- 2754 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
YANDI GÜLÜM KETEN HELVA
Bizim zamanımızda da günümüzde de bir ülkenin kalkınmasının temel taşı olan eğitimde o kadar büyük yanlışlıklar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor ki hayret ediyorum. Oysa ünlü bir düşünürümüz sık sık vurguluyor ’ Eğitim şart ’
Eğitim şart da balık en baştan kokuyor.
Geleceğe hazırladığımız çocuklarımızı okula adım attıkları andan itibaren kaba-saba, hoyrat, hatta tam bir maganda olarak yetiştiriyoruz ondan sonra da ’ Kadına şiddete hayır’ diye feryat ediyoruz.
Bizim zamanımızda ’Uyu uyu yat uyu’ vardı. Öğretmenimiz başlardı: ’ Çocuklar, hep birlikte okuyoruz: Uyu uyu yat uyu ’ elli-altmış kişi bir ağızdan aynı şeyi söyleyince hipnoz seansındaki vatandaş misali uymaya başlardık. Uyumaya o kadar alıştığımız için de o devirlerde kalkıp kadın dövmeye üşenirdik.
Bir diğer derdimiz de bal dı. ’ Baba bana bal al ’ derdik. Baba da cevap verirdi: ’ Nah sana bal , balın kilosu ... papel’ Bal yok, enerji yok haliyle yine dayak atamazdık kadına.
Sonra kimin aklına geldi bilinmez her şeyi değiştirdiler. Toplumu erkek egemen bir toplum haline getirmek için başımıza Ali adında bir padişah diktiler. Adı Cin Ali olan bu padişah her şeyin sahibi. Atı var, evi var, okulu var, kara gözlü kuzusu bile var. Garibim Ayşe’nin hiç bir şeyi yok. Adı bile yok.
Uzun bir süre de bu Cin Ali adlı padişahın diktatörlüğü altında yaşadık. Gerçi erkeklerin halleri keyifleri yerindeydi ama kızlar ezilmeye başlamıştı bir kere.
Sessiz sedasız kansız bir devrimle Ali’yi tahttan indirdik sonunda. O şimdi elinde kaşağı atlara bakıyor. Onları tımar ediyor, yemlerini sularını veriyor, ganyanlara hazırlıyor atları. Lakin kızların durumu daha da kötüleşti. Yavaş yavaş kızları köleleştirmeye başladık. Tabii ki yine alfabeyle başladık işe. Canına okuduk kızların.Onları emre itaatkar köleler haline getirdik.
-Emel eve gel .
-Biraz daha oynasam?
-Emel eve gel dedim.
-Of anne yaaa.
-Akşam baban gelsin sorarım sana anneye of demeyi.
Ahmet- Mehmet top peşinde koşarken Emel’i ille de eve sokma telaşı nedendir? Hem de bunu en kaba şekilde ifade etmek... Neden ’ Emel’ciğim lütfen eve gelir misin değil ?’
- Oya okula koş.
- Zil çaldı mı öğretmenim? Geç mi kaldım?
- Hayır daha yarım saat var ama koş sen.
- Neden?
- Bana laf yetiştirmeyi bırak da koş.
- İrem ip atla ( Ya da başka bir kız adı. Unutmuş olabilirim ) ip atla
- Ben ip atlayamıyorum öğretmenim.
- İreeemmm sana ip atla dedim.
- Öğretmenim neden Ercan atlamıyor? Neden ille ben?
- Müfredat öyle. Mecbursun atlayacaksın.
Öğretmen İpek’e dönüyor sonra.
- İpek ipi tut.
-Öğretmenim ben seksek oynayacaktım.
-Olmaz ipi tutacaksın. Mevzuat böyle.
Ercan pis pis gülüyor İrem ve İpek’in halina
Müfredat, mevzuat tamam da bir Allahın kulu hiç olmazsa ’ İrem’ciğim ip atlamak ister misin diye sormuyor. Ya da ’ İpek’ciğim lütfen ipi tutar mısın ’ diyerek bir nebze olsun kibar olmaya çalışmıyor.
Akşam bir ton kitap , defter ve beslenme çantasını yüklenmiş olarak eve gelen Işık ise her günkü rutin emri yerine getirmek zorunda.
-Işık ılık süt iç.
-Babacığım ılık süt midemi bulandırıyor, lütfen. Soğuk ya da sıcak içetim bari.
- Babana karşı mı geliyorsun sen ? İç bakalım ılık sütünü.
- Ama baba Ömer niçin içmiyor madem?
- Yönetmelik böyle kızım. Sen içeceksin. Ömer yazmıyor yönetmelikte.
Daha alfabede başlıyor kız- erkek ayırımı.
Matematik öğreniminde de aynı dert. Erkeklere çarpma ve çıkarma, kızlara da toplama ve bölme öğretiliyor.
Dolayısıyla erkekler çarpıyorlar habire. Tokatı çarpıyorlar, yerden yere çarpıyorlar, godummu oturtuyorlar. Çıkarıyorlar, göz, mide, dalak, pankreas ne denk gelirse artık.
Kızlar da bölüyor: İkiyüz elli gram kıymayı beş parçaya bölüp her parçadan bir yemek yapma telaşına düşüyorlar. Fakat toplamada daha başarılılar. Yıkamak için çamaşırları, pırıl pırıl etmek için bulaşıkları, koca ve evlatlarının dağınıklıklarını toplayıp duruyorlar.
Velev ki içlerinden bir kaçı ’ Ya istiklal ya ölüm’ derse işte orada ipler kopuyor. Hala atlara bakmakla meşgul Ali ise eşleri, istiklale kavuşuyorlar çünkü Ali’nin atlara bakmaktan başka şeye bakacak hali yok... Lakin Ali değilse ’ Yandı gülüm keten helva’
Bence işe alfabeden başlamak lazım ne dersiniz?
YORUMLAR
Hocam şu an hiç güleceğim yoktu. Sağ olun.
Bütün çalışmalarınızı gayet titiz bir şekilde kaleme alıp, okuru canlı tutacak, kavrayacak ve bırakmayacak cümleler kuruyorsunuz. (Bana göre) Noktalamalarınızdan hitabınıza azami önem veriyorsunuz. Konularınız da güncel ve ilgi çekici, hepsinden önemlisi mesajı olan söylemler içerdiğinden, sizi okumak hakikaten keyif.
Var olun.
Saygılar.
sami biberoğulları
Saygı ve sevgilerimle.
hocam..
tek kelimeyle bayıldım yazınıza..
aynı anda güldürürken düşündürüyorda..
elinize sağlık..
sami biberoğulları
sami biberoğulları
Bir Elif miktarı dur be hocam...Bu ne hız ya...Ali'nin nedir sizden çektiği? Nedir bu erkek düşmanlığı? Neden neden napma nolur ? :)))))
Bunlar son yazdğımı tiyatronun replikleri ! sizle alakası yok hocam!!!...Yine harika anlatmışıniz meramınızı...Bu yönüyle büyük zevk ve şevk alıyorum yazılarınızdan...Selam,hürmet,saygı hepsini toptan gönderiyorum...
sami biberoğulları
Tiyatro, şiir, roman, Hani altın gününe katılan dedikoducu kadınların dediği gibi '' Gözümüz yok ama neden olsun ? ''
Valla neden olmasın ki. Allah yardımcın olsun. İnşallah okumak nasip olur.
İbrahim ERZURUMLU
Neyse Hocam...işte bu sitenin sokaklarında sizin gibi değerli abilerimiz,ablalarımız,kardeşlerimiz ile vakit geçiriyor,bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz...(Hiç bu kadar ciddi cümleyi bir araya getirememiştim.:)))) tabi karşımda eli sopalı öğretmen olunca!... erkeksen getirme)
Selamlar Hocam, o sopa gürgen mi? Neyse neyse ...kızma hemen eli kalemlilere yakışmaz sopa...Alkışşş istiyorum....
sami biberoğulları
Eğitim sorunlarına nükteli bir bakış açısıyla yerinde tespitler.Çok güzel bir yazıydı.Tebrikler...Saygılarımla...