- 2266 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
CAN KIRIKLARI,,,
"Yıllar önce bir adam bir kadını çok sevmiş. Ona şiirler yazmış, yazdığı şiirleri bestelemiş, sevgisini dilinin döndüğünce anlatmaya çalışmış, anlatamadıklarını türkü sözlerine dökmüş. Ağıtlar yakmış. Kimseyle paylaşamadığı duygu ve düşüncelerini dillendirmiş kendince. Kadında onu çok sevmiş".hem kadın hem erkek böyle bir onurlu sevdayı yüce mevlanın herkese yaşatmasını tattırmasını dilerlermiş hep...
Buraya kadar bir tuhaflık yok elbette saygı değer okuyucularım. Ateş ve barut misali ne var bunda diyeceksiniz. Her şeye kadir yüce Allah Dünya’yı var ettiğinden beri kadına ve erkeğe bahşettiği nimetlerin başında gelen bir doğal tabiat olayıdır diyerek geçiştirebilirsiniz.Haklısınızda.
İşin aslı; aslında hiçte öyle değil sevgili okuyucularım. Yazı, kader olayı ile ilişkilendirildiğinde ise; daha farklı sonuçlar ortaya çıkmakta bakış açısına göre farklı farklı değerlendirmeler yapılmaktadır, yorumlanmaktadır ve anlamlar yüklenmektedir. Kısaca iki ucu açık bir bilinmezlik hikâyesidir.
Bir de bizim penceremizden bakalım olaya. "Adam tipik bir Anadolu köyünde dünyaya gelmiştir. Bir çiftçi ailesinin ortanca çocuğudur. Akıl buluğ çağı basamaklarını ağır ağır çıkarken; sevdalanmaya başlamış koyunlarla kuzularla haşır neşir olan çocukluk yılları ve o çocukça safhane sevdasını börtü böceklerde, kar çiçeklerinde, dağ başlarında, kardelenlerde aramış ne yorulmuş nede susuzluk çekmiştir. Bahar başı karların kalkma zamanı elleri ile karları kazıp kardelenleri güneşe kavuşturmak için çabalayıp durmuştur. Gençlik yıllarının sonuna kadar bu hep böyle sürer durur".
Kader bu ya büyük bir deprem felaketi öncesi çocuk babasını kaybetmiştir. Devletin yetkilileri tarafından çocuk ve ailesine şefkatli eller uzanmış yakındaki büyük bir kente yerleşmeleri sağlanmıştır. Ailenin tüm çocukları devlet okullarına yerleştirilmiştir. Okulu tamamlayan çocuklar devlet kademelerinde teker teker görev almaya başlamışlardır. Ortanca kardeşin tayini ise İstanbul’a çıkmıştır. Edebiyata olan sevgisi çocuklukta başlamış ve kendisini hiç bırakmamıştır.
Hayat yıllar yılı bu şekilde sürüp giderken; bir gün çocukluğunda dağ başlarında aradığı kardelen sevdasının bu devasa kentte karşısına çıkacağı hiç aklına gelmemişti; sizinde gelmeyeceği gibi.yıllar geçmiş aradan çoluk çocuğa karışmış adam ,,amma velakin o "sevdiğim" dediği kadının sevdasını hep yüreğinin en müstesna yerinde taşımıştır yıllarca hayal ve umut ederek...!
Her insanın hayatında bir dönüm noktası olduğu gibi O kadınla karşılaşmakta onun hayatının dönüm noktası olmuş. adam ve kadın Birbirlerini iyice tanıdıktan sonra aralarında saygı ve sevgiye dayalı bir aşk doğmuş ve bu aşk yıllarca süregelmiş....sonunun yazılmadığı bir aşk hikayesi doğmuş yazıyı yazan bir ilahi kalem tarafından...
"Yıllar yıllar sonra bir gün kadın adamdan kaçarcasına uzaklaşmaya başlamış. Susarak gitmemiş ama. Kurduğu cümlelerle bunu adama ifade etmeye çalışmış, uğraşmış ama nafile.... Fakat adam kendince kurduğu hayatın içerisinde böyle bir anlayışa bir türlü mana verememiş kabullenememiş kendi kendisine sorup durmuş bu mucizevi aşk hikayesinin eksik parçası neymiş diye,,bir türlü bulamamış kadına da çok sormuş oda hiç bir eksik parçası yok diyerek susmuş sadece..! Ama aslında kadın bulunduğu ortamın şartları gereği belkide aradaki mesafelerin uzaması sonucu çoktan uzaklaşıp gitmiş o hala çok seviyorum dediği adamdan....""kendince...!! yere göye sığdıramadığı sevdasını inkâr edercesine...İşte asıl üzücü olanda bu ya değerli okurlarım..! çok basit "bitti"işte cümlesinin ardındaki karanlık bir türlü aydınlık yüzü görmeden, görmeyecek belkide kim bilir Allahtan ve o kadından başka...
""Adam kendini şiirlerine vermiş. Daha çok kapanmış ve kapandıkça şiirler birbiri ardına gelmeye başlamış. Besteler yapmış, eserler ortaya çıkarmış. Çıkardığı eserleri kabul görmeye başlamış. Duru bir Türkçe ile yazdığı şiirler geçmişle geleceği birleştirdiği için de toplumca çabucak kabul edilmiş hatta çok benimsenmiş ve hatta toplum bu eserlerde kendini bulduğu için kendinden sayıp bağrına basmış. Adam yazdıkça tanınmış tanındıkça eserleri ağızdan ağza gezer olmuş ve adam ülkesinin en çok tanınan şairleri, bestekârları arasında yer bulmuş, kabul görmüş hasbel kader.Ama o mütevaziliğini ne yüreğinden ne elinden ne kaleminden bırakmamış birde sevdasına olan sadakatini...adı kaderdi lâkin seçimler insanların kendi ellerindedir ve kader değildir.Adam birinci tercihi ile ikinci tercihi arasında kaldığında tercihini çoktan yapmış ve eşinden ayrılalı bir kaç yıl olmuştu.inandığı yolda yürümenin huzuru ile içini kalemi ile birleştirerek yürüdü gitti..
Zaman zaman aklından inandığı tek bir şeyin gerçekleşeceğini hissederek yolunun bir gün "o"canından çok sevdiği kadınla karşılaşacağı umudunu hiç yitirmeden adını şiirlerinde,adını avuçlarında dua ederek rabbine yakardı durdu içten ve samimiyetle.
Ve bir gün karşılaştığında cevapsız sorularına bir yanıt alır düşüncesinden hareketle kuguladığı sözleri biriktirdi dua gibi.
Yeni dilde adına senaryo diyorlar ama adam yüreğinde hissettiği şeyleri aynen bu hikayede olduğu gibi kugulamıştı sanki.ölçse bu kadar uymazdı kendi yaşadığı hayata.
"Bir gün bir büyük kentte ilk kitabının imza günü olursa Basım ve yayım evi tarafından davet edilmeyi beklemeye başladı adam..
O gün gelirse şayet;
Ve dalıp gitti bir an,
Yılların şarabı misali çok çok ünlü yazar ve şair’lerin arasında ezileceğini düşünerek bu endişelerle gidecek ti o katılıma.
..herkesin katılımının olduğu o güzel anların birinde şiirlerinin o ahengi içinde, sanat severleri uzun uzun inceledi.Çok yoğunlukta olmasada kendiside göreceği ilgiden birazda utangaç bir tavırla ara sıra.gözleri sanki birini arar gibi bakınıp duracaktı bir gözü giriş kapısında imzalayacaktı kitabını.yoğunlaşan anların ardından gerçekmi hayal mi olduğunu bile farkedemeden bir kadın yaklaşacak her şeyin sonunda yanında bir beyle ona doğru gelecekti...
“Merhaba” diyerek."adam şaşkınlığını gizlemeye fırsat bile bulamadan,
"Kadın yanındaki beyefendi ile beraber yaklaşıp çok nazik bir ses tonuyla şaire “Şiirlerinin çok güzel olduğunu söyleyecek takip ettiğini, okuduğunu ve beyendiğini” ifade edecek olursa...
. Şair teşekkür edecek diğer konuklarına dönmek üzere olduğu bir anda kadın ileri atılırarak “Beni tanımadın mı?” diye soracak olursa. Şair “insan canını” tanımazmı diyerek cevap verecek ti elbette...
Kadın hayretle “Nasıl olur?” dermiydi şakınlık içerisinde bilmeden...onca olan bitenden sonra....?
“O şiirleri sana yazdıran kadın bendim” diyebilecekmi ydi acaba...
ve devamında “Senin şair olmana sebep olan benim” deyerek yanındaki beyfendinin varlığına aldırmadan ileri atılıp adamın boynuna sarılabilecek cesareti gösterebilirmiydi yüreğinin sesini dinleyerek...!
Adam içindeki CAN KIRIKLARI na bile aldırmadan belki ilk hemleyi ben yaparım diye geçirdi o anda ve eğilecek o canından çok sevdiği kadının kulağına fısıltıyla şu cümleleri kuracak tam o anda..
"evet keramet sende" bu mısraları bana yazdıran esin kaynağım sevgi kaynağım sensin bu doğru...
Ama eğer yanındaki beyfendi seni gerçekten sevmiş olsaydı ben bu şiirleri sana nasıl yazabilirdim...!!!
Demekki "seni seviyorum sana aşığım" diyebilen her kişinin bu sözleri yazması mümkün olmadığı gibi seni benim kadar sevmesi de ilahi bir mucize olurdu....
Demekki seviyorum demek farklı "sevdiğim" demek farklı imişki Mevla bana senin için sevdiğim dedirtmiş ve sevgi kaynağımı hiç ama hiç kurumayacak bir şekilde bana nasip etmiş...diyecek kadının kulağına ve diğer misafirlerinin arasına karışıp gidecek.ama kafası ve yüreği hiç karışık olmadan...
Tam bunları düşünürken Boğazına bir şeyler dizildi, nefes alıp vermesi zorlaştı..bu düşünceler bile son zamanda git gide bozulan sağlığını iyice allak bullak etti..içinden geçirdiklerini bir gün sevdiğiüim dediği kadına söyleyebilecek kadar ömrü varmıydı acaba şairin...!Bir an aklından geçirdiki "keşke" son zamanlarda sağlığının çok bozuk olduğunu söylesemiydi acaba sevdiği kadına ama sonra toparladı söylese o çok üzülürdü bunu göze alamamıştı ve hiç göze lamayacak olduğunu hatırladı bir an ve pişman değildi..o üzülürse kendisi için ölümden daha acı gelmezmiydi....!
Başını kaldrdı ellerini açti varlığına bir kez daha şükretti ve her zaman okuduğu duasını bir kaç kez daha içinden okuyrak kaleme kağırda daldı gitti....!
Kâinatı sevgi üstüne kuran Yüce Rabbim “Oku” emrinden önce Dünya’yı yaratmışsa; neden birbirimizi sevmeyelim? Vakit henüz geç olmadı ki,
Sevgiyle kalın
Kenan TİRYAKİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.