- 727 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK VE KİN (27)
’Eeeee evlat annen ne yapıyor bakalım?, çoktandır görüşmüyoruz’.....’Ne olsun işte’ Çaydan bir yudum alırken ’Babam öldükten sonra iyice içine kapandı’. ’Onu hayata sen bağlayacaksın Selim’ Dedi Ahmed Kaptan.. ’Nasıl baba nasıl?, günde bir pakete yakın sigara içiyor, iyi niyetle söylenen kelimelerden bile farklı anlamlar çıkartabiliyor’. ’Sevgiyle evlat şefkatle’ Selim’in acı bir tebessüm dudaklarında ’Hayır’ Dedi yeterli gelmiyor.. Mesela içini çekerek ’Eğer ben onu aramazsam alınır ve hiç bir zaman oda beni aramaz’.
’Sabır evlat sabır’ Dedi Ahmed Kaptan. ’Öyle diyorsunda baba, nereye kadar sabır, iş stersi bir yandan farklı kültüre sahip olduğum insanlara uyum sağlamaya çalışmak öte yandan, Nermin Hanım’a özel ilgi ise o daha ayrı bir olay’. İçini çekti, ’Babamın ölümünü bir türlü kabullenemedi’ ’Üzülme artık evlat boşveeeer’ Diye Selim’in sırtını sıvazlarken ihtiyar adam Neslihan’da ister istemez hüzünlenmişti.. ’Aaaaah Selim ah’, dedi Ahmed Kaptan ’Bende böyle oyalanmasam, denizdir, teknedir, zaman geçirmesem iyice bunalacağım, bilirsin askerlik mesleği zordur, disiplin ister haliyle benimde ömrüm gemilerde geçti, hangimizin ruh sağlığı dört dörtlük, hangimizin hayatı cennet gülistanıydıki? dünya hayatı zordur evlat Allah sonsuz hayatımızı hayırlı etsin inşallah ....
Neslihana gülerek baktı ’Ne o kızım? sen asker adamları farklımı bilirdin? ama bak herkesin imanı içindedir, kimde ne var ancak yaratıcısı bilir, insanı ancak Allah yargılayabilir’.
’Yoooo’ Dedi Neslihan ’Hiç öyle düşünmemiştim, sizin asaletiniz yüzünüzden belli zaten, birde’ Dedi gülümseyerek, ’Oo heybet, bunu asker adamlarda hep görmüşümdür o vakarı ve ciddiyeti’ ’Sağol kızım’ Dedi sevgiyle bakarak ,denizse çoştukça coşuyor dalga sesleriyle teknenin sallanması süratini artırırken, ’Burada yatmıyorsun herhalde değilmi? Ahmed Baba’ diye sıkıntıyla söylendi Selim..
’Eveeet burada alt kattaki ufak odada uyuyorum. ’Ama nasıl? tekne bu kadar dalgayla beşik gibi sallanırken’ Diye hayretle baktı yüzüne Neslihanda söze karışarak.
’Bakın çocuklar benim ömrüm denizlerde geçti, dalga sesleri biz denizcilere annemizin çocukken söylediği ninni sesi gibi gelir’.
’Hani çocuğu beşikte sallarsın ya işte öyle sallanarak uyumak, bizler için bir çeşit terapidir’..
’Yaaaaaa’ Dedi Neslihan şaşırarak ’Size neşeleceğiniz bir anımı anlatayım çocuklar’ Diye güldü Ahmed Kaptan çayları tazelerken, belki konuşulan konular sıkmıştı onu, yada Selim’in üzülmesini istemiyordu artık..
Sandalyeye oturup çayını eline aldı,attığı şekeri karıştırırken gülerek gözleri karşılara daldı bir yandan anlatırken ’Ben görevdeyken gemiye doğudan bir çocuk gelmişti, yeni daha acemi asker, Ege sularında seyrediyoruz seksenli yıllarda, balık bol olurdu denizlerimizde o zamanlar, hem çeşitte çoktu, bir öğle vakti yine canımız balık çekti, pişirme görevini o yeni gelen askere verdim’. ’Un neredeki? komutanım’ Dedi, ’Yerini tarif ettim. Biraz sonra korku ve dehşetle geri geldi, ’Ne var oğlum diyorum’?, ’Balıklar köpürdü komutanım’ diyor. Çırpınırcasına ovunup duruyor Gidip baktımki tavadaki balıklar köpük içinde, meğer un yerine gidip çamaşır deterjanı getirip ,balıkları bir güzel deterjana bulamasınmı! ikisi yanyana ya karıştırmış çocuk’
’İkiside kahkahalarla güldüler ’Bak gülmek siz gençlere ne kadar yakışıyor eeee güzel anılarımızda var tabi en güzelide vatanımıza hizmetti’ ..
’Babacığım ona ne şüphe’ dedi Selim. Tıpkı öz babasına sevgiyle bakar gibi gülümseyerek ’Ona ne şüphe’...
///////////RabiaBelgin////////////
YORUMLAR
Şairler/ yazarlar toplumun sesidirler. Mükemmel bir gözleme sahip olmaları gerekir. Gerekir diyorum, çünkü şiirler de yazılar da gözlemlerin, tecrübelerin ürünüdür. İnsan bilmediği şeylere düşmandır. Bilmiyorsa bir konuyu veya az biliyorsa, verdiği eserlere de yansır bu. Demem odur ki, siz bayan olmanıza rağmen DENİZ den anlıyorsunuz,, hangi balık çeşitleri ne zaman bulunur, biliyorsunuz. Ben bilmem örneğin bunu. bir roman yazsaydım, hangi balık nerde var, denize ne zaman açılınır? bilmezdim ve böyle bir romanı yazmaya cesaret edemezdim. Konusu farklı olurdu veya öğrenir yazardım. ama görmekle, okumak arasında fark var.
Diğer bir mesaj,,, inançlı askerlerimiz, gerenallerimiz de var muhakkak. Önyargılar bizleri hep geriletiyor. Bunun yanında " baş örtüsüne " tahammül edemeyen ezik ve din cahili kişiler de var. Dememe gerek yok, yaşadık bunları daha düne kadar. İkna odaları kurulmadı mı üniversitelerde. ?? hepsi oldu. TBMM'ne milletvekili sıfatıyla baş örtüsüyle giren Merve KAVAKÇI'dan için dönemin başbakanı ECEVİT " burası devlete kafa tutulacak yer değildir.Haddini bildirin bu kadına" sözünü demedi mi???
Tarih asla yalan söylemez asla..
saygılar..