- 603 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
VAN DEPREMİNDEN TÜM ÜLKE OLARAK DERS ÇIKARMALIYIZ
VAN DEPREMİNDEN TÜM ÜLKE OLARAK DERS ÇIKARMALIYIZ
Kıyameti çağrıştıran doğa olayı depremin ne zaman, nerede yaşanacağı belli olmuyor.
Maalesef 23 Ekim 2011 günü cennet ülkemizin bir köşesi Van ilimizde yaşadık depremi. İnsanların deprem anındaki acizliği, perişanlığı ve yüzlerce insanımızın ölümü ile yetim, öksüz kalan çocukların, çocuğunu, eşini, annesini, babasını, yakınını kaybedenlerin yüreğindeki acıyı yüreğimizde hissettik.
Zaman zaman ülkemizin ve dünyamızın her hangi bir yerinde meydana gelmesinden ötürü deprem gerçeği ile yüz yüze kalmaktan kaçamıyoruz. İnsan olarak haliyle her nerede yaşanırsa yaşasın depremin neden olduğu acıyı, üzüntüyü yüreğimizde yaşıyoruz. Zaten insan olan için başkasının elemine sevinmek mümkün değildir.
Hem başka bir toplumun bir bölümünün başına bir bela geldiğinde sadece o bölümün kötülüğünden geldiğini düşünmek doğru bir yaklaşım değildir.
İslam Âlimleri depremin ilahi ikaz olduğunu bildiriyorlar. En son ülkemizin doğusunda bulunan Van’da yaşanan deprem, sadece Van’da yaşayan insanlar için ilahi ikaz değildir herhalde, Van ilimiz ülke bütünlüğü içerisinde ayrı bir toplum mudur ki? Dolayısıyla hepimiz için ilahi bir ikazdır.
Her toplumda iyi ve kötü insanların bulunduğu muhakkaktır. Toplumda İlahi emirlere, ahlaki değerlere uyarak yaşayanlar da vardır, uymayarak yaşayanlar da. Zira iyilik işleyenle kötülük işleyen aynı değildir.
Allah (c.c.) Bakara suresi 177. ayet’te mealen şöyle buyuruyor: “Yüzlerinizi bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o kimselerdir ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve bütün peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekatı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da bunlardır, korunanlar da bunlardır.”
Yine Bakara suresi 79. ayet’te “(Ey insanoğlu!) sana gelen her iyilik Allah’tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara bir elçi olarak gönderdik. Buna şahit olarak da Allah yeter.”
Bunun yanında; Âlimler, (Tehlikelerden, gücünüz yettiği kadar sakınınız. Çünkü, güç yetmeyen, dayanılamayan şeylerden uzaklaşmak, Peygamberlerin âdetidir) buyurmaktadır.
Kapalı yerde iken deprem olursa, oradan açık bir yere kaçmak müstehaptır. (Bezzâziyye)
Deprem olunca evden çıkıp açık yere gitmelidir.
Sahabe’nin (Hindiyye) aktardığına göre, Peygamber efendimiz, yolda eğri duvarın önünden koşarak geçmiştir.
Bu bağlamda yaşadığımız acı durumdan hepimizin ders çıkararak ilahi emirlere ve ahlaki değerlere göre kendimizdeki yanlışları düzeltme yoluna gitmemiz gerekir. Kötülüklerden ve belalardan korunmak ancak, doğru olmakla mümkündür. Allah’ın (c.c.) bize bahşettiği canımızı korumamız gerekir. Evlerimizi, barınaklarımızı depreme karşı dayanıklı yapmamız gerekir.
Toplumuzun bir parçasının yaşadığı üzücü olay karşısında kayıtsız kalmak ders çıkarmadığımız anlamına gelir. Onun için deprem felaketi nedeniyle zorda kalmış insanlara yardım elimizi uzatarak doğru yola girmenin ilk adımını atmalıyız.
Depremin yıktığı binaların enkazı altından şükürler olsun çok sayıda insanın canlı olarak kurtulmuş olması, Allah’ın (c.c.) bizleri mutlu kılan mucizesidir.
Halit Açar
27 Ekim 2011