sevgili!
Sevgili..!
Gittiğinde farksızdım boynu bükük bir çiçekten, aşkınla sulanan köklerim yani kalbim alışık değil gözyaşlarınla ıslanmaya. Yapma sevgili ölmek üzere olan bir kalbe gözyaşı hançerini saplama ki her saniye bakışıyla öldüğüm gözlerine yaş değmesin. Yüzün olmadan güneşi doğmayacak bir karanlık gece de boğulmaktan farksız hayatım. Yüzün benim güneşim, aydınlığım...
Öyle sakınma sesini benden. Ölüleri mezardan kaldıracak, bütün bülbülleri, hatipleri susturacak sesin hiç uzaklaşmasın içimden. Bu sevda sözlerini senin dudaklarının arasından çıkan ses dışında bir sesten duyamam, duysam anlamam ben. Bir tek sana yakışır, bir tek seninle yaşar onlar...
Ben senden uzakta nefes alamazken, her gün seni görmenin dünyada yaşama sebebi olduğunu bilmeyen zavallılara bütün sitemim. Her sabah gözlerine bakıp üzüntüyü, kederi, derdi, tasayı unutmayan insanlar nasıl bir gaflette olduklarını bilmezler, gelip ben olmadan... Hele ki senin gülümsemene muhatap olabilecek kadar şanslı olmak, belki de biçare yüreğim dayanamayacağı için bu kadar uzak bana şans.
Kalbim atmak istemiyor, ayaklarım bedenimi taşımıyor sensizlik girdabında. Hani gitmek istemiyorum demiştim ya sevgili, kalbimin son anları, son çırpınışlarıydı onlar. Sensiz yaşamıyor artık ne kalbim ne ruhum, ölü bir cesetten ibarertim...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.