozu, şeker ve sütler birbirine karışmış ve yuvarlanmaya başlamışlar. Hızla yuvarlanıp dururken, güneşin de sıcaklığıyla bir bütün halinde Şeker Krallığı’nın kapısına çarpıp durmuşlar. O sırada krallığın surlarını rengarenk şekerlerle boyayan işçinin elindeki şeker kovası da çarpmanın şiddetiyle üstlerine boşalıvermiş. Krallıktaki nöbetçiler kapıyı açtıklarında bir de ne görsünler: Rengarenk şekere bulanmış, kocaman bir gülen surat kendilerine bakıyormuş. Bu kocaman şekerden gülen surat, Şeker Krallığı’nın sembolü olmuş ve yüz yıllar boyunca bu gülen suratın hikayesi ağızdan ağza anlatılarak yayılmış ve yaşatılmış.
Gökten üç tane muffin düşmüş. Birisi bu masalı okuyanların, diğeri bu masala yorum yazanların, sonuncusu da bu masalı anlatanın başına…
26.10.2011