Adı Gül-i Zar (4)
Ondan sonra olanların hızını bügün bile anlayabilmiş değilim. Hamile kalıp bebeğimi düşürmem aylarca konuşuldu, babamın dediği gibi dile düşmüştük işte. Zavallı annem ne zaman çarşıya, pazara çıksa ağlayarak eve dönüyor, onu gören herkesin ayıplar gözlerle bakıp birbirleri ile konuştuklarını söylüyordu. Çareyi uzak akrabalarımızdan birinin yaşadığı şehre taşınmakta bulduk. Nereden bilebilirdim ki bu olayın benimde hayatımda yeni bir dönüm noktası olacağını. Ne çare ki bizden önce hikayemiz gitmişti taşındığımız kentin küçük mahallesine, kara bir lanet olmalıydı bu her gittiğimiz yere beraberimizde götürdüğümüz...
Bir kaç ay sonra beni karısı yıllar önce ölen bir adama verdiler büyük bir şükran içinde. Öyle ya adam bizi utancımızdan kurtarmış adımızı temizlemişti. Neredeyse babam yaşındaydı!
Evdeki hazırlıklar ivedi bir şekilde tamamlandı.Özellikle babam o lanetin onları bir an önce terketmesi için sabırsızlanıyor gibiydi.Sonunda Nikah günü geldi çattı ve ben bundan sonra oturacağım evde bir hoca önünde imam nikahım kıyılırken buldum kendimi. Sadece ailemin bulunduğu, tanrılara kurban edilme ayininde gibiydim.
O gece yalnız kaldığımızda artık kocam olmuş adamı bir bahaneyle markete yolladım ve o daha kapıdan çıkar çıkmaz bir çantanın içine tıktığım bir kaç parça eşya ile benimle evlenirken hediye ettiği altın takıların hepsini alarak koşarak evden çıktım.
Şehir terminalinde bulduğum ilk İstanbul otobüsüne bindim.Yüreğim sonsuz bir heyecan ve korku ile çarpmaktaydı, planladığım şeyi yapamadan yakalanma korkusu içime işlemişti. Neyse ki otobüs 10 dk. sonra hareket etmişti de bende bu korkularımdan sıyrılmıştım.Bu seferde gittiğim yerde başıma nelerin gelebileceği endişesine düşmüştüm ama ne olursa olsun her şeyi göze almalıydım. Çok cesurdum ve henüz 16 yaşında!
Hacer ve Ailesi tam akşam yemeğine oturmuşlardı ki sokak kapısının yıkılır gibi vurulduğunu duydular. Hacer kapıyı açmaya kalkan oğlunu eliyle durdurdu " sen dur ben bakarım" diyerek. Hayırolsun du kim gelmişti ki bu saatte, gelende alacaklı gibi çalıyordu kapıyı hala.
_Gülizar senin ne işin var burada!
Şaşırmış olmasına şaşırmadım doğrusu çünkü, olanları halamda biliyordu ve henüz 2 günlük taze gelin olduğumuda.
_Hala müsaade ette içeri gireyim her şeyi anlatacağım sana.
Halam istemeye istemeye kenara çekildi, içeri girip her şeyi bir çırpıda anlattım. Kaçtığımı burada onun yanında kalmak istediğimi söyledim. O sırada Hasan eniştemde gelmiş hoşnutsuz bir suratla bizi dinlemekteydi, halam korku dolu gözlerle kocasına bakıyordu. Bak kızım dedi halam:
_Biz zaten kaç nüfusuz bu 2 göz gecekonduda sen nereye sığarsın. Hem zar zor geçiniyoruz nasıl bakarım ben sana, ayrıca abim duyarsa burda olduğunu ikimizide öldürür bilmiyor musun?
_Hala ne olur izin verin kalmama ben okumak istiyorum, hem bana da bir iş bulursun çalışırım olmadı seninle gelir sana yardım ederim!
Halam hala tereddütle enişteme bakmaktaydı işte o zaman elimdeki son kozumu oynamaya karar verdim, çantanın içinden tüm takılarımı çıkartıp halamın avuçlarına bıraktım. Bir sessizlik oldu bana asırlar gibi geldiğine inandığım ve halamla eniştemin gözlerinin parladığını gördüğüm an tamamdır bu iş dedim. Orada kalma vizesini almıştım işte...
Sonraki günler su gibi aktı.Halam her sabah gündeliğe gidiyor bende evde kalıp işleri yapıyor, çocuklarla ilgileniyordum. Herkes memnundu bu durumdan, halam evdeki işler sırtından kalktığı için çocuklar ise kendileriyle ilgilenecek biri buldukları için keyifliydiler ama en memnun eniştem olsa gerekti ki her akşam yemeğinde yaptığım yemekleri yere göğe koyamıyor, sırtımı sıvazlayarak " Aferin Gülizar maaşallah pekte bir hamaratmışsın" diyordu. Halam ilk başta bu söylenene katılıyordu ama her akşam tekrarlanan bu sözler artık canını sıkıyor olmalıydı çünkü enişteme öyle bir bakış atıyordu ki sofrada bir sessizlik hasıl oluyordu.
Çok içiyordu eniştem neredeyse her gece, hatta halamdan zorla aldığı paralarla bazen gündüzden başladığı bile oluyordu. Halam bir yere kadar kızıyor söyleniyor ama eniştem "Kadın! bak beni kızdırma yoksa fena olur" dediği anda süt dökmüş kediler gibi sus pus oluyordu. Aylar böyle geçip gidiyordu...
Bir sabah yine her zamanki gibi erkenden kalkmış ortalığı şöyle bir toparladıktan sonra kahvaltı hazırlamıştım.Kuzenlerimden ikisi karınlarını doyurup okullarına gittiler evde kalan iki küçük kuzenimede gürültü etmeden oynamalarını çünkü babalarının neredeyse sabaha karşı geldiğini ve onu uyandırırlarsa çok kızacağını söyledim. Gerçekten eniştem sabah ezanıyla girmişti eve, zavallı halam hiç uyumadan beklemişti onu sinirden ve üzüntüden migreni tutarak. Başına bir tülbenti sararak cam kenarına oturmuş " Gözün kör olsun Hasan! Gençliğimi, ömrümü yedin Allahından bulasın!" diyerek ağıt yakar gibi ağlamıştı. Eniştem geldiğinde ayakta duracak hali yoktu. Bu halde evin yolunu nasıl bulup gelmişti hayret etmiştim. Halamla kollarına girip götürüp öylece yatırdık sonra bizde gönül rahatlığı ile gidip birkaç saat uyuduk. Daha sonra Halamın inleye inleye işe gitmek için hazırlandığını duydum " Oyy öldürecek beni bu başağrısı birgün. Allahım al canımı da kurtulayım ne bitmez çilem varmış yarabbim!"
Öğlene doğru eniştem nihayet kalkabildi tabi kalkmak denilebilirse. Sanki yataktan değilde az evvel içki masasından kalkmış gibi hala sendeliyor beraberinde leş gibi bir anason kokusu getiriyordu.
_Gülizar bana bir kahve yapıver! Sizde çıkın dışarda oynayın eşek sıpaları kafam kazan gibi zaten!
Çocuklar korku içinde dışarı çıkarken bende hemen kahveyi yapıp getirdim.Eniştem divanda oturmuş dik dik bana bakıyordu, öylesine rahatsız olmuştum ki ellerimin titremesine engel olamayıp kahveyi biraz döktüm getirirken.
_Ne o kız elin ayağın titriyor heyecanlandın mı?
Görmeye alışkın olmadığımız bir keyifle bakıyordu ve doğrusu bu beni çok rahatsız ediyordu. Kahveyi alırken elimi tuttu " Ne güzel ellerin var öyle, yumuşacık" dedi. Ellerimi çekmeye çalıştım ama o daha da bir kuvvetle beni kendine çekti, boğuşmaya başladık." Enişte dur Allah aşkına ne yapıyorsun, ayıp değil mi!" diye bağırdım.
_Kız kahpe yediğin haltları duymadık mı sanıyorsun! Elin herifleriyle fingirdeyip çocuk bile düşürmedin mi? Bize gelince mi Yarabbi şükür yani!
_Hasan!
Aynı anda ikimizde başımızı çevirince kapı eşiğinde halamı gördük, yıkılmış ve öfkelenmiş gözlerle bize bakıyordu. Çektiği baş ağrısına dayanamadığı için izin isteyip erkenden eve gelmiş olduğunu daha sonra öğrenecektim.
Eniştem hemen doğruldu " Hacer bak açıklaya bilirim vallahi benim bir suçum günahım yok, senin bu arsız yeğenin sürekli beni kışkırtıyordu halam yaşlandı artık onu boşa beni al diye. Hiç yüz vermiyorum diye şimdide kadınlığını kullanarak beni kandırmaya çalıştı"
Duyduklarıma inanamıyordum bu adam neler söylüyordu böyle! Neyse ki halam görmüştü olanları şimdi kocasının ağzının payını verir ve onu kovar diye düşünüyordum.
_Hemen neyin var neyin yok toplayıp bu evden gidiyorsun! Ben sana acıdım abime rağmen evimi açtım ama soysuzluk senin kanına işlemiş, sen bana bunu nasıl yaptın! Utanmadın mı kız enişteni ayartmaya!
Bu konuşan halam olamazdı, nasıl bunları söyleyebilirdi? Olanları, suçsuzluğumu görmüyor muydu? Ne dedimse, ne kadar yalvardımsa faydası olmamıştı ve ben elimde bir küçük çanta ile kapının önüne konmuştum işte! Ne yapardım, nereye giderdim?
YORUMLAR
güzel bir seri yakalamışsın sevgili Hamuş, her ne kadar acıklı devam ediyor olsa da, hayatın içinden bir yaşam öyküsü işte..
bir kitap okumuştum, Sinan Akyüz'ün 'sevmek zorunda değilsin beni' .. tıpkı onu okuyor gibi hissettim..
tebrik ediyorum, sevgi ve saygılarımla..
Hamuş-71
Sayfamda görmekten her zaman mutluluk duyduğum isimlerden birisiniz Sevgili Fulya teşekkür ediyorum yüreklendirici sözlerinize.
Bahsettiğiniz kitabı hemen aklımın bir köşesine kaydediyorum ilk fırsatta okumak boynumun borcu olsun :)
Sevgi de saygı da bizden olsun değerli Şaire/Yazar'ım.
Duam üzre...
Çilekeş kadınlarımız, hep günah keçsi oluruz nedense hep kabak bizim başımızda patlar, en sevdiğimiz, güvendiğimiz dahi bize inanmaz ve kala kalırız yapayalnız ytek başımıza... Sanırım rabbim biz kadınların başına geleceklerden ötürü onları bu denli Güçlü ve becerikli kılmış. Her türlü kötülüğün üstesinden gelmek için çabalarız ve çogumuzda başarırız. Ben GÜL-İ-Zar_ın bu hayata sıkı tutunup başaracağına inanıyorum.. sevgiler ve saygılar.
Hamuş-71
Sayfama ziyaretinize ve değerli yorumunuza teşekkür ediyorum Sn. inci hoşgelip safalar getirmişsiniz.
Gülizar serisi umarım beklentilerinizi beğeninize uygun bir şekilde karşılayarak devam eder.Okuyor olmanız samimi mutluluğumdur.
Saygıyla...
Elimde çayım, güzel bir film izliyorum...
Böyle adamları toplayıp yığacaksın mahalle meydanına üzerlerine o çok sevdikleri şeyi, alkol döküp yakacaksın:)) Hiç de canilik sayılmaz. Bir kadının en değerli varlığına, namusuna göz dikeceksin, üstelik bunu zorla yapacaksın o da rahat rahat gezecek...Olacak iş değil. Ben bu konularda biraz geri kafalıyım kabul ediyorum.
Bundan sonraki bölümlerde sana ne yazsam bilemiyorum. Hep aynı şeyleri tekrarlamak istemiyorum. Ama her bölüm bir öncekinden daha etkili. Akıcı ve sürükleyici...
Bana kutlamak düşüyor.
Sevgilerimle.
Hamuş-71
Siz hep gelin yeter ki Günışığım.
Yeter ki gelin ve tek bir söz dahi yazmayın ve ya sadece ben geldim okudum deyin o bile kafidir yüzümde hasıl olan o kocaman gülümsemeye.
Teşekkürlerim kalben, sevgim daim...