HİÇ
Ağzımda gri bir sigara. O bile kendi rengini içiyor diyorum bazen. Peki sen… Sen neden bu kadar toksun renklerine?
Zaman önünde oturup akışını izlediğin bir ırmak şimdilerde ve bekliyorsun familyasız sancılarla, o ırmağın yatağa neler biriktireceğini. Dalmak gerek diyorsun bunun aksine dalmak ama yüzmeyi bilmiyorsun o derinlikte.
Her gece hislerini bir iguananın kuyruğuna bağlıyorsun. Soğukkanlı, sakin… Olabildiğince ketum, tepkisiz. Bir tek sevişeceğin zaman dünyanın tüm renklerini kuşanıyorsun.
Biri kalbini kırıyor sonra bir diğeri alçıya alıyor. Öteki onu kalıbından çıkarıp soğuk bir duvara asıyor. Hepsi izliyor sonra onu hepsi… Etli bakışlarla…
Günaşırı panayırlar kuruluyor teninde. Yasak gösterilere meyilli. Herkesin vardır ya bir palyaçocu küsüyorsun işte arada sırada kendininkine. Gülmüyorsun…
İnanacak bir şeyler arıyorsun. En popüleri burçlar. Burçlara inanıyorsun. Bir yengeci aslan korumaya çalışırken, akrep sokuyor. Seviyorsun zehri. İnandığın adamların-kadınların adını anarken diline saplanan karanfil tırnakları gibi. Seviyorsun hep kötü hissetmeyi.
Ne yaparsan yap tanrı kadar tekil olup da çoğulu barındıramadığın için kızıyorsun kendine. Tek başınayken bile yanında birileri varmış ve senin yerine onlar bastırıyormuş gibi geliyor çoğu zaman sadece senin duyabildiğin o gürültüleri.
Yaşıyorsun, hiç nedensiz yaşıyorsun ve yaşadığın bu karasal kuşakta garip, pek çok ilklimden mevsim köşeleri yapıyorsun kendine. Üşürken terliyorsun, terlerken üşüyor. İçin ekvatorken, bakışların hep Sibirya oluyor. Altı ay gece, sonra yine altı ay gece yaşıyorsun. Gün ışığına inat.
Aynı inat uğruna neşeli penguenler varken hep boz ayıları seviyorsun.
Anların var bir de hep. Birikseler bir kumbarada bir ömür olabilirler belki. Saçların beyazlasın istemiyor ve kimse fark etmeden deliyorsun ne kadar kumbara varsa altını. Çok seviyorsun anlarını. İzin vermiyorsun anı olmalarına.
Organik tarıma merak salıyorsun ve bazen bir gübre olmak istiyorsun. Bir bitkiye can vermek… Misal; karanfil…
Sorgulamalı kendini bir karanfil bile zaman zaman diyorsun. En çok ne renk kokacak burnunun yerinde gözleri olanlar için.
Farkındasın bir ucundan yakabilirsin öznelliği, harcarken gerçekleri. Öyle bereketli ki keşkelerin… Her birine tüpsüz dalabilir ve boğularak bir daha çıkmayabilirsin şimdiye.
Yine farkındasın, her sözcükte daha çok başa dönüyorsun. Ama başta da sonda da hiçbir şeysin aslında. Az çok senden, hiç nedensiz kopan sözcükler. Başta da sonda da yine kendilerini dile getirdiler.
JİR-fhrn
YORUMLAR
Jir gnsk
meselci
çok edebi be derken,
sevincimi ve yazınızın güzelliğini ima etmiştim.
Başka yöne çekmenize üzüldüm.:(