- 1127 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
şehrindeyim işte ya sen?
Akşamın karanlığında hüznün, neşenin karardığı bir gecede terminalden iniyorum, şehrine ilk adımımı atıyorum. Yoksun, aynı şehri aynı geceyi paylaştığımızdan habersiz gecenin kollarına bırakmış uyuyorsundur kim bilir hissetmişindir şehrine geldiğimi, gözlerini geceye dikmiş yıldızını arıyorsundur yâda ben öyle olmasını istiyorumdur aklında olmayı uyuduğunda rüyalarında ki kız olmayı güne hep benimle uyanmanı ve gün boyunca kıskandığım güneşe inat hep seninle olduğumu bilmek istiyorumdur… Bedenim senden kilometrelerce uzaktı, ama sevmekten hiç bıkmadım bir gün benim kapımı çalıp sana sımsıkı sarılmayı kokunu sonsuz bir nefesle içime çekmeyi…
Çiçekte âşıktır benim senden kıskandığım o müthiş güzele güneşe ne çiçek güneşi tutabilir ne güneş çiçeği ama çiçek hiçbir zaman yılmaz her gün güneşin doğması için bekler büyük bir sabırla kavuşacağından değildir ki bekleyişi onun sıcaklığını hissedeceğinden çiçeğe nefes olacağından kırılmamak solmamak için ondan gelen sevgi ışınlarına ihtiyacı vardır. Yoksa çiçek nasıl olurda toprağı delip güzel kokular salacak etrafına işte bundan değimlidir ki çiçeğe sevgi veren onu umuda bağlayan onu bu kadar güzel yapan ona mücadele etmeyi öğreten güneş değil mi?
Yürüyorum sahil kenarına doğru birkaç saat sonra özlediğim o denizi görüyorum seni görüyorum. Taşların üzerine oturuyorum usulca, denizi seyrediyorum gece bir başka oluyor biliyorum bu deniz ama bu gece her zamankinden daha güzel daha ihtişamlı ve gösterişli. Sen varsın şehrinde bu sefer onu bu kadar güzel yapan sensin hafif bir rüzgâr esip gidiyor, kokunu getirmiş deniz, seni anlatıyorum sabahın ilk ışıklarına kadar, senin içimde nasıl büyüdüğünü sahi nerden nereye seninle ilk tanıştığımızda bunları yaşayacağımızı söyleseler gülüp geçerdik her halde çocuktuk o zamanlar küçük bir gölün kocaman deniz olacağını kim bilebilirdi.
Bitmek üzere bir türlü sevemediğim şu sonbahar, nedendir bilmiyorum bir burukluk olur içimde her sonbahar. Yapraklar sevdiğini terk eder kapıyı çalacak mevsim kıştır, kim bilir kopan bir yaprağın ardından ne yaşlar dökülür. Biri düşmeye başlamaya görsün, hepsi birer birer savrulur sevdiklerinin ardından belki son bir yaprak vefasızdır dalda kalan son yaprak gelen kara kışa inat bırakmayacaktır onu sarıp sarmalayan kolu ya diğerleri işte diğerlerinin içinde vefasız gibi görünüp asıl sevdiğini bırakmayanda o değil midir? Tüm gücüyle yağmura, kara dayanan. Rüzgârın şiddetine aldırmayan. Ama en nihayetinde sevdiğini bırakan yine o son yapraktır. Biliyordur ağaç her bahar yine onu açacaktır. Sonbaharda yaprağın onu terk etmesi, sevgisini asla azaltmayacaktır. Çünkü biliyordur sevgilinin ne kadar kara kışa dayandığını, görmüştür ama ağaç sevgilisinin daha fazla acı çekmemesi için kendisi bırakmıştır o son yaprağı. Çünkü seven bir kalp sevdiğine zarar gelsin istemez. Kendisi tüm kış boyunca öylece bıraktığı sevgiliyi düşünür ve her bahar kırdığı kalbi tamir eder. Aşk bu olsa gerek. Bazen görünmeyenleri görmek, duyulmayanları hissetmek. Ama sevgisinden asla ve asla şüpheye düşmemek.
Sabah olmak üzere birkaç saat sonra gökyüzü aydınlanacak gece son bulacak ya sevgin. Kızıyorum kendime hep neden? Diye soruyorum. Ne günah işlemiş olabilirdim ki seni gönlüme koyup benden ayırmıştı. Neden, yıllar sonra bile bir başkası değil de bendim. Kader olabilir mi yaşananlar, yaşayacaklarımız. Yâda başımıza her gelen şeyi kader deyip geçebilecek miyiz?
Ben sana suskun sen bana bu şehirde. Bir kez olsun görseydim, sadece bir kez uzakta olsa buna razıydım. Ben bıraktığın gibiyim hala kalbimim yarısı sendeydi. Ya senin kalbin senin ki bende miydi? Aslında cevabı biliyordum. Evet beni bu kadar çabuk unutmuş olamazdın hiçbir mesafe bile engel olamamışken aramızda neden hala aşılmayan dağlar vardı. Kalbinde şu an ben vardım belki ya sonra bana bitti derken sevginde bittiyse. Yapamazdım ne kalbime ne sendeki kalbime(sana) zarar veremezdim. Üzgün olmak hiç bir şeyi ifade etmez biliyorum. Ama seven bir kalp’te her bahar sevdiğine kavuşmalı. Benim baharım sensin ve her günüm bahar ya senin?
İşte sevgili güneş salına salına doğuyor bu sabahta. Artık kıskanmıyorum biliyor musun güneşi, çünkü aynı kaderi paylaşıyoruz onunla o sevdiği çiçeğe hasret ben sana, o çiçeğine kavuşamazken ben sana kavuşamayacağım. Günü geldiğinde güzel bir rüyanın içinden uyanıp “ne güzel”di. Diyeceğiz. Cesaretim yok deniz bilmek, hissetmek yetmiyor bazen gittiğin kapının açılmamasını görmektense, şehrini yine akşamında terk ediyorum. Hoşçakal ve ona iyi bak. Aylar, yıllar sonra belkide günler sonra bir başkasına âşık olacağım. Ama sen hiç bilmeyeceksin sevgilim ben ve bu satırlar dışında kimse bilmeyecek herkese âşık oldum diyeceğim, seni unuttuğumu artık canımın yanmadığını söyleyeceğim, sende dâhil herkes inanacak bu yalana ama ben seni sevmekten asla ve asla vazgeçmeyeceğim. Tek bir isteğim var şehrim senden gitmeden, akşamın olmadan sadece anlık bile olsa onunla yan yana geleyim, onu göreyim ve sessizce, usulca oradan ayrılayım. Bana mutluluk veren şehir ona da mutluluk ver çünkü o benim “sevdiğim”. Artık gitmeliyim, şehrim her şey için teşekkürler.
YORUMLAR
Tek bir isteğim var şehrim senden gitmeden, akşamın olmadan sadece anlık bile olsa onunla yan yana geleyim, onu göreyim ve sessizce, usulca oradan ayrılayım. Bana mutluluk veren şehir ona da mutluluk ver çünkü o benim “sevdiğim”. Artık gitmeliyim, şehrim her şey için teşekkürler
aynı şehirde olmanın bile verdiği mutluluğu yaşayabilmek ve bu hisle birşeyler yazabilmek ne kadar da güzel... ellinize sağlık