- 754 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Kurban!.
Kurbana Evet -
HAYVAN KATLİAMINA HAYIR.
Sevgili Dostlar.
Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlar,
Allah’ın Rahmet, Bereket ve Mağfiretinin üzerinize olmasını dilerim.
Bu gün siz sevgili dostlarımı yaklaşan KURBAN konusunda dünyanın değişen şartları karşısında yeni bir bakış açısı ile kurban bayramını nasıl anlamalı kılar, kurbanlarımızı kurban ibadetine layık maksadına uygun bir şekilde eda edebiliriz mütalaam üzerinde düşünmeye davet ediyorum.
Kurbanda dikkat etmemiz gereken hususların sırası çok önemli olmasa da aşağıdaki şeklide sıralamayı uygun buldum.
Birincisi, Kurban nedir?
İkincisi, Kurbandan maksat nedir?
Üçüncüsü, Kestiğimiz kurbanların sevaplarını vasatın üstüne çıkarıp nasıl artırabiliriz?
Dördüncüsü, Kurban kesme imkanı olmayanlar, dostlarının kurban kesmelerini teşvik ve verecekleri yerler hakkında isabetli tavsiyelerle o dostlarının hayru hasenatlarından istifade edebilirler mi?
Kurban,
Fıkıh açısından KEVSER sure-i celilesinin “ Faselli lirebbike vanhar ” ayeti kerimesi ile Hanefi mezhepli Müslümanlar için vacip, Şafi-ül mezhep olanlara da sünnet hükmünde bir ibadettir.
Kurban ibadetinin başlangıcına baktığımızda arzi veya semavi tüm dinlerde yaratıcıya karşı saygı ve sevginin ifadesi olarak, adından da anlaşılacağı üzere yaklaştırıcı mahiyette bir iletişim yoludur.
Adem’in (as.) oğulları olan, Habil ile Kabil, mal ve mahsullerinden Allaha hediye edilmek üzerine ilk kurban ile emrolunmuşlardır.
Kurban İbrahim (as.) ile itaatin, sadakatin ve feragatin doruk noktasına ulaşılmış bir ibadettir.
Söz buraya gelmişken Peygamberlerin babası diye adlandırılan Hz. İbrahim’e (as.) değinmeden konuya geçemeyeceğim.
Çoğumuzun bildiği gibi! İbrahim (as.) ilerlemiş yaşına rağmen çocuk sahibi olamamış.
Baba olamamanın hasreti ile ömrünün son günlerini yaşarken,
Allah (cc) tarafından erkek bir evlat ile müjdelenmiş.
İsmail (as.) gibi insanların en itaatlisi ve teslimiyette bir ufuk olan, peygamber adayı evlada sahip olmuş.
Bence İbrahim (as.) mın sadakati, İsmail (as.) mın çocuk olmasına rağmen itaati, insanlık tarihinin sadakat, itaat ve teslimiyet adına takdire şayan, taklidi mümkün olmayan en büyük örneğini oluşturmaktadır.
Siz bir insanı, hele bir ömür hasretini çektiğiniz, ciğer pareniz cıvıl cıvıl evladınızı yatıracak kendi ellerinizle bir hayvan gibi boğazlayıp keseceksiniz.
Ve siz çocuk yaşınıza rağmen!..
Sırf gördüğü bir rüya ile hareket eden babanızın bıçağı altına yatacaksınız!..
Babacığım,
Gözlerimi bir şeyle kapat,
Olur ki beni kurban ederken göz göze geliriz de babalık şefkatin Allah’a karşı vazifeni yerine getirmene engel olur.
Allaha isyan edenlerden oluruz endişesini taşıyacak kadar itaatli ve sadakatli olabilir misiniz?
Bu soruyu size sorarken ben kendime de soruyor,
Fakat maalesef evet diyebileceğime ihtimal veremiyorum.
Bizlerden evladımızı kesmemiz istenmiyor.
Bizler Allah’a yaklaştırıcı iman ve itaatimizin ispatı adına ibadet maksatlı, yine onun vermiş olduğu mallardan ve nimetlerden Onun için kurban kesmekle emrolunmuşuz.
Bunun yanı sıra, kurbanın insan ruhuna verdiği huzur ve mutluluk,
Kaza ve belaların def-i adına emniyet ve güvenlik,
Fakirleri sevindirme adına toplum hayatında sevgi ve kardeşlik bağlarının temin ve tesisi,
İslami olduğu kadar İNSANİ bir vecibedir.
Yukarıda az da olsa temas etmemize rağmen Kurbanın maksadını biraz da ha genişletmek istiyorum.
Kurban;
Fakir bir aile veya her hangi bir kimseye,
Miktarı ne olursa olsun et yedirilerek birkaç günlüğüne karnının doyurulmasını sağlama işinden ibaret basit bir ibadet değildir.
Kurban;
İslam ve İnsanlığın geleceğine yatırım yaparak kalpleri kazanma, küskünlükleri giderme, kardeşliği temin ve tesis etme, insanlara unutulmadıklarını bildirme, öfkeyi dindirme, isyanı sindirme harekâtıdır.
“ ALLAHIN KULLARI KARDEŞ OLUNUZ “ emri ilahisinin hayata geçirilmesinin yolunu açan bir öncüdür.
Bu konu üzerinde daha çok yazmak isterdim.
Fakat siz değerli okuyucularımı daha fazla sıkmamak için kısa keserek, keseceğimiz kurbanların sevabını nasıl artırabiliriz? Sorusunun cevabını bulmaya çalışacağız.
Sevgili Dostlar!
Bir kurbandan kurbanımızın tüyleri adedince kurbanlar kesmiş gibi sevap kazanmanın yolu vardır sanıyorum.
Bu konuyu namaz ile örnekleyecek olursak.
Kıldığımız herhangi bir namazı evimizde kıldığımızda mesuliyetinden kurtulur haşirde hesabına muhatap olmayız.
Aynı namazı,
Her hangi bir camide kılacak olsak, camiye gidiş, gelişimiz esnasında kat ettiğimiz yol, çektiğimiz meşakkat, oranında sevabımızı artırıp, cemaat ile kıldığımızda ise sahih hadislerle bir rivayete göre yirmi beş, diğer bir rivayete göre yirmi yedi kat daha fazla sevap kazanacağımız müjdelenerek birlik ve beraberlik, sevgi ve kardeşliğin temin ve tesisi adına namazlarımızı mescitlerde ve cemaatle kılmamız tavsiye edilmiştir.
BUNLAR İSLAM DİNİNİN TOPLUMSAL HAYATTAKİ SOSYALLEŞMEYE BİRLİK VE BERABERLİĞE VERMİŞ OLDUĞU ÖNEMİ GÖSTEREN ÇOK ÖNEMLİ PRATİK HASSASİYETLERDENDİR.
Konuyu daha fazla dağıtmadan kurbanımızın sevabını nasıl artırabiliriz sorumuza cevap aramaya çalışalım.
Sevgili Dostlar.
Kurbanınızı halk tabiri ile kanı dışarı eti içeri veya Allah için kurban, küp için et mantığı ile de kesip, hiç bir kimseye vermeden afiyetle yiyebilirsiniz.
Fakat bu kesim, sadece sizi kurban kesme sorumluluğundan kurtarmış olup yarın haşir gününde neden kurban kesmedin sualine muhatap olmaktan kurtarabilir.
Fakat bu kurban günahlarınıza kefaret olacak bir referans olamayacağı gibi, sizi sırtına alıp Sırat köprüsünden Cennete taşımada istediğiniz performansı gösteremeyecektir.
Asr-ı saadetten bir örnek ile konuyu dikkatinize arz edeceğim.
Kurbanların kesilip dağıtılmasını müteakip Allah’ın Resulü (sav.) .
Hz. Aişe (ra.) validemize,
Ya Aişe kurbandan bize ne kaldı sorusuna,
Ya Resulallallah kurbanın budu dışında gerisini dağıttık demesine karşılık
“ALLAHA ŞÜKÜRLER OLSUN KURBANIN BUDU HARİÇ HEPSİ BİZİM OLDU” diyerek, kurbandan kurban sahibine ulaşan sevabın dağıtılan kısmı olduğunu gösteren hükmü gözler önüne sermiştir.
İşte o günün yokluklar içindeki dayanışma ruhu ve dar dairedeki toplum arasındaki kurban taksimi.
Şimdi biz Anadolu Müslümanlarının;
Cennet Anadolu’muzun nimet ve imkânların bolluğundan dolayı çoğunluğumuzun açlıktan değil,
Çok yeme ve dengesiz beslenmeden dolayı obezite tehdidi altındayken,
Kurban kesebilecek imkanlara sahip olan ailelerin et yemeye muhtaç olduğu söylenebilirmi?
Allaha sonsuz şükürler olsun.
Halkımızın çoğunluğu; evine ayda bir iki kilo et götürecek imkânlara sahiptir.
Fakat memleketimizin il veya ilçelerinde anne ve babasından uzak kontrolsüz kalmış GELECEĞİMİZİN TEMİNATI OLAN ORTA VE YÜKSEK ÖĞRENİM TAHSİLİ YAPAN GENÇLERİ ve kenar semtlerde, (varoş veya getto diye adlandırılan bölgelerde) ülkemizin özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde, unutulduklarını düşünen, küskün, dargın, kırgın, KIZGIN, fakir, fakat izzetli kardeşlerimiz,
BİRİLERİ TARAFINDAN DEVLETE VE MİLLETE KARŞI KIŞKIRTILIYOR.
Kanun, nizam ihlal ettirilerek vatana millete düşman ettirilip emniyet ve asayişin ihlalinde maşa olarak kullanılıyorlar.
Ülkemizi bölme adına bileniyorlar.
Bayramı ve kurbanı vesile kılarak, bu kırgınlığı, bu dargınlığı, ortadan kaldırıp öğrencilerimizle ve o bölgelerdeki kardeşlerimizle kucaklaşmak onlardan farklı inanmadığımızı, onlardan farklı düşünmediğimizi, onlardan farklı yaşamadığımızı, onları sevdiğimizi onları unutmadığımızı onlara anlata biliriz sanıyorum.
Kurbanımızdan Allah için vereceğimiz bir parça etin,
Sadece et olarak kursaklara gitmeyeceğini,
Muhabbet olup gönüllerdeki kini, nefreti, düşmanlığı, kırgınlığı ve KIZGINLIĞI ortadan kaldıracağını düşünüyorum.
Hepimizin de böyle düşünmemiz gerektiğine inanıyorum.
İşte böyle milli mutabakatı sağlamada vesile kılınan kurban sevabının bir kurban olarak kalamayacağına inanıyor,
KESİLEN HER KURBANIN TÜYLERİ ADEDİNCE KURBAN KESMİŞ GİBİ SEVAP KAZANADIRABİLECEĞİNİ UMUYORUM.
Hele açlığın pençesinde kıvranan, Filistin, Afganistan, Somali, Sudan, Kenya, Kongo vb. ülkelerde yaşanan insanlık dramı,
Sizin göndereceğiniz birkaç kilo et ile tatlı bir sevince dönüşecek, Milletler arası bir mutabakat ve muhabbet diyaloguna imza atacak, İslam’ın hoşgörü ve kardeşlik ruhunu Evrensel boyutta insanlığa anlatma imkânı sağlayacaksa!
Ben bu kurbanın kazandıracağı sevabın değerini ifade edecek kelime bulamıyorum.
Onu da siz sevgili Dostlarımın üstün ferasetine havale ediyorum.
Kurban kesmeye imkânı olmayan kardeşlerimizin de kurban kesmiş gibi sevap kazanma imkânları var mı? Sorumuza gelince!
Buna da evet diyorum. “ DELİLU HAYRİ KE FAİLİHİ” hadisinden hareketle, her hangi bir hayra sebep olan o hayrı işlemiş gibidir.
Müjdesi, sahip olduğu imkânlardan dolayı kurban kesmekle sorumlu olduğu halde, yanlış bilgilendirilip kesme heyecanını kaybetmiş kardeşlerimizi, teşvik, ikna ve verecekleri yerlerin İmana, İslam’a, Kur-ana, insanlığa gerçek manada hizmet veren kurum ve kuruluşlar olmasını sağlamakla o büyük sevaplardan hissedar olma imkânları vardır.
Sevgili Dostlar.
Herkes bilsin ki!..
Hak sahibine verilmeyen,
Kardeşlik bağları kurulmasına vesile kılınmayan,
Kin fırtınalarını dindirmeyen,
Düşmanlık ateşini söndürmeyen,
Fitnecilerin oyunlarını bozmayan,
SADECE BİR HAFTA VEYA BİR AY BOYUNCA DOYMAK BİLMEYEN AZGIN NEFİSLERİMİZİ DAHA DA AZGINLAŞTIRACAK, MANGAL KEBAP YEMEMİZ, ALLAHIN EMRETMİŞ OLDUĞU, MURADI İLAHİYE MUVAFIK VE MUTABIK OLAN KURBAN DEĞİLDİR.
Burada haddimi aşarak,
OLSA OLSA MİLLİ DEĞER İSRAFI VE HAYVAN KATLİAMINDAN BAŞKA BİR ŞEY OLAMAZ diyorum.
Sevgili Dostlar yazımın uzun olduğunun farkındayım.
İnanın daha çok şeyler yazmayı düşünmeme rağmen eninden kesip boyundan kısaltarak ancak bu kadar ifade edebildim.
Hakkınızı helal ediniz.
Değerli zamanınızı aldım.
Allah yaptığınız tüm ibadetlerinizi,
hayr-u hasenatlarınızı ahseni kabul ile makbul eylesin.
Allaha emanet olunuz.