- 1412 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Allah, Kullarına Zulmedici Değildir
Dünya hayatındaki imtihanı kavrayamayan insanların zorluk zamanlarında isyana varan sözlerine tanık oluruz. Marmara depremi sonrası, bir köşe yazarının yazısı da buna önemli bir örnekti. "İsyanımı bağışla Tanrım" diye başlayan yazı "Taş üstünde taş bırakmayan gazabın enkaza çevirdi yurdumu... Hiddetine amenna, lakin nerde merhametin?.." gibi cümlelerle devam ediyordu. (Rabb’imi tenzih eder, yüceltirim)
Bu insanların kafalarındaki soru şudur; "Madem Allah kullarına karşı çok merhametli, neden böyle zorlu olayları yaratıyor?”
Kuşkusuz bunun en önemli sebebi, insanın dünya hayatında zorluk ve sıkıntıyla eğitilmesi. Dünya yalnızca eğlenmek, evlenmek, gezmek, yiyip içmek kısaca zevk ve sefa için yaratılmadı. Allah böyle bir yaşam dileseydi dünyayı yaratmaz, tüm kullarını cennette yaratırdı. Zorluklar olmalı ki insan Allah’a olan bağlılığını, aşkını ve sadakatini kanıtlayabilsin. Yaşadığı her zorluk insana, Rabb’inin üstün gücü karşısındaki aczini hatırlatır. İnsan, yaşanan felakete engel olamadığında, aczinin ve Allah’ın yardımına ne denli muhtaç olduğunun farkına varır; verilen nimetlerin önemini daha iyi takdir eder. Allah, yarattığı kusursuz imtihan mekanı olan dünyada, kullarını hem zorluk hem de kolaylıkla imtihan eder.
Yukarıdaki soruya İngiliz filozof John Hick’in cevabı ise şöyledir:
“Dünya bir gözyaşları ırmağı değildir. Bir ruh oluşturma ırmağıdır. Anne babalar çocuklarını bazı zevklerden mahrum bırakırlar. Onların bazı şeyleri acı tecrübelerle öğrenmelerine de izin verirler. Hatta ceza verip acı çektirirler. Bunu yapmalarının nedeni kısa vadeli hazzın yanında kendine hakim olma, bilgelik, ahlaki erdem ve kendini gerçekleştirme gibi önemli şeylerin var olduğuna inanmalarıdır. Çocuğun bakış açısından bu zalimce görünür. Ancak bu görüş yanlıştır ve çocuğun bu görüşü savunmasının nedeni anne babanın daha geniş perspektifini kavrayamamasıdır. ”
Evet, dünya bir ruh oluşturma, daha uygun bir deyimle olgunlaştırma ırmağı. Zorluk zamanında, iman eden ve etmeyen insanlar birbirinden ayrılır. İmtihan yaşayan kişi samimi iman sahibiyse imtihanında Rabb’ini görür; sıkıntı duymaz. Sabreder, tevekkül eder. Sıkıntısını giderecek olan Allah’tır; bunun bilincinde O’ndan yardım diler, içten dua eder. Bu, iman sahibinin eğitim sürecidir; kişi böylece Rabb’ine daha yakınlaşır.
Allah zorluk verici şeyler yaratır; Darr olandır. Ancak bir felaket sebep kılınarak da gerçekleşse, ölüm bir felaket değil, doğum gibi son derece doğal bir olaydır. Ölen insan iman sahibi ise onu Rabb’ine kavuşturan bir köprüdür.
(Onlara) Hatırlatma (yapılmıştır); biz zulmedici değiliz. (Şuara Suresi, 209)
Not: Bir yazar arkadaşımdan önceki yazımla ilgili görüşlerini bildiren bir yorum aldım. Uzunca yorumun içinde baktığım an gözüme çarpan şu satırlar oldu: "Allah’a; dün deprem meydana getirdiği için iftira ediyorsunuz. Bu depremle çoğu çocuk yüzlerce can aldığı için Allah’ı gaddar, can alıcı yapıyorsunuz."
*Allah beni böyle bir duruma düşmekten esirgesin. Yazımdan böyle bir anlam nasıl çıkabildi anlamadım. Allah kullarına zulmetmez. Allah hatırlatma yapar. Ayetteki gibi: "Görmüyorlar mı ki, gerçekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya çarptırılıyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve öğüt alıp (ders çıkarıp) düşünmüyorlar. (Tevbe Suresi, 126)
*Allah, bizim aklımızın alabilmesi için her olayı sebep-sonuç ilişkisi içinde yaratır. Deprem de yeraltındaki enerji, fay hatları vs. sebep kılınarak Allah tarafından yaratılır. Yalnızca bu sebeplerin bu sonucu doğurduğunu düşünürsek, Allah’ın emrinin durmaksızın indiği ayetini nasıl açıklarız. Allah herşeyi yaratıp-haşa- göklerde bir yere çekilmiş değil ki. Her şeyi an an yaratıyor. Canları veriyor ve bazen canları tek tek bazen toplu halde alıyor.
*Ayrıca Kur’an ayetlerinden çok açıktır; iman edenlerin canları-ölüm şekli ne olursa olsun- güzellikle alınır. İsterse beton kalıpların arasında can versin, canı ölüm meleklerinin "Selam" sözleriyle alınır. Allah dilediğini yapar. Allah’a iman eden insan, O’nun sonsuz merhametinden kuşku duymaz. İnanmıyorsa, zaten inanmadığı Allah’ın merhametini sorgulaması anlamsızdır. Allah zorluk verici felaketleri de mutlaka bir hayır ve hikmetle yaratır... Allah’ın helak ettiği geçmişteki kavimlerin helak sebeplerinin tümü bugün var. Ama Allah sonsuz merhametiyle Sabur isminin tecellisini gösteriyor. Ve bizlere merhamet ediyor...
*Allah Katında zaman yoktur. Allah bir anda-burada bile "an" gibi bir zaman diliminden söz etmek durumunda kalıyoruz- her şeyi yaratmış ve bitirmiş. Her şey bir blok gibi yaratılmış; birbirine bağlı, birbiriyle ilintili. Bizler zamana tabi olduğumuz için geçmiş ve şu an zihnimizde ama gelecek yok. Bizim için "gelecek", Allah’ın sonsuz hafızasında, Levh-i Mahfuz’da. Biz yaşadıkça bileceğiz. Dilerim hep güzelliklere tanık oluruz.
Yazımda yanlış anlaşılmış olabilecek konulara kısaca değindim. Amacım yalnızca budur. Hiçbir yazım polemik konusu olsun istemem. Dahası, ayetler konusunda -Allah’ın emri gereği- tartışmaya girmek istemem. Allah esirgesin.
YORUMLAR
Bir kez daha Merhaba,
İkinci paragrafta yazdıklarınıza bakılırsa, trafik kazası yapıp ölüme sebebiyet verene, kızmayacağız. Bomba koyup onlarca insanı öldüren teröristlere lanet yağdırmayacağız. O olaylarda ölenleri Allah, öyle bir sebeble öldürmek istemiş, öyle mi?. Yapmayaın Fuat bey...
Ayetleri biliyorum ve dile getirmek istediklerim de onlara dayandırılmadır. Yüce Allah'ın bu hükümleri olması gerekenlerdir.
Daha açık bir ifadeyle, insan olarak sizler bu şartlar içinde yaşayacak ve öleceksin anlamınadır.
Sizin dediklerinizi ben çok iyi anlıyorum. Siz benim dediklerimi anlamak istemiyorsunuz. O nedenle bundan böyle yorumda bulunmayacağım.
Son notum: Biraz da Nisa Suresinin 86.ncı ayetine uyun.
Başarı dileklerimle saygılar.
"Allah azabınızla ne yapsın" buyrulur Kur'an'da. Allah zulmetmez.17 Ağustos depremini merkezinde yaşadım ve insanların beton kirişleri keserek mekanlarını genişlettikleri için yıkılmış onlarca bina gördüm. O, kişilerin elleriyle kazandıkları musibetti, öğüt alabilenler için. Her felaket bir uyarıdır.
Doğum gibi ölüm de doğal bir olaydır ve hayatımızın kesin gerçeğidir. Tanık olduğumuz ölümlerde "biz yalnızca bakar dururuz" Kur'an'ın ifadesiyle. Beton yığınları arasında da ölse inanan insan acı çekmez. Bizlerin gördüğü zahiri olandır. Batınında canları güzellikle alınmıştır. Ölüm inançlı insan için zulüm değildir. İnanan insan için henüz canı alınırken bir müjdedir. Allah belirlediği gün ve saatte birşeyleri sebep kılar, ölüm meleklerini görevlendirir ve "emrolunduklarını itaatle yerine getiren" meleklerce kişinin canı alınır. Sebep trafik kazasıysa örneğin suçlu olana kızarız. Bir sonraki perde kalktığında ise ölüm meleğini görürüz. Son perdenin arkasında Yüce Rabb'imiz vardır. Son kez bu konuda yazıyor, ayetleri ekliyorum. Ayetler, üzerinde ayrıca yorum yapmaya gerek olmayacak kadar açık. Özellikle ilk ayetin Arapçasına da baktım, mealindeki gibidir.
Şeytandan Allah'a Sığınırım:
Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz. (Ali İmran Suresi, 145)
Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar). Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Zümer Suresi, 42)
Gerçek şu ki, göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır; diriltir ve öldürür. Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur. (Tevbe Suresi, 116)
O, diriltir ve öldürür. Ve O'na döndürüleceksiniz. (Yunus Suresi, 56)
O'ndan başka İlah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, geçmiş atalarınızın da Rabbidir. (Duhan Suresi, 8)
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Diriltir ve öldürür. O, herşeye güç yetirendir. (Hadid Suresi, 2)
De ki: "Ey insanlar, ben Allah'ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi (peygamberi)yim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz. (Araf Suresi, 158)
Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: "Yakıcı azabı tadın" diye o inkar edenlerin canlarını alırken görmelisin. (Enfal Suresi, 50)
Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? (Muhammed Suresi, 27)
Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (Nahl Suresi, 32)
Merhaba Sayın Fuat Türker,
Bir tarafta diyorsunuz ki Allah, kullarına zulmetmez. (Yürekten inanırım. Üstelik bu anlamda birçok ayet vardır.) Daha sonra da Allah, " Canları veriyor ve bazen canları tek tek bazen toplu halde alıyor." diyorsunuz. Bir depremde, enkaz altında kalan insanların ölmesi zulümdür. İşkence çekerek ölmeleri, ölümlerin en beteridir. Diyebilirisiniz ki, evler sağlam olsaydı ölmezlerdi. Sizin anlayışına göre o insanların kaderi, Allah deprem yaratacak ve enkaz altında kalacak şekilde Allah tarafından belirlenmiş. Sizin bu yaklaşmıınıza göre Allah,haşa, çok fena zulmedici. Yüce Allah'ın böyle olmadığını Sayın SineSepya, ayetle bir güzel açıklamış. Ben de Kuran'a göre diyorum ki, Allah, ne tek ne de toplu olarak can almaz.
Ölüm melekleri de "Selam" diyerek insanların canını almazlar.( Meryem,15 ayeti demeyin.) Ölüm melekleri, bedenin; türlü nedenlerle (Yaşlılık, hastalık, yaralanma v.s) bünyesinden barındıramayıp çıkardığı ruhu(Canı) alıp Allah katına götürürler. Yarın kıyamette dizi dizi indirerek; oluşan bedenlerine girmeleri ve bir daha ölmemek üzere canlandırmaları için.
Saygılarımla.
''Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çoğunu affeder. '' sura suresi/30 .. başınıza gelen kötülükleri nefsinizden iyilikleri ise Allahtan biliniz..emeğinize ve yüreğinize sağlık.. duayla..