Adı Gül-i Zar (10)
Osman Baba 3 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra maalesef hayatını kaybetti. En başta Hayriye Anne ve ben yıkılmış, sakinleştirici ilaçlarla ayakta kalmaya çalışıyorduk. Cenaze işlemlerinin tamamlanmasının ardından yağmurlu bir günde defnettik babamızı, öyle ki sanki tüm sevdikleriyle beraber gökyüzü de ağlıyordu bu dünya iyisi adamın ardından. Şimdiye kadar kimseye nasip olmamış bir kalabalık son yolculuğuna uğurlamaya gelmişti Osman babayı. Yaptırdığı okulun öğrencileri, yardım ettiği kimsesizler yurdunun yöneticileri ve dükkanında çalışan tüm sevenleri gözyaşları içinde oradaydı. Mezarlıktaki görevimizi tamamlayıp eve döndük okunan mevlidin ardından gelenler bir bir ayrılmaya başladı. O günden sonra taziyeye gelenlerle ev doldu boşaldı günlerce. Hayriye Anneyi bir an bile yalnız bırakmıyor Osman Babanın biricik emanetine gözüm gibi bakıyordum. Bir sabah aile avukatı eve geldi kolunun altında bir sürü dosya ile. Avukatı salona davet edip onları Hayriye anne ile yalnız bırakmak için izin istediğimde " Lütfen çıkmayın Gülizar hanım anlatacaklarım sizi de ilgilendiriyor" deyince bir koltuğa şaşkınlıkla oturdum.
Avukat dosyanın içinden çıkardığı mühürlü bir zarfı çıkartarak bizlere gösterdi. " Bu mektup Osman Bey’ in ölmeden önce Noter huzurunda yazdırdığı vasiyetidir. Şimdi izin verirseniz okumak istiyorum."
Osman Baba sağlığında gösterdiği adiliyetini öldükten sonra da esirgememişti kimseden. Geride bıraktığı servetinden her ay düzenli olarak yardım yaptığı yurtlara, kurumlara ödemelerin aksamadan devam edeceğini yazmıştı. Çalışan tüm elemanlarını da unutmamış hepsine bir miktar para bırakmıştı. Beni asıl şaşırtan ise diğer bütün mal varlığının tek mirasçıları olarak eşini ve beni göstermesi olmuştu. Bu mümkün olamazdı aramızda kan bağı bile yoktu avukata bunu söylediğimde şöyle cevap verdi :
_ Olması gerekmiyor Gülizar hanım. Osman beyin zaten tek bir akrabası dahi yoktu. Bu kararını bir sabah hanımefendi ile gelip bana bildirdikleri andan itibaren yasal işlemleri başlatmıştım zaten. Şu anda Osman Beyin tüm serveti üzerinde eşi ve siz tek yetkilisiniz. Allah gecinden versin Hayriye hanım öldüğü zaman da tek başınıza bu servetin sahibisiniz.
İtiraz eden gözlerle Hayriye anneme baktığımda onun bana gülümseyen gözleriyle karşılaştım. Şimdi daha iyi anlıyordum o sabah iki muzip çocuk gibi bana söylemeden nereye gittiklerini. Avukat gittikten sonra salona geçip koltukta elinde tesbihi ile oturan kadının yanına gidip ayaklarının dibine oturdum. Küçük bir kız gibi saçlarımı okşamaya başladığında gözyaşları içinde ellerine sarıldım. "Annem" dedim " Nasıl öderim bu hakkınızı" " Sus Gülizar" dedi.
_Asıl biz nasıl öderiz ahir ömrümüzde bizlere evlat sevgisi yaşatmanın hakkını. Osman da bende seni hiç olmayan yavrumuz gibi sevdik sende bizi asla hayal kırıklığına uğratmadın. Ne hakkımız varsa hepsi şimdiden helal olsun yavrum sana. Şimdi tek dileğim ben gözümü yumuncaya kadar burada yanımda kalman, artık çalışmanı istemiyorum sadece işleri idare et yeter ben ölünce de ne yapmak istiyorsan onu yap. Burada kalma git büyük şehirde hayatını yeniden kur ve asla geriye dönüp bakma.
Bir süre sonra Hayriye Annemin isteği ile açık öğretim Lisesine ve yabancı dil kursuna kaydoldum. Yıllar sonra dışarıdan okuyor olsam da bir öğrenciydim yeniden. Elimde kitaplar sürekli ders çalışıyor 3-4 ayda bir yapılan sınavlara giriyordum. Kıvrak zekam sayesinde yabancı dili de 6 ay gibi kısa bir süre de öğrenmiştim. Kendi annemden görmediğim desteği bana kucağını açan yabancı bir kadından görüyor her daim sevgisini ve bana olan güvenini her fırsatta gösteren bu kadına her geçen gün daha büyük bir sevgiyle bağlanıyordum. Geceler boyu uzun sohbetler yapıyor sanki yıllarca konuşma yetisi kaybetmiş bir lal’mişim de sonradan konuşmaya başlamış ve arada ki farkı hiç durmadan konuşarak kapatmayı istermişim gibi durmaksızın konuşuyor, anlatıyordum.
Osman baba yı kaybetmemizin üzerinden çok değil sadece 2 yıl geçmeden Hayriye Annemi de sevdiğinin yanına gönderdik. Sabah namazını kıldığı seccadenin üzerinde son nefesini vermiş eşinin yokluğunda her gün beklediği ölüme sevgilisine kavuşmanın mutluluğu ile kendini teslim etmişti. Babaannemim ölümünden sonra hayatta değer verdiğim ve sevdiğim iki kişiyi de yitirmiştim. Kader beni yine acılarla sınıyordu, mutluluk yine sadece yüzünü gösterip kendini saklamıştı benden. İsyan ediyor, kendimi bir başıma yapayalnız hissediyordum. Ama Hayriye anneye vermiş olduğum sözler vardı onun benden beklediklerini tek tek yapacak kendime bambaşka bir hayat kuracaktım.
Veraset işlemleri ile ilgili bir sürü prosüdürü halletmem bir kaç ay vaktimi aldı. Tabi bunun yanısıra evi satışa çıkarmam ve pavyonu devretmem için de bir süre orada kalmam gerekecekti. Nihayet bütün işlerimi yoluna koyduktan sonra bana yine yol gözükmüştü. Ne garipti hayatım boyunca hep bir yerden bir yere kaçar gibi elimde küçük bir bavulla gittiğim halde bugün son model bir otomobilin arka koltuğunda kaygısız, kendinden emin ve hiç olmadığım kadar büyük bir güçle yeni bir hayata başlıyordum.
İstanbul’ a gelir gelmez daha önceden avukatım vasıtası ile tuttuğum bu eve yerleştim. İlk iş olarak kendime yeni bir kimlik edindim ve hemen büyük bir atölye açarak çalışmaya başladım hemen arkasından modaevi ve butikler geldi. Yaptığım tasarımlar ve kreasyonlar kısa sürede sosyetenin dikkatini çekti ve ben günden güne ismi duyulan bir modacı oldum. Şimdi sadece İstanbul’da değil ülkenin bir çok yerinde isim hakkımı isteyen ya da kendisine ürünler hazırlamamı isteyen firmalar var. Ünlü modacı Mine Mansur’um ben ama içimdeki Gülizar hep yaşıyor, doğduğu kentin çeşmesinden su almaya giden, ninesinin dizi dibinde masallar dinleyip kah gülen, kah korkan o saf çocuk hep içimde olacak. Yitirilmiş bir çocukluk örselenmiş bir gençlik yaşamış olsa da ben onu hiç kaybetmeyeceğim.
Sustu. Ona ailesini bir daha hiç görüp görmediğini sordum. Gördüm dedi. Bundan bir kaç yıl önce ailesinin yaşadığı yere bir okul yaptırtmış ve açılışına onu çağırmışlardı. Büyük bir görkemle karşılanmış herkes bu ünlü yardımsever kadını yakından görmek için oraya toplanmıştı. Okulun açılışını yaptıktan sonra şöförüne ailesinin evini tarif etmiş sonra arabadan inerek kapıyı çalmıştı. Annesi yılların yorgunluğu omuzlarında kapıyı açtığında tanıyamamış kimi aradığını sormuştu. Anne benim demişti. " Benim Gülizar" İnanmaz gözlerle bakmıştı annesi sonra kızım diyerek gözyaşları içinde sarılmış hemen oracıkta kapı eşiğinde ağlaşarak dakikalarca kalmışlardı.
İçeri geçtiklerinde babasını camın önünde bir koltukta ağzının kenarından sızan salya ve boş gözlerle otururken bulmuştu. Son 1 yıldır böyle olduğunu aynı Babaannesi gibi felç geçirdiğini hiç konuşamadığını söylemişti annesi. Ölesiye nefret ettiği babasını o halde görmek üzmüştü onu gözyaşları içinde babasına bakmıştı. Gitmiş dizi dibine oturup babasının o hissiz elleriyle kendi saçlarını okşamıştı.
" Keşke beni bir parça sevmiş olsaydın baba! Keşke saçlarımı bir gün şöyle okşayabilseydin, bağrına basabilseydin beni"
Babam konuşamadığı için tek kelime edememiş sadece 2 damla yaş dökülmüştü gözlerinden. Sanki affet beni kızım der gibi suçlu suçlu bakıyordu gözlerimin içine. Affettim baba dedim içimden " Baba affettim seni, bütün hayallerimi yıkıp beni sonsuz bir kedere gömdüğün için artık hiç suçlamıyorum seni! Ben bütün günahların kefaretini ödedim nasılsa sen hiç suçlama artık kendini "
Abilerim ve en küçük kız kardeşim çoktan evlenip çoluk çocuğa karışmışlardı. Benim küçüğüm erkek kardeşim ise okumuş babamın tabiriyle büyük adam olup iş sahibi olmuştu. Annem bana dönüp sen neler yaptın yıllardır niye hiç arayıp sormadın bizi kızım dediğinde acı acı gülümsedim. Bir şey yapmadım anne sadece çok çalıştım ve zengin oldum hepsi bu dedim.
Bir kaç saat daha orada kalıp daha sonra gitmek için ayağa kalktığımda annem kalmam için çok yalvardı ama yapmam gereken işlerin olduğunu İstanbul’ a dönmem gerektiğini söyledim. Giderken eline hatırı sayılır bir para bırakarak babam için ne gerekiyorsa yapmasını istedim. Önce almak istemedi ama ben ısrar edince kabul etmek zorunda kaldı. O günden sonra bir daha hiç gitmedim oraya arada bir annemle telefonda konuşuyoruz hepsi bu.
Sonunda bitmişti anlatacakları. Bitkin bir halde dizime yattı " Çok yorgunum biraz uyumak istiyorum" diyerek içindeki tüm med-cezirlerin bitimiyle sonsuz bir huzurla uykuya dalmıştı...
YORUMLAR
Hamuş-71
Çok teşekkür ederim Sn. İnci ama Gülizar' ın sadece anlatacakları bitti hikayenin finali yarın :)
Umarım beklediğiniz gibi bir son olur.
Sevgi ve daim saygı benden olsun...
inci*
Tebrik etmek bile yetmez ama ne denir ki:))Kaleminiz daim olsun efendim saygılar...
Hamuş-71
Sadece teşekkür etmek bile yetmez ama başka ne denilebilir ki :)
Hoşgeldiniz şeref verdiğiniz Sn. yazarım.
Saygıyla...
Baştan sona tüylerim diken diken olarak okudum..
Tebrikler ve sonsuz başarılar -sevgiler
Hamuş-71
Sevgili Sultan(ım) değerli ziyaretinize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.Sizi görmek mutluluk vesilesi oluyor benim için.
Sevgiyle...
Hamuş-71
Sayfama bıraktığınız kucak dolusu güzelliğe bin selam olsun Sn. Karan.
Evet haklısınız bitmedi ama Rabbimin izniyle bu öykü yarın final yapacak. En başından beri öykümde oluşunuz ve desteğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Saygıyla...
Hamuş-71
Öyküme gösterdiğiniz ilgiye çok teşekkür ederim Sn. Atila ama sizin ilk kez bu yorumunuzla sayfama gelmiş oluşunuzdan dolayı hoşgeldiniz der güzel dilekleriniz için bir kez daha kalben teşekkürlerimi sunarım.
Saygıyla...
-IspartaGülü-
Hamuş-71
Sn. Atila öncelikle geç kalmışlığım için özür dilerim değerli yorumunuzu şu an okumuş bulunmaktayım.Ama sanırım beni yanlış anlamışsınız ki bu da benim eksikliğim olsun yeterince ifade edememişim demek ki.
Ben sayfama geldiğiniz halde yorum yapmamanızla ilgili bir serzenişte bulunmadım. Sadece o yorumunuzla sizin varlığınızın farkına vardığımı ve öykümü okuduğunuzu anladığımı ifade etmek istemiştim. Elbette her okuduğunuza yorum yapmak durumunda değilsiniz. Bizlerinde böyle bir beklentisi yok tabi ki. Umarım beni yanlış anlamamışsınızdır.
Nezaketiniz için teşekkür ediyorum bir kez daha. Favori listenizde olmak beni ziyadesiyle mutlu etmiştir.
Saygı bizden şahsınıza ve güller diyarına olsun...
Sonunda bitmişti anlatacakları. Bitkin bir halde dizime yattı " Çok yorgunum biraz uyumak istiyorum" diyerek içindeki tüm med-cezirlerin bitimiyle sonsuz bir huzurla uykuya dalmıştı...
..........................................................................................................................................................
Sonu böyle bitmemeli diye düşünüyorum.umarım yanılmıyrum.büyük bir merakla bekliyorum sonunu.selamlar..
Hamuş-71
O halde yarın Sn. Yazarım. Çünkü yarın bu öykünün finali olacak bakalım nasıl bitecek Gülizar' ın öyküsü.
Kalben teşekkürlerim ve saygımla...
Gecenin Sessizliği
Yine çok güzel. Artık ne diyeceğimi bilemiyorum gerçekten. On gündür söylenecek herşeyi söyledim sanırım. Özetle bir kez daha söylüyorum; sıkı bir öykücümüz var artık:)
Sevgiler, başarılar, tekrar tebrikler.
Hamuş-71
Sen cansın canımsın Aynur.
İnan artık bende bu güzel sözlerin için ne diyeceğimi bilemiyorum. Her seferinde tatlı bir mahcubiyet içine sokuyorsun beni. Sözlerin, varlığın gücüm oluyor.
Sana Günışığım derken yanılmamış olduğumu görüyorum. Isıtan, ışıtan varlığın her iki cihanda aziz olsun canım.
Sonsuz sevgimle...
Aynur Engindeniz
Kalp kalbe karşı biliyorsun.
Sevgiler çok çok...