- 584 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
PONTUS' U CANLANDIRMA HEVESLERİ
Bilindiği gibi Fatih Sultan Mehmet Han 1453 yılında İstanbul’u fethederek ortaçağı sona erdirmiş, yeni çağın kapılarını tüm dünyaya açmıştı.
İstanbul’un fethi ile başlayan olaylar başdöndürücü bir hızla gelişmeye başladı.
Dünyanın neresinde bir fesat yuvası varsa dedem Osmanlı davet ediliyor ve mazlumların imdadına yetişiyordu.
Bu yıllarda Karadeniz bölgesinde hüküm sürmekte Doğu Roma kalıntısı Rum Pontus Devleti, Osmanlı mülkünün ortasında kalmış, fesat ateş,ini yakmakla meşguldü. Ayrıca Fatih’in ortadan kaldırdığı Bizans Krallığının da varisi olduklarını teleffuz etmeye başlamışlardı.
Fatih Sultan Mehmet, hem fesat yuvasını tümden ortadan kaldırmak ve hem de İstanbul üzerinde hak iddia edebilecek birilerinin kalmaması için bizzat ordusu ile Pontus üzerine yürümüş, 1461 yılında bölge tamamen Doğu Roma kalıntılarından temizlenmişti…
Başta Yunanlılar olmak üzere Avrupa Hıristiyan devletleri, Osmanlı ve yerine kurulan Türkiyemizin zayıf olduğu anlarda Pontus meselesini ısıtıp ısıtıp ortaya getirermeye başlamışlardır.
Nitekim bağımsız Yunanistan’ın sahneye çıkarıldığı 1830′lu yıllardan sonra Doğu Karadeniz bölgesine karşı ilgi artmıştır. 1870′ten sonra da özellikle Yunanistan’dan gelen Rumlar’ın sayıları artmış, Atina’da yerleşmiş siyasi kişiler, Samsun’u merkez yaparak bu konuda çalışmaya başlamışlardır.
1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilânından sonra bu konudaki çalışmalara hız kazandırmışlardır. Bölgede ilk silahlı çeteyi de Amasya Metropolidi Germanos 1908 yılında Samsun’da kurmuştur . Trabzon’daki Yunanistan Konsolosluğu da 18 Ekim 1912′de Trabzon Metropolitine bir tezkere yazarak, Yunanistan Kralı I. Yorgi’nin isim günü olan 23 Nisan’da Aya Gregorios Kilisesi’nde tören yapılmasını istemiş ve böylece konu tamamen bir Yunanlılık konusu haline gelmeye başlamıştır.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Ruslar’ın Trabzon’u işgal etmeleri ve Rumlar’ı silahlandırmalarıyla Pontusçuluk faaliyetleri çetecilik yapmak suretiyle ivme kazanmıştır.
Ruslar’ın buradan geri gitmesiyle Osmanlı Devleti, bölgede hakimiyeti yeniden sağlamış olmasına rağmen, bu dönemde Pontusçuluk faaliyetleri de uluslararası bir boyut kazanmıştı..
1918 Mondros Mütarekesini takip eden günlerde Rumlar, bölgedeki faaliyetlerini daha da artırmışlardır. Bu amaçla bölgede nüfus üstünlüğü kurmaya çalışmışlar dışardan göçmen getirmeye başlamışlar ve çetecilik faaliyetlerine yönelmişlerdir.
Kurtuluş mücadelemizin en hararetli günlerinde Pontus çeteleri de bir isyan başlatmışlarsa da 1923 yılında bu girişim Nurettin Paşa tarafından bastırılmış ve çetecilere dersleri verilmiştir.
Bu gün üzülerek görmekteyiz ki, Türkiyemiz bin bir türlü dertle uğraşırken Pontusculuk hayalleri yeniden hortlama aşamasına gelmiştir.
Trabzon merkez olmak üzere Giresun ve kısmen de Ordu illlerinde bazı hain emelli kişiler olaylar çıkarmaya çalışmaktadırlar.
Gerek şehir merkezlerinde, gerekse köylerde bir takım olaylar ve karışıklıklar meydana getirmek isteyen bu hainlerin, gençler üzerinde çalıştıkları, gerek misyonerlik yoluyla, gerek terör hareketlerine gençleri yönlendirme yoluyla bir takım girişimlerde bulundukları öğrenilmektedir.
Trabzon’da işlettirilen papaz cinayetinden tutunuz da Hrant Dink olaylarına kadar hep aynı maksatlı faaliyetlerin birer uzantısı olduğu tahmin edilmektedir.
Ayrıca 2007 yılı içinde Yunanistanda yapılan bir gösteride Türklerin Pontus soykırımı yaptıklarına dair sloganlar atıldığını, pankartlar taşındığını, bu soykırımın kabul edilmesi için Türkiyeye baskı yapılmasını istediklerini biliyoruz…
Böklgenin yegane geçim kaynağı olan fındık konusunda da IMF nin politikalarının uygulanması ile bölge insanının fakirleştirilmesinin arkasında da aynı amaç olduğu söylenebilir…
Gerek bölge halkının, gerekse yetkililerimizin bu hain emelleri farkederek gerekli önlemleri almalarını diliyoruz.
Bu hain maksatlı faaliyetlere asla müsamaha edilmemeli, daha teşebbüs halindeyken gerekli dersler çıkarılıp bölge rahatlatılmalıdır.
Kabus veya hayal gördüğümüzü sanmasınlar. Cennet vatanımızın bu köşesi kaynamaktadır. Tedbir gerekir…30.08.2007
Ekrem Şama