Hatalarımı düzelten kimse uşağım bile olsa efendim olur. -- goethe
Fuat Türker
Fuat Türker
@fuatturker

Kin ve Nefretten Arınmak

1 Kasım 2011 Salı
Yorum

Kin ve Nefretten Arınmak

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

994

Okunma

Kin ve Nefretten Arınmak

Kin ve Nefretten Arınmak

İnanan insanların arasındaki dostluk ve dayanışmayı zedeleyebilecek her davranış, Kur’an’ın tarif ettiği ahlâka aykırıdır.

Tartışmak, çekişmek, sürtüşmek, düşmanlık, kin ve nefret beslemek inanan insanların titizlikle kaçınması gereken kötü ahlâk özellikleridir. Müminler hiçbir zaman bu duygulara kapılmamalı, her zaman samimi, mütevazı, şefkat ve sevgi dolu olmalıdırlar. Allah’ın buyruğuna uyarak, diğer müminleri incitebilecek söz ve davranışlardan özenle kaçınmalı, sevgi ve güven ortamları oluşturmalıdırlar.

Kin, kıskançlık, rekabet ve küsmek; güzel ortamın önündeki önemli engellerdir. Müminler arasında herhangi bir rekabet yaşanmamalıdır. Çünkü her samimi mümin, bir diğerine engel çıkarmadan Allah’ın dinine hizmet edebilir. Tek bir bedende, birbirleriyle uyum içindeki organlar gibi, her mümin bir diğerinin yardımcısı ve destekçisidir. Yapılan işler sonucu Allah’ın verdiği başarı da bu ortak çalışmanın sonucunda gerçekleşir.

“Hayırda yarış” rahmani bir yarıştır. Bu yarışta kıskançlık ve rekabet gibi duygulara yer yoktur. Hiçbir mümin kendisinden daha fazla hizmet etmiş olan kardeşine karşı içinde kin, nefret, haset gibi duygular barındırmamalıdır. Duaları Kur’an’da bildirildiği gibidir: "Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin." (Haşr Suresi, 10)

Mümin, diğer müminlerle farklı bir görüşte olduğunda dahi, mütevazı ve saygılı üslubunu değiştirmemeli, konuyu asla tartışma boyutuna getirmemelidir.

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah’tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10)

Mümin, Rabb’inin rızasını kazanmak için, dinin ve müminlerin çıkarlarını gözetmeli, inananların refahını artırmaya çalışmalı, Allah’ın hoşnutluğunun her zaman en çoğunu arama konusunda ödün vermemeli, şeytanın hile ve vesveselerine kanmamalı, imanını arttırma çabası içinde olmalı, nefsinin bencil arzularına kapılmamalı ve kalbini karartacak kıskançlık, kin ve nefret gibi duygulardan arınmalıdır.

Büyüklenme, kibir, kıskançlık, kötü söz söyleme, çekişme müminlerin değil, inkarcıların özelliğidir ve Kur’an ahlâkına asla uygun değildir. Sevgi, merhamet, şefkat, hoşgörü ve tevazu imanın en önemli kanıtlarındandır. Sevgi, yaşamı güzelleştiren çok büyük bir nimettir. Gerçek sevgi ise ancak derin bir iman ve Allah korkusuyla yaşanır. Kur’an’ın öğrettiği sevgi, samimi inananların kalplerini yumuşatır, Allah’ın güzel sıfatlarının, üzerlerinde tecelli etmesine vesile olur.

Müminlerin sevgilerini en fazla yöneltmeleri gereken varlıklar ise Allah’ın birer tecellisi olan diğer müminlerdir. Çünkü, "Mü’minler ancak kardeştirler..." (Hucurat Suresi, 10)

Müminler arasındaki kardeşlik, derin sevgi ve muhabbet cennet halkının özelliklerindendir. Orada gerçek mutluluğa kavuşmuş insanların kalplerinde hiçbir kötü duyguya yer olmayacaktır. "Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47)

Dolayısıyla içinde kibir, kıskançlık, çekememezlik gibi Allah katında hoş karşılanmayan duygular barındıran mümin, kendini gözden geçirmeli ve Rabb’ine sığınmalıdır.

Allah’ı gönülden seven insan, O’nun yarattığı insanları da sever. Bu sevgi, şefkati, merhameti, acımayı, özveriyi, güzelliklerden zevk almayı, huzur ve mutluluğu beraberinde getirir. Ancak o zaman birbirine sevgiyle bakan, nimet ve güzelliklerin değerini bilen insanların yaşadığı güven ve huzur içinde bir yaşam kurulur.

“Sizden önceki toplumların derdi size de bulaştı: Haset ve kin. Kin beslemek, kökten kazıyan şeydir. Allah’a yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız.”(Tirmizi; Huccetü’l İslam İmam Gazali, ihya’u Ulum’id-din, 3. cilt)



Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kin ve nefretten arınmak Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kin ve nefretten arınmak yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kin ve Nefretten Arınmak yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Müjgan Akyüz
Müjgan Akyüz, @mujganakyuz
3.11.2011 22:10:58
Yazılarınız çok güzel, daim başarı dilerim
Hayırlı bayramlar, selam ile
Etkili Yorum
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
1.11.2011 20:37:51
çok güzel anlatımdı
bu güzellikleri rabbim bize bol bol versin
kini ve kıskançlığı bizden uzak tutsun
saygılarımla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.