- 1043 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
DAVET
DAVET
Ülkemizde son günlerde yaşananlar hepimizi yürekten yaraladı. Acıyla yaşayan ,ama her şeye rağmen zor günlerde kenetlenebilen bir milletiz. Bu güzel bir olay. Millet olabilme özelliği bu değil mi zaten?
Ancak böylesine günlerde bile mantıklı hareket etmeyi bilmeyip duygularına yenik düşen kesimler var. İşte bu da birliğimiz ve bütünlüğümüzü zedeliyor. Faşizan , kafatasçı ve çağdaşı bu zihniyetler toplumdaki ayrışmaya çanak tutuyorlar.
Anadolu’muzun dünya coğrafyasında yeri, kültürü açısından önemli bir konuma sahip olduğunu biliyoruz. Farklı kültürleri barındıran bu mozaik Anadolu ‘nun en önemli zenginliğidir.
Son günlerde teröre kurban verdiğimiz şehitlerin ardından gelen Van depremi hepimizi yürekten yaraladı .Şehitlerimize ulusça sahip çıktık ve terörü lanetledik .Deprem yüzünden yaşanan felaketten sonra yaraları sarmak için seferber olduk.
Bütün bunlara rağmen yaşanan bu insanlık dramlarına bile Türk-Kürt ayrımı ile yaklaşanlar oldu. İnsan olduğumuzu ne çabuk unutuyoruz. Olayları farklı yönlere çekip nifak tohumları atmak kime yarar? Unutmayalım, orada toprak altında kalan o yörenin insanları olduğu gibi, Türkiye’nin her tarafından görev yapmaya giden öğretmen, doktor, asker…gibi onlarca vatandaşımız var. Onlarda toprak altında kalmadılar mı? Sosyal paylaşım sitelerinden paylaşılan ve adeta orada yaşayan insanları PKK’lı olarak atfeden o zihniyetlere önce insanlık dersi vermek gerekecek sanırım.
Şimdiki yaşayan genç nesil bilmez. Nereden bilecek ki? Okumaz, yazmaz, araştırmaz. PKK nasıl ortaya çıktı; bu terör örgütü olmadan o insanlar başka yerlerde mi yaşıyorlardı?
Ben öğretmenliğimin ilk yıllarını orada geçirdim. Ve unutamadığım en güzel insanlık anılarını orada yaşadım. Evindeki bir ekmeği, kümesindeki tavuğu, yumurtayı, ineğinden sağmış olduğu sütü benimle paylaşan o insanlardı.70 yaşındaki sakallı dede, 25 yaşındaki bir genç öğretmene otobüste kalkıp yer veriyordu. Yolda yürürken öğretmenin geldiğini gören kadınlar saygısızlık olur diye oturdukları yerden ayağa kalkıyorlardı. Ne oldu? Bu duygular bir anda köreldi mi? Şimdi bu ayrımcılığı yapanlar ve bununla gurur duyanlara sesleniyorum. Sen kendi yaşadığın yerde, otobüste , trende kalkıp da yaşlılara …yer veriyor musun? Yitirdiğimiz değerlere sahip çıkabiliyor musun? Sözüm meclisten dışarı…
Aşağıda bir gazetenin sütunundan alınan yazı sanırım her şeyi anlatmaya yetecektir:
“
Ana oğulun son fotoğrafı
Van yolu Caddesi’nde Buse Kafe’nin enkazı önündeyiz.
4 kurtarma ekibi bir arada çalışıyor.
Kepçeler, kibar olmaya çalışan devler gibi... Kocaman elleriyle, kırıp dökmeden toprağı temizlemeye çalışıyor.
Yaşlı bir adam, yaşlı gözlerle kenarda oturuyor.
Az önce kızı Esra’nın cesedi çıkarılmış enkazdan...
Bebeğine sarılmış halde...
60 günlükmüş Sami Yiğit...
“Kızım 22 yaşında İngilizce öğretmeniydi. Torunumunsa bugün 61. günüydü” diye anlatıyor dedesi...
Babaları polismiş. 10 gün önce Malazgirt’e tayin olmuşlar.
“Burada ne yapıyorlarmış” diye soruyorum.
“Gece çalışıyor damadım. Pazar diye arkadaşlarıyla gezmeye gelmişler. Burada oturmuşlar” diyor.
Bebek huysuzlanmış o sıra...
Annesi emzirmek için köşeye yürümüş.
Baba da peşlerinden...
Zelzele o anda vurmuş.
Amasya İl Acil Afet Müdürlüğü (AFAD) ekibi bulmuş iki kolonun arasında onları... Önce babanın cesedi çıkarılmış; sonra oğlun...
Esra öğretmen, bebeğine sarılı haldeymiş.
Sami Yiğit’i alıp çıkarmışlar, kolonların arasında sıkışan Esra’yı çıkaramamışlar.
Kurtarma ekibinden Ahmet Karakaya ana oğlun bir arada son fotoğrafını çekmiş çıkarırken...
Bize gösterirken, gözleri yaşlıydı.
Dede ise hâlâ kızının çıkarılmasını bekliyordu kapıda…”
Evet ,sevgili dostlar! Yüreğimiz yanıyor. Yüreğimizin doğusu kanıyor. Bir Nazım şiirine ihtiyacımız var sanırım.
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli
ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!
SAKLI ŞAİR