- 599 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜM
Çoğu zaman öyle kapılırız ki şu hayatın düzeneğine, kendimizi unuturuz. Nefes almanın güzelliğini, konuşabilmeyi, görebilmeyi, düşünebilmeyi, hayal edebilmeyi... Her şey sanki hep bizimle kalıcakmış gibi yaşarız. Ne kadar acı ki bunun böyle olmadığını ancak birinin hayatında ölümü görünce, işitince anlıyoruz. Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak... Her an stres ve hayal kırıklıklarıyla hayatımızı hep bir mutsuzlukla geçirmek ne acı! Düşününce boşa yaşar gibi değil mi? İstediklerinizi yaşayamamak. Ne kadar ömrümüzün olduğunu bilmeden boşa harcadığımız zamanlarımız var bizim.
Öyle hayatlarımız var ki hep bir monotonluk taşıyan. Her gün farkında olmadan kaybediyoruz hayatlarımızı. Eksik hayatlar yaşıyoruz. Sanki çok vaktimiz varmışçasına , yaşamın tadına varamadan yaşıyoruz. Ölüm hatırlatıyor bize elimizdekilerin kıymetini. Yüzyıllarca bu böyle süregelmiş ve sanırım bu şekilde de devam edecek. Ölümlere üzülmek sonra da unutmak maharet değil. Ölüm hepimiz için. Son vakte kadar doyasıya yaşama sözü versek kendimize. Şu hayatta yapmak istediklerimizi kimseye dert anlatmadan kimsenin sorgulamalarını duymadan yaşasak. Kaçımız bunu yapabiliyor? Kaçımız kendine bu denli değer verebiliyor?
Her şeye rağmen hiçbir şeyin geç olduğuna inanmıyorum. Kimse için. Hala vakit varken yaşamalıyız. Şu zamana bırakmadan sanki hayatla birlikte yürür gibi. Hayatın ardından gitmektense onunla yan yana yürümek gibi. Bir hayalmiş gibi gelir bize bu düşünceler. Ama onlar aslında hayal değil. Biz hayal olarak gördüğümüz için hayaller sadece. Sadece zihnimizde öyleler. Sevgi, aşk, dostluk, fedakarlık , gurur , nefret , öfke , insanlık... Bu kadar yaşanacak iyi ya da kötü duygu var. Neleri kaçırdığımızı ne kadar keşke diyebileceğimizi düşünmeden hareket ediyoruz. Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi. Sanki yaşama garantimiz varmış gibi. Sanki kafesde tutsak kalmış bir kuş gibi...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.