- 1373 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
DİNİNİ SEVECEKSİN !
’ Anlamıyor bu vatan seni diye, bırakıp kaçacak mısın,
Anlamıyor bu insanlar seni diye, benzin döküp yakacak mısın ?’ diye başlayıp,
’ İnsanları seveceksin !’ diye biter, çok sevdiğim bir şiir.
Yanlış insanların tekeline düşmüşse,
Hırsızın, siyasetçinin, dolandırıcının
Her türlü emperyalizmin ,
Suistamiline uğramış olsa da,
O din bizimdir !
En sonuncudur !
En doğrusudur !
En güzelidir !
Tüm soytarılara, hırsızlara
Suistimalci siyasetçilere
Üfürükçü çakallara rağmen
Dinini sevecek ve ona sahip çıkacaksın !
Peygamberimiz (SAV), O’na en çok ihtiyaç duyulan dönemde ve coğrafyada görevlendirildi. İnsanlar her türlü sapıklığa, caniliğe, cehalete bürünmüşlerdi. Kız çocukları diri diri toprağa gömülüyor, putlara tapılıyordu.
O’nun getirdiği güzellikler, nimetler nasıl inkâr edilebilir ?
Tüm insanlık için gönderildiği de şüphesizdir. Ancak O ne kendi halkına, ne de başkalarına zulümle, şiddetle, zorla bu güzel dini kabul ettirmeye kalkışmadı.
Bence Osmanlı’nın bu konuda hatası olmalı. Yoksa ne diye ardında bize miras olarak bu kadar düşman bıraktı ?
Hangi Avrupa ülkesi Osmanlı’nın etkisiyle İslâmiyeti kabul etti ? Nerede Osmanlı’nın hüküm sürdüğü topraklar ?
Osmanlı’dan sonra İmparatorluğun küllerinden bir devlet yaratan büyük devlet adamı
Atatürk’ün bile dinimiz açısından hataları var bence.
Hilâfetin kaldırılışı bence büyük hata. Sırf o yüzden kendi vatanımızda bir sürü Cumhuriyet düşmanları türemiştir. Bu gün onun itibarsızlaştırma politikası güdülüyor ise, Cumhuriyet zaafa uğratılmak isteniyorsa, bunun başlıca sebeplerinden biri hilâfetin kaldırılışıdır.
İtalya’daki Vatikan örneği bir Hilâfetin sürdürülmesi kesinlikle doğru olurdu.Bizi bu gün yönetenlerin zihinlerinde bu düşüncenin olduğuna inanıyorum fakat gerçekleştirilmesi hiç de kolay değil.
Yaptığı iyiliklerin asla inkâr edilemeyeceği, hepimizin çok şey borçlu olduğumuz Atatürk’ün ve ondan sonra gelen Cumhuriyetçilerin yine bence en büyük hatalarından biri de, okullarda din eğitimini askıya almaları, sırf bu yüzden İmam- Hatip Liselerinin kurulmalarına ve hızla da çoğalmalarına sebep olmalarıdır.
İlkokuldan itibaren, seçmeli olarak, herkese kendi dinini ve mezhebini öğretecek şekilde dini eğitim verilmeliydi.
Şunu da iddia ediyorum ki ; seçmeli olarak Arapça dersleri verilmiş olsaydı, insanlarımız Kur’an’ı daha kolay ve doğru anlayabilecek, bu günkü suistimalcilerin, din bezirganlarının, sahte hocaların, üfürükçülerin işi bu kadar kolay olmayacaktı.
Osmanlı hatalı, Atatürk hatalı, bizler hatalıyız. Etrafımız çakallar, üfürükçüler ve suitimalci siyasetçiler tarafından kuşatılmış durumda.
Hiç biri bizleri dinimizden koparamaz. Dinimize karşı olan inancımıza, güvenimize, övüncümüze engel olamaz.
Tüm soytarılara, hırsızlara
Suistimalci siyasetçilere
Üfürükçü çakallara rağmen
Dinini sevecek ve ona sahip çıkacaksın !
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Ne yazık ki çoğunun sebebi, sahte bir laiklik anlayışının yerleştirilmesi ve zamanla bu laiklik anlayışının yobazlık derecesinde koyulaştırılması oldu yaşananların.Devlet en başından dine hep müdaheleci olmayı seçti.Kendi okullarında öğretmeyi, kendi diyanet kurumuyla kontrol altında tutmayı yeğledi.BU yaklaşımın laik olduğunu söylemek elbette imkansızdı.Vatandaşlar kendi dini örgütlenmelerini yapamadılar.Engellendiler, suçlandılar.Dahası eğitim alabilmeleri dahi bazı şekil şartlarına bağlanarak engellendi.Yavaş yavaş üzerindeki yüklerden kurtuluyor ama ülke.O eski yobaz laikçi kafaların etkisi gittikçe azalıyor.İnsanlar dinlerini ve dini örgütlenmelerini yaşarken daha özgürler.Yeterli değilse bile yakın geçmişimizi düşündüğümüzde alınan mesafenin önemi anlaşılır.KIsaca isteyen artık dinini daha çok sevebilir. İsteyen de dinsizliğini.Herkesin kendini dilediği gibi ifade edebildiğine hemen her ortamda şahit olabiliyoruz.Güzel olanı da bu zaten..
Merhaba Fikret bey,
Dünkü ve bugünkü yazılarınız nedeniyle sizi biraz garipser oldum. Kulaktan dolma bilgilerle savlar ileri sürmeyin. Hilafetin kaldırılması, Atatürk'ün din konusu ve gerçek İslam dininin öğretilmesi konusundaki gayretini belgelerle öyle bir kanıtlarım ki şaşar kalırsınız. Bazı arkadaşlar yorumlarında az bir kısmını belirtmişler. Size yeterli geleceğini umuyorum.
Arapların kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeleri dinsizlikle ilgili değil. Ta Sümerlerden beri
devam eden bir uygulamanın en acımasızı. Putlara tapmaları da, bugün pekçok insanın, yatırlardan medet ummasından farklı bir uygulam değil. Bunları yazmazdan önce araştırmanız iyi olurdu.
Dinimizi koruyalım derken hangi dinden bahsediyorsunuz? Piyasada o kadar fazla din var ki... Kuran dini demeyin bana. Tarikatcılar, cemaatçiler de, şeyh şıhçılar da v.s. ler de öyle diyor.
Selam ve saygılar.
Fikret TEZEL
Sonuca bakalım ; günümüz Türkiyesinin geldiği noktadan memnun muyuz Veysel Bey ?
Veysel Başer
Savlar, bilgi ve belgeye dayandırılırsa değer kazanır.
Günümüz Türkiyesinin bu hale gelmesi dini bilmemek mi? Ülkeyi bugün yöenetenler kendilerini dindar(!) gösterenler. Bunları seçenlerin büyük çoğunluğu da dinini iyi bildiğini söyleyenler. Bu gerçek ortada iken kalkıp Atatürk'ü suçlamayı doğrusu size yakıştıramadım.
Esen kalın.
Fikret TEZEL
Belgeler hep birilerinin yazdıkları kitaplar ise eğer, körü körüne kabullenmek yerine, akıl ve mantığımızı çalıştırıp düşünmek, yeni iddia ve fikirler üretmekten yanayım ben. Saygılar.
Fikret TEZEL
Veysel Başer
Görüşünüze katılmıyorum. 31 Mart olayında "Şeriat isterük!" diyenler,
hilafetin olmadığından öyle demediler her halde.
Benim için en muteber belgeler, Atatürk'ün dedikleri ve uygulamalarıdır.
Hilafetin kaldırılması, dinle, dinsizlikle ilgili değildir. Atatürk'ü dinsizlikle
suçlayanlara benim tek söylediğim şudur. "Balıkesir'e git. Zağnos Paşa camisine uğra. Duvardaki kitabeyi oku."
Saygılar.
merhaba sayın tezal. yazınız dinini seveceksin başlıklı ama içerik içinde yanlış tesbitler var. elbette dinimizi sevmeliyiz ama hangi dini? halifelik makamı kılıç zoruyla ele edilmiş bir makamdır. ben senden daha güçlüyüm ve bu makam bana yakışır diyerek elde edilen bir makamdır. ben daha güçlüyüm öyleyse senden daha müslümanım mantığıyla elde edilen makam sahipleri hemen öncesinde oluk oluk türk kanı mısırlı kanı akıtmıştır. sonrasında fetva makamına yerleştirdiği insanlarda aynı kıyım devam etmiş ve islamiyet yerine arap kültürü yerleştirilmiş türk insanın kafasına kılıç zoruyla. kabul etmeyenler islam dışı sayılmış ve ölüme gitmişlerdir. verilen fetvalar islama ne kadar uygunluk taşıyordu ki oluk oluk türk kanı akıttılar. islamı yozlaştıra yozlaştıra koca bir imparatorluğun sonunu getirdiler. atatürk haklı olarak islammış gibi görünen islam olmayan her kurumu kapatmış ve bu makama son vermiştir. sizin özlemini çektiğiniz makam islam makamı değil arap kültürünü yaşatma makamıdır. bu gün cumhuriyeti sevmeyenler de o makamın özlemiyle yanıp tutuşmaktadırlar ve uygulamaları ortadadır. tek bir örnek vereyim cumhurbaşkanın maaşı otuz üç milyarken askeri üretlinin maaaşı ortadadır. devletin en yüksek makamındaki kişi halife olsa sizce bu maaş farkıyla islamımı uygulamış olacak. güldürmeyin adamı. osmanlı islama hizmet etmemiştir. sizin de belirttiğiniz gibi hani osmanlının yönettiği ülkeler hangi avrupa ülkesi müslümandır. arnavutluk var bir tane. o da osmanlının sürgün ettiği kişiler tarafından islamı kabul ettirilmişlerdir. osmanlı yüz yıllarca bu makamı sahip idi. bundan sonra türkiye cumhuriyeti de sahip olsa insanlara din acışından bir fayda sağlamayacaktır. ve cumhuriyetin bütün kurumlarını alt üst edip diyalogcuların yönetimine verecektir. bu da cumhuriyetin yıkılması demektir. sizin halifelik isteğiniz yerinde kalsın aman. atatürk için de iyi şeyler düşünün. onun sayesinde varız. yoksa bir amerikan yada bir ingiliz mandasında olabilirdik. saygıyla.
Fikret TEZEL
Öncelikle Osmanlı'nın yaptıkları konusunda tamamen hemfikiriz.
Benim isteğim hilâfetin hortlaması değil. Atatürk'ün atacağı politik bir adımın ki bu da hilâfetin sembolik olarak devam ettirilmesidir, bu günkü Cumhuriyet düşmanlarının ekmeğine yağ sürmemiş olurdu. Fanatik dinciler o bahaneyle Cumhuriyete düşman olup o kadar taraftar toplayabildiler, Arap ülkelerinden de destek alarak ülke yönetimine kondular. Şimdi Hem Atatürk'ü, hem de Cumhuriyeti itibarsızlaştırarak intikam almaya başladılar.
Çoğunluğun müslüman olduğu bir ülkede halkın çoğunluğunu karşınıza alarak hiç bir şey yapamazsınız.
Saygılar.
Sayın Tezal
Derin bir konuya neşter vurmuşsunuz yazıda. Elbetteki saptamalarınız ve fikirleriniz sizi bağlar ancak
katıldığım kadar katılmadığım bir çok saptamalarınız var ancak katıldığım bir çok saptamaların anlatımında da takiyye yapıtığınız hisseni uyandırdı bende.( Bu sadece hissediştir:)
Bilindiği gibi Osmanlı yönetiminde halife hem dinin hemde devletin başıdır. Yine hatırlanacağı gibi Atatürk ilk önce saltanatı kapattı daha sonra Hilafeti kaldırdı. Şimdi sizin yazınızda belirtildiği gibi bsait ve kısa anlatımlarla bunu Atatürk'ün bir hatası olarak göstermek çok yanlıştır. Çünkü Saltanatın kaldırılmasından sonra Vahdettin'den ve saltanat gücünden nemalanan insanlar Vahdettin'in kaçışından sonra Halife Abdulmecit'i saltanata sahip çıkması için zorladılar ve onu patişahlığını ilan etmesi yoluna sürüklediler. Yeni kurulmuş bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nin elbette iki başlılığı kaldıracak gücü yoktu ve be nedenle Atatürk ve o dönemin yöneticileri hilafeti İslam dinine değil Türkiye Cumhuriyeti'ne tehlike gördükleri için kaldırdılar.
İkinci katılmadığım saptamanız ise Kuran'ın tam olarak anlaşılması için halkın arapça öğrenmesi konusu ki bu işin zor tarafı. kolay tarafı ise Kuran'ın türkçe mealinin halka okutularak anlaşılır hale getirilmesidir.
Yazınızda belirtildiği gibi Kur'an islamı toplum için bir kurtuluş yoludur ancak bizlere sunulan islam hukuku ve kuralları insanları teslimiyetcilikten başka bir yere götürmüyor.
Saygılarımla.
Fikret TEZEL
Ben devlet işlerine de karışan bir hilâfetten değil de sembolik bir hilâfetten söz ediyorum. Fanatik dincilerin öylesine çok olduğu bir ülkede o kadar keskin bir kılıç kullanılırsa, Cumhuriyet düşmanları o kadar çok olur. Sonuçta bir gün, ülke yönetimini ele geçirip intikam almaya da başlarlar. İşte bu günkü halimiz meydanda.
Kur'an'ın tamamen orjinal kaldığına inandığımıza göre, herkes o dili öğrenip kendisi anlarsa bence daha doğru olur. Aksi takdirde günümüzde olduğu gibi, mealler de sulandırılır ve herkes kendi kafasına göre yazdığı meale halka yutturmaya kalkar.
İtalya- vatikan'ı kurarak bunu başarmışsa, Atatürk'ün gücü ve zekâsı buna daha çok yeterdi. Ne varki askeri disiplini burada zekasına üstün gelmiş ve fanatik dincilerin Cumhuriyet düşmanı olarak sinsice faaliyetlerle bu günlere kadar gelmelerine sebep olmuştur.
Sonuç ortada : Bu gün onlar ülke yönetimini ele geçirdiler ve Cumhuriyetten intikam almaya başladılar.
Başından sonuna değin katıldığım saptamalarınıza, bir tek yerde itirazım var, değerli yazın dostu, Fikret Bey!
Atatürk, bugünleri düşünerek, yani o bezirganların önünü kesmek için kaldırdı Hilâfeti, ki; o günün kısıtlı gelişmişliği içinde(!)...
Oy uğruna dini siyasete alet eden, buna bile bile göz yuman kurum ve kurallarla biz halk mı suçluyuz, yoksa ATATÜRK ' mü, Allah aşkına?
Seçmeli olduğunda bile din derslerine girerek aldığımız sağlıklı temel doğrultusunda eksiklerimizi tamamlamaya çalıştık ve lisede, meslek seçimlerine yönelik olarak, herkes kendi tercihiyle özgür bırakılmışken; İmam Hatipleri çıkarları uğruna çoğaltarak arka bahçe haline getiren ATATÜRK' müydü, Allah aşkına?
Böylesine aydınlık ve barışın simgesi bir dinin mensupları olarak; Maraş' ı, Çorum' u, Sivas' ı , Başbağlar' ı ve daha nicesini (gebe, çoluk çocuk, yaşlı demeden) yakıp yıkan / yakıp yıkanlara (kitlesel kıyıma) seyirci kalan, çanak tutan ATATÜRK' müydü, Allah aşkına?
Ve bugün, gelişen çağın nimetlerinden yararlanırken; özünü, özündeki insancıl değerleri yitirme noktasına gelen, tüketen, çağdaşlığı ve inancı maddi / manevi menfaatlerine alet eden (ler) ATATÜRK' mü, Allah aşkına?
İrdeleyelim, sorgulayalım hatta gerekli dersi çıkararak bedel ödeyelim !( ki, millet olarak ödüyoruz da!) Ama bu bedelin faturasını, Koca bir İmparatorluğu yiye yiye bitiremeyerek SEVR ile yabancılara da yedirenler değil de; bu vahim durumu kavrayarak, oynanan oyunları LOZAN' da bozan ; dinine, diline ve bir karış toprağına -ölümüne- sahip çıkan ATATÜRK' mü ödemeli?
Bence yanlışı, yanlış adreslerde aramıyor muyuz saygıdeğer dost?
Bugün konuşacağımız arguman bu / mu / böyle mi olmalı, yoksa...!?
Her şeyi, bütün hataları, yanlışları bir kenara bırakarak, ayna tutsak kendimize ( gerçekten kirlerimizden arınma isteğiyle)... görün bakın, ne güzel, ne ileri bir toplum ortaya çıkacak kendi hatalarından! Ne doğu ne batı...Biziz yine kendi ağumuzla kendi yaramızı saracak olan! Yeter ki tespit ve teşhislerimizde net, gerçekçi, dürüst ve adil olalım! Yeter ki, gerçekten geriye dönüp tarihten alınması gereken dersleri alarak önümüze bakalım! YOL BİZİM, YORDAM BİZİM, ÜLKÜ BİZİM, AKIL BİZİM, YAŞAM BİZİM, YURT BİZİM! Yeter ki, Allah' ın verdiği bu aklı yerinde ve doğru kullanalım! Bu ülke, bu topraklar, bu millet yoruldu, usandı artık bağrında barındırdığı evlatlarının hançer darbelerinden! Sizce de haklı değiller mi?
Sadece bu nokta dışında ; harfi harfine katıldığım, mes'uliyet yüklü, son derece net, irdeleyici tespitlerle hakikaten yapıcı, düşündürücü bir paylaşımdı. Size teşekkürlerimle saygı ve dostça selamlar, değerli kalem, Fikret Bey...
RefikaDogan/YeniEdebiAkım tarafından 11/3/2011 3:29:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fikret TEZEL
Atatürk, son derece zeki, cesur, akıllı bir vatanseverdi.
Affınıza sığınarak, askeri özelliğinden dolayı hilâfet konusunda hata ettiğinde ısrarcıyım. Çünkü böylesine fanatik dincilerin olduğu bir ülkede o kadar radikal kararlar aldığınızda sonuçları günümüz Türkiyesi'ni yaratıyor. Yani Cumhuriyet düşmanlarının ülke yönetimini ele geçirip intikam almaya başlamaları.
Bence İtalya-Vatikan usulü sembolik bir hilâfet sürdürülseydi, belki de bu gün daha demokratik bir Türkiye olabilirdi.
Saygılar.
RefikaDoğan
Öncelikle nezaketinize, duyarlılığınıza teşekkür ederim.
Bu konuda düşüncelerimi yorumda dile getirdim. Aynı şeyi yinelemek ve kısır tartışmalar içine girmek, şu sancılı süreçte muhakkak ki kazanç değil kayıptır muhataplarına.
Bir kez daha teşekkürlerimle, saygı ve dostlukla...
Sayın Tezal,
Hilafetle ilgili düşüncelerinize katılmayarak yazınızı beğenerek okudum.
Atatürk, dini anlamamıza vesile olmasaydı bugün dini anlama konusunda çok az şey biliyor,
bize ne sunuluyorsa onunla yetinmek durumunda kalıyor olacaktık.
Evet, dediğiniz gibi,dinimizi anlamak ve sevmek gerektiğini düşünüyorum.
Saygılarımla.
Fikret TEZEL
Affedersiniz ; eşcinsellerin çok olduğu bir ülkede, onlara karşı nasıl tavır alırdınız ?
Bu gün ülke Hilâfet ve Cumhuriyet düşmanlarının eline geçmiştir bile. şimdi onlar intikam almaya başladılar bile. Dudunuz mu ; ders kitaplarından Atatürk'ün resimleri, İstiklal Marşımız ve Gençliğe Hitabe çıkartılmaya başlandı.
Ey benim güzel dinim eger seni doğru algılayıp yaşayanların çogunlukta olsa idi ..dünya eski alışkanlıklarını bize süslü gösterirmiydi.. ? ve hala kardeş kardeşim kanına dokunurmuydu ...?
Ve hala bizler düşükün olarak lanse edilirmiydik...?
sen her şeyi hakkıyla bilensin.......
istesekte istemsekte döndürülecegimiz yerdesin...
ve selam.. dost kaleme ............
Fikret TEZEL
Sayın Tezal, din dersi ilk öğretimde mecburu bir dersti bizim zamanımızda ve de çokta iyi olmuş olması ne ögrendiysem o zaman kalıcı olarak o var dağırcığımda... Bu demek ki çocukken bazı olguları öğretmeli ve eğitimi verilmeli bunada din derside dahil.. Lisede bu fazla etkili olmaz zaten alacak olan çocuk o zamana kadar almıştır alacağını.. Ve imamhatip okullarının yerind eolduğunu düşünüyorum. Müslüman bir ülkede imamlık edecek olanların gerçek ve doğru bilgi ile eğitilmeleri ve ögretilmeleri gerekmektedir. ..saygılar.