- 2678 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
Sükut-u Sonbahar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yalan dünyadan kaçıyorum bu gece, eteklerimde yıldızlar, yağmurların yağıyor doruklarıma… Gizli bir ses yankılanıyor keskin yamaçlı dağlarda… Sen misin... Geçmiyor şu soğuk mevsim bir türlü, üşüyor tekil yazgım. Benzim sarıya çalıyor, nerdesin… Leyla’sız her günü güneş karartır diyor mecnun. Rutubetleniyor bakışlarım, meyletme ayrılığa. Ağlıyorum sanma gözlerimdeki ıslaklığa bakıp. İçime yağmur yağıyor, nazlı bir hüzün demleniyor çaydanlığımda, gözlerime kaçıyor hüzünlerim… Hem ağlamaktan korkmaz ki gözüm, sükut-u sonbaharım ben.
Kaçıyorum dağlara, yokluğunun azabı damağımda. Nehirlerimde çağlıyor, isyancı gözlerimde parlıyor, kuş misali pencereme konuyor hayalin. Anlıyorum ki kaçış yok senden. Ay düşüyor işte geceme, hüzzam gözlerime bak hadi hayalim. Sonbaharın deli tayları gözbebeklerimde, avare renkleri unut konuk ol siyahıma ve söyle; hiç yorulmaz mı hayalin… Öyleyse tut elimden, gençlik günlerimizden geçip çocukluğumuza dönelim. Güleç yüzümde tamamla eksik yanını. Ağlamak kadarken sonbahar, eski kafiyelerini asma yıldızlarıma.
Bırak gitsin amansız mevsimler, sana küsen imkansız yaza aldırma, İstanbul kokulu vurgun ayrılıkları unut dalga köpüklerinde. Bunca çiçek varken açmasın avuçlarında hercailer… Sana hayat veren ufuklarda gözlerim, sükut-u sonbaharım ben… Udumun tellerinde sızla hadi, duyuyor musun şarkımızı söylüyorum. Unut ayrılık nakaratlarını, eski aşk şiirlerini topraklara ver. Tutukla uzak vuslatın dizelerini, cam kırıklarından çıkar yüreğini, adımla başlasın her şiir… Olmaz mı…
Sesinin aksi yansırken denizlerime, kaçı sana sevdalı bilmediğim yorumların güzü düşüyor hüzünlerime. Bir dal attığın şu billur derenin dalgalanışını izle hadi. Şu dağların karı bakışlarımla erirken, boynumu bükmüyorum gerçeklere, düşlere ne kaldı ki…
Gecem gündüzüme karıştı şu gök kubbede. Bu mühürlenmiş karanlık hiç mi kalkmayacak üzerimden. Gözlerim gece, gözlerim matem, gözlerim iç yakan bir acemaşiran. Sana nasıl bakarım yar. Hasretimle tutuşsan da sana nasıl kıyarım. Sararıp dökülüyorum, yıllanıyorum iki gözüm. Bu yağmur, bu yıldızlar, bu gökkuşağı senin güleç yüzüm. Lakin içimde kaldı sevdalı şiirler, ona yanıyor suskun goncalarım. Yine de unutma sen, dilinde dualar yeşerten, ömrünü yoluna kurban eden sükut-u sonbaharım ben.
Hızla koşan atların ayak sesleri ısıtıyor içimi. Yamaçtan aşağı bırakıyorlar kendilerini. Yeleleri dalgalanıyor rüzgarda. Tıpkı masallardaki gibi gelmişsin saatler on ikiyi vurduğunda… Sükut içinde mavi karanlığın düşmüş yıldızlı pencereme. Yüreğinin gülü olmuşum, hercai menekşen koynunda… Affet, haddini aşsa da satırlarım burada… Destanlar yazsan ne olur ki uğruma, bir gün yalan olacağım nasılsa…
Olsun be yine de gel, kahredici yalnızlıkların edasında tersine döndürelim hayatı gel. Çekelim bitsin sabrın tesbihi. Yollar, yollar, yollar günlerce, gecelerce yanışlarla önümüzde uzanan… Yıldızların ötesine gidelim gel, tadılmayan her gözyaşıma ömrünü verecek kadar seversen eğer; inatçı olmaz saçlarım yıldızlarına. Nefes nefes aralanır yokluğunun perdeleri. Korkum yok karanlıktan, yanımda kal yeter ki…
Varlığım bir yudum su olur gün gelir
Bahtımdaki karayı unutarak
Bardağına dolarım
Hüzünlerini boğarım kim bilir...
Yanımda kal yeter ki…
22/12/2007
Ayşegül TEZCAN
YORUMLAR
Sesinin aksi yansırken denizlerime, kaçı sana sevdalı bilmediğim yorumların güzü düşüyor hüzünlerime. Bir dal attığın şu billur derenin dalgalanışını izle hadi. Şu dağların karı bakışlarımla erirken, boynumu bükmüyorum gerçeklere, düşlere ne kaldı ki…
tebrikler...
zamanda sonsuzluk, gitmekle kalmanın tadı bütünleşmiş acı bir demet gül olup sunulmuş ancak kokusu hüzün koklayana, dikende nasbini almış bu güzelliklerden kanatmıyor ama teni sızlatıyor derinden...
ince nüanslar, hassasiyet ve duygulara dokunan zarif cümleleler ustalıkla akan bir kaleme ne denebilirki...
yolunuz açık olsun...
saygımla...
Leyla’sız her günü güneş karartır diyor mecnun. Rutubetleniyor bakışlarım, meyletme ayrılığa. Ağlıyorum sanma gözlerimdeki ıslaklığa bakıp. İçime yağmur yağıyor, nazlı bir hüzün demleniyor çaydanlığımda, gözlerime kaçıyor hüzünlerim… Hem ağlamaktan korkmaz ki gözüm, sükut-u sonbaharım ben...
yarda ayrı geçen her gün yarın dibindeyiz... daha çok nazlı hüzünleri demlenmeye bırakacağız sanırım ayşegül'üm... o güzel yüreğine sağlık yine çok damardan satırlardı...
"Sükut içinde mavi karanlığın düşmüş yıldızlı pencereme. Yüreğinin gülü olmuşum, hercai menekşen koynunda… Affet, haddini aşsa da satırlarım burada… Destanlar yazsan ne olur ki uğruma, bir gün yalan olacağım nasılsa… "
bir gün yalan olacağımız muhakkak, bütün nefisler ölümü tadacaklar, hayatın tüm anlarında sınıfta kaldığımız gibi acaba ikmale kalan aşklarımızın hesabıda bize sorulur mu? şayet sorulacaksa eyvahhhh diyorum...
ve maşuklara sesleniyorum... sizlerde bu dünyayı sabit zan etmeyin, bu zan ile aşıklarınızla hayatınızı zayi etmeyin... hükümsüz kalırsınız... zayi ilanındaki gibi...
kutluyorum.yüreğinize sağlık,içime işledi satırlar...
beyzade tarafından 12/25/2007 11:09:45 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kaçıyorum dağlara, yokluğunun azabı damağımda. Nehirlerimde çağlıyor, isyancı gözlerimde parlıyor, kuş misali pencereme konuyor hayalin. Anlıyorum ki kaçış yok senden. Ay düşüyor işte geceme, hüzzam gözlerime bak hadi hayalim. Sonbaharın deli tayları gözbebeklerimde, avare renkleri unut konuk ol siyahıma ve söyle; hiç yorulmaz mı hayalin… Öyleyse tut elimden, gençlik günlerimizden geçip çocukluğumuza dönelim. Güleç yüzümde tamamla eksik yanını. Ağlamak kadarken sonbahar, eski kafiyelerini asma yıldızlarıma.
.........................
Yapışkan anı'larımızın düşertesi zaman yolculuklarında kendi sularımıza hançerler atarken kabarıverir yüreğimiz. Sesimize tutuşur dalgalar, nefesimizi okşar yarınlar. Kabına sığmayan her ırmak bir gün kendine döner nasılsa. Bir gün kendi saltanatımızın ütopyasındaki kırıl satırları toparlar, yine yel oluruz yüce dağlarda esmek için...
Yazınızdaki anlatı tırmanışıyla sözcükleriniz bir başka boyutta yüceliğe ulaşıyor. Okuyanı saran, masalsı dokunuşlarla kucaklayan, devamını sabırsızlıkla bekleten bir kaleme sahipsiniz. Yüreğinizdeki engin şelaleler böylesine coşkulu aktıkça sizi okumak ayrı bir ayrıcalık...
Tebriklerimle ŞAİRE...
"""Destanlar yazsan ne olur ki uğruma, bir gün yalan olacağım nasılsa… """ Bu alananda yani böyle konulu yazılarda sizin gibi yazan çok fazla insan yok. Hatırı sayılır yazalar bile böyle bie alanda bu kadar uzun soluklu yazamazalar.KUTLUYORUM.Her zamanki tazeleiğini koruyor cümleler....