- 926 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Mimuna..Çöl Çiçeği Olsa İdi.. (Son)
Ölüm ve fakirlik...Somali’de yaşam bu iki kelime ile sınırlanmış durumda..Gece güvenlik endişesiyle dışarıya çıkamayan halk, gündüz iki şilin de olsa, birşeyler kazanmanın peşine düşüyor..Hükümet olmadığı için insanlar işyeri de işletemiyorlar..Bir sürü kabile birbirine rakip olmuş durumda..Ortalık toz duman..
Taş yığınları arasında insanlar ne yapacaklarını bilmeden oraya buraya şakın bakıyorlardı..
Bazı insanlar da ellerinde kalan üç beş eşya ne varsa, denklemişler yürüyorlardı..Nereye doğru gittiklerini sordum..Bana, "Kenya sınırındaki Da’daab mülteci kamplarına doğru yola çıktıklarını, ama oraya kadar hangimiz ulaşabilirsek ...kaldığımız yerden devam edeceğiz "dediler..Hemen eve koştum..çocukları topladığım gibi arkama bakmadan onlara katıldım..Bir an, aklıma Leyla Ana geldi..Çadıra koştum..Leyla Ana inliyordu.."Ne olur gayret et ana..bizimle gel..kamp varmış..oraya gidiyorum.." dedim. "Kızım beni bırak..oralara gitmeye gücüm yetmez..sen git çocukları kurtar" dedi..sarıldım..ağlayarak konvaya karıştım..
Arkamda acılarım, geçmişim, anam..babam, Leyla Ana herkesi bıraktım..Bu yolculukta hayattaki kazancım olan dört yaşındaki Mahmud, iki yaşındaki İbrahim ve altı aylık Muhammed bana eşlik edeceklerdi..
Sıcak, susuzluk ve açlık da bizimle beraberdi..Herkes kendisini zor taşıyordu..Günler, haftalar aylar boyu yürüdük..yürüdük..yürüdük..Kafilemiz yarıya inmişti..Özellikle çocuklar ve yaşlıları yolda gömdük..bazıları "beni bırakın..yolunuza devam edin" diye mırıldandılar..onları duyamadık bile..çünkü gücümüz ancak kendimize ve çocuklara yetiyordu..
Ben ancak, İbrahim ile Muhammd’i kucağımda taşıyabiliyordum..Mahmud ise eteğimden tutunarak adeta sürükleniyordu..
Çocuklar bir deri bir kemik kalmışlardı..Benim de artık gözlerim kararıyor, düşüp çocuklara zarar vermekten korkuyordum..Açlık ve susuzluk insanın duygularını, düşünce mekanizmasını bile bozuyor..hiçbrşeyi muhakeme edecek gücü bırakmıyordu..sadece ayaklarım zor da olsa adım atıyordu..
Bir ara eteğimdeki ağırlığı hissetmediğimi farkettim..ama ne zamandan beri bilmiyorum..Geriye baktığımda Mahmud yoktu..Ben avaz avaz bağırdığımı zannediyordum ama sesimin çıktığından emin değildim..Geriye doğru, uzaklara baktığımda...çöl çiçeğinin dibinde bir ceset görünümünde sadece kemikli bir torba gibi hereket etmeyen bir cisim çarpttı gözüme..Kucağımdaki çocukları yere bıraktım..sürünerek yanına gittim.. Mahmud’du.. Dudakları kurumuş..üzerinde binlerce sinek..zayıf bir hırıltı şeklinde nefes alıyor..ama gözleri kapalı.."oğlum Tanrı aşkına kalk..!" diyebildim.."seni taşıyamam..biliyorsun..seni taşırsam..iki kardeşini burada bırakmam lazım...bana bu seçimi yaptırma..lütfen kalk.." diye ağlayarak yalvardım..Ama açmadı gözlerini ...kıpırdamadı da...ama yaşadığını biliyordum..onu orada bıraktım...anlıyor musunuz....? Onu..! orada..! bıraktım..çünkü ya iki küçük oğlanı , ya da onu seçecektim..ikiye bir muhasebesi yaptım..iki kişiyi kurtarmak daha iyi bir seçimmiş gibi geldi o an..diyorum ya muhakeme gücüm bu kadar kalmıştı..Gömmeye bile gücüm yetmedi..Onu meleklere havale ettim..
Çocukları kucağıma aldım..ağlayarak.. yola devam ettim..kafilemiz bir avuç insana düşmüştü..ben artık yaşayan bir cesettim..ruhum Mahmudum’un yanında, bedenim ise İbrahim ve Muhammed’in yanında..
Kaç aydır yürüyoruz bilmiyorum..Şuurumun artık yarı açık yarı kapalı olduğunu biliyorum sadece..Çocuklara öyle sıkı sarılmışım ki...nefes almadıklarını hissetmedim bile.. Yavrularım dayanamamışlardı..bu zorlu yolculuğa..ne sütüm kalmış verebilecek ne bir parça somunum..
Gözlerim karardı...Sadece düştüğümü hatırlıyorum..Düşerken kaburgamın üzerine düştüm herhalde..canım çok acıyor..ama kalbimin ağrısı kadar değil..kalbim çocuklarım için sızlıyor, kanıyor...
Su!..Bir yudum su...!
--
Zafer...Akbabaların...!
Mimuna, yaşarken de akbabaların.!... ...ölürken de akbabaların!.. hışmına uğradı... Etlerini lime lime.. kalbini delik deşik.. ettiler...
Ama, Mimuna..Çöl Çiçeği Olsa İdi.!.....akbabalar onu yiyemezdi....!
--
28/10/2011
Feray Soydan
YORUMLAR
Sevgili Feray, yazını ilgiyle takip ediyorum. Dilerim burada bitmez. Sanki bir mucize bekliyorum. Gerçek olmasa da bir mucize...
Sevgiler.
feray soydan
Maalesef bu öykü böyle kötü bitti...gerçek hayat hikayesi..gazetede okuduğum bir haber beni bu öyküyü yazmaya itti..çok etkilendim..gerçekten çocuğunu bırakarak yola devam annenin dramı..aslında anne ölmedi ama ben çocukları olmadan hayata devam ettiremedim..
Sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Tekrar tebrik eder, yeni yazılarını beklerim. Bağımlı olmuşum ssana:))
sevgilerimle...
feray soydan
Hüzünlü bir son, gerçek bir son...
Okurken yaşlarıma engel olamadım ve yine binlerce kez vatanıma şükrettim...
Başarının devamını diliyorum. Yazıların çok akıcı ve sade...Kutluyorum seni.
Devam diyorum, sevgiyle kal...
feray soydan
Sevgiyle kal