- 1593 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ölü Bir Kuş....!
Ben ölü bir kuşum. Çok zaman sizin hayranlıkla baktığınız göğün maviliğinde kanat çırptım; süzüldüm dakikalarca. Hayallerinizin şiirimsi gülümsemelerinize ortak oldum; adımı andıkça daha bir özgürleştiniz, yüreğiniz benimle huzur buldu. Vişne asidi umutlarınızın kristal kırıklarında topuklarınızla devrimler yaptığınız kentlerde, avuçlarınız arasından hırsla göğe yükselende ben oldum. Ayın dolunay solosunda güllerin âşık olduğu rüzgârlardı beni sizlere hatırlatan.
Çocuk yüzlü sevgilileriniz oldu ve ben gözlerinizde sığınak oldum yalnızlıklarınıza. Yeni bir umutla çiçekler taşıdığınız yanaklarınızda, bayram sabahı tebessümlerini hatırlatan terennümlerim oldu. Anımsattım size sevmeleri. Omuzlarınızdan dua saatlerine bölünen hürlüğümü yaşamlarınızın duvarlarında hatırladıkça, daha bir cesur oldum uçmak için, daha manidar oldu özgürce ağlayışlarım.
Siz de benim gibi özgürce kanat çırpmalara inandınız, benim gibi olmak için hayaller kurdunuz. Ama benim de mutsuz olacağımı siz hiç düşünmediniz. Her sabah uyandığınız da, kalanlara uzayan teselli sonbaharlar taşıyan güneşle çarpılmış yüreğinize, bilinmez aşklarınıza mısralar taşırken karanlığın tövbekâr sessizliğinden, alıp başını giden sevgililer oldunuz defalarca. Her seferinde şarkılar yazdınız gitmelere; kalmalar hiç şarkısıyla dokunmadı ufacık yüreğime. Simsiyah gözlerim sizin geçmiş diye ağlarken, gerçekten sevmeleri taşlayıp durdunuz. Kimi zaman sapanla, kimi zaman bir tüfekle; kimi zaman da sevdiğinizi söylemeniz gereken anda söylememiş olup, pişmanlık nöbetleri tuttuğunuz ölüm kokan saatlerinizle; göz diktiniz özgürlüğüme, ses vermediniz tanımlanmamış acılarım ardından.
Sabırsızdınız. Sabırsız ve de kusurlu çokça! Benim de yarım bırakılmış sevdalarınıza ortak olmamı istediniz. Üzerinde beraber yürüdüğümüz asfaltlarda savaşlar çıkarmayı bildiniz. Uluorta kavgalarda kan akıtmak için topluca hazırlandınız. Gizli sığınaklar, gizli odalarda saatlerce avuntularınızın peşinde koşmak adına nefes alıp durdunuz. Oysa sizin de tek emeliniz, benim gibi özgürce gökyüzüne bakmak ve de uçmaktı. Belki benim gibi uçamazdınız hiçbir zaman, ama en azından bakabilirdiniz parıldayan gözlerinizle. Yorgun argın birbirinizi çelmelediğiniz, yazık olunmuş gençlikleriniz sonrasın da, en azından bir umutla çocuklarınıza yeni bir dünya bırakabilirdiniz; bırakabilirdik belki de! Ama kurumuş pınarları emanet ettiniz beli bükülmüş insanlarınıza. Günahkâr olmayı çok sevdiniz; öbürleri gibi siz de böbürlendiniz.
İyileriniz de çoktu, ayartılmadan mertçe, onurlu yaşamlar sürenleriniz de vardı. Savaşlar yerine mavi göklere benimle beraber bakmaya çalışan kadınlarınız, erkekleriniz... Onlar da ölmek istiyordu elbet bir gün; bir gün bu mavi gökleri de çocuklarına emanet edip, öteki âlemlere gitmeyi istiyorlardı. Ama onların ölme isteklerinde bilgelik vardı. Yaşamın dayanılması güç yanları karşısında kendi egolarını tatminlik muvazenesinde basitlerdi; en temel ihtiyaçlarını görüp, diğergamlıkları ile bir başkalarına elleri uzanıyordu. Utanmıyorlardı bazılarınız gibi onlar, nefret etmiyorlardı artık yaşamaktan. Gitmiyorlardı; kaçmıyorlardı yaşamak duygusundan, aşklardan, yüreğin hasret kanamalarından, o güzel duygulardan... İnançları vardı, efendilerinin efendisi olmayan efendiye bağlanışlarında tutuklulardı merhamet yolculuğuna. Düz değildi yolları, başları dik ve de hürlerdi. Bana benzedikleri için çok severdim onları. Onları da yaşarken çok severdim, hasretliğimde beraber aynı şarkıları söylemek!
En çok da bazılarınız yaralardı benim minnacık kalbimi. Kalemleriyle defalarca gözlerimden yağmurlar kanatan, gözlerimden avuçlarının topraklarına umutlar akıtmamı bekleyen bazılarınız... Her seferinde gidilmemiş bir şehir gibiydi yalnızlıkları. Uzak fısıltılarında gökyüzünün bulutlarını yerlerinden oynatan kalemleri vardı onların, yazarlardı. Uzun uzun yazarlardı hayata dair her şeyi. Yağmur yağmasını isterlerdi, yağmur yağarken dahi! Güneşli günleri görmeden resmetmeyi daha çok severlerdi. Giyotin gibiydi mısraları, satırları; nazlıydı sabahlarının tülüne tutunan kelebekleri. Bir karanlığı tam ortadan bölen saçlarıyla güneşli günlere sarılan kelimeleri severlerdi çokça. Ellerimde büyüyen barışlık hasretlerime bilenirdi kalemleri. Onlar hakkında garip hislerim vardı. En çok o bazılarınız kanatırdı, dertlere salık eylerdi yüreğimi; ama uzaklaşamazdım yine de onlardan. Acıttıkları kadar da sevgi doluydu her biri. Kül olmuş insanlığınız adına, küllerinden doğma masallar üretebilen hünerli tesellilerinizdi onlar. O bazılarınız; ’ayrı dünyalarda çakıl taşları ile sevişen çocuklardı!’
Ben ölü bir kuşum. Çok zaman sizin hayranlıkla baktığınız göğün maviliğinde kanat çırptım; süzüldüm dakikalarca. Hayallerinizin şiirimsi gülümsemelerinize ortak oldum; adımı andıkça daha bir özgürleştiniz, yüreğiniz benimle huzur buldu. Ama bir zaman geldi, ben de o göklerden yere indirildim. Vaktim oldu evvelen ve arşın bağrına saplanmış makber hançeriyle sarsıldım bir elektrik direğinde. Yanan gözlerim oldu; sizi barış içinde, sizi mutluluk ve huzur için de görmek isteyen gözlerim. Şimdi uzanıverdiğim şu kaldırım taşlarında mesrurum yaşamaktan. Nice kavgalara da rast gelsem, nice yağmurlarda bıraksam yanaklarınıza, mavi göklerde hala bir umut olduğuna ben de inanıyorum bazılarınız gibi.
Ben iki kanadımla şükrederdim varlığıma. Siz de ellerinizi açıp, ıslatın haydi yanaklarınızı benden kalan hürlüğün ışıltılarıyla. Buna benim geçmişte olduğum kadar, sizin de bir ömür ihtiyacınız var! İnanın bana!
YORUMLAR
tam balkonu cam ile kapatacağım zaman baktım bir güvercin yumurtası var,kendi elimle yem verdim onlara yavrusunu büyütsünler diye ,yavru tam uçma aşamasına geldi baktım bir yumurta daha ,galiba bu bir süre devam edip gidecek ,balkonu kapatacak firma gelip gelip geri dönüyor
kuşar diyince akan sular duruyor kıyamam hiç birine ,bozsaydım yuvalarını tüm şiirlerimi red edeceğim hissine kapıldım belki de,hissettiğim gibi bakıyorum onlara
.
güzel bir yazı bana hatırlattıkları da..
Fotoğraf çok acıklı.
Cümlelerin...Sen bu sitenin başı önünde düşünenlerindensin. Hem de ilk sıralarda gelenlerden. Dolu dolu çalışmaların. Bazen bunları hangi ruh haliyle düşündüğünü ve yazdığını merak ediyorum. Bu gibi çalışmaları okuyunca, böyle bir grubun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Sayenizde çıta yükseldikçe yükseliyor. Burası gizli cevherlerle dolu. Seni okuyunca düşündüğüm şeyler bunlar. Sakın yolundan dönme...
Başarılar.
Selamlar.