- 543 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hesaplanabilir İmge
Çağlar boyunca insanlığı meşgul etmiş başka iki sözcük var mıdır bilinmez, Aşk ve Ölüm.
Ama çağlar boyu devam edeceğe de benziyor. Her ikisi üzerine çok şey söylenmiş olsada, kuramsal bakmakta fayda var.
Ölüm üzerinden bir bakış. Bir bakıma her şeyi ölüm yönettiği içindir belki de. Bu bakımdan insanlar ile ölüm arasında değişmeyen üç tip ilişki kurulabilir.
Birincisi evrenseldir ve şunu da hemen belirteyim, çok üzücüdür; ölüme maruz kalınır ve ölen kişi deneyimini ya da düşüncesini iletemez. Ölüm, başkalarının başına gelen bir şeydir. Diğer yandan, ölüm herkesin aklında zorunlu olarak bazı sorular yaratır: Ölmek neden kaçınılmazdır? Nasıl ölünür? Daha sonra ne olup biter? Gittikleri bu yerlerden asla geri dönmeyen dilsiz ve anlaşılmaz ölülere güvenilemeyeceğine göre, bunlara bir tek tahminlerle ve yapılarla yanıt aranır.
İkincisi, duyguya seslenir ölüm. Kişi kendi ölümüne ya da başkalarının ölüm gösterisine maruz kalmadan önce, bu „kalp“ ölüme karşı harekete geçer. Ölüm düşman olarak, zaman zaman da dost olarak hissedilir; ölümden korkulur ya da ölüm çağrılır. Ondan yakınılır, onun hışmına uğrayan insanlara acınır veya sevinilir. Bu konu ölüm psikolojisi içine girer.
Üçüncüsü zekâya seslenir.Yalnızca imgelerle düşünen ve kesinlikle somut düşünemeyen toplumlarda bütün bu işlemler bir tür „hesaplanmış imge“ diye adlandırılır. Oysa anlaşılmaktan çok sezgiye dayanan bir anlayıştır bu. Alınyazısı gibi kendilerinden uzağa koysalarda bu durumu dinleyenler, içinde boğulur ölürler.
Ölüm gibi Aşk konusunu da değerlendirebiliriz. Ama bu iki konu üzerine hep yazılacaktır hep yeni imgeler geliştirilecektir. Çünkü bilinmeyen hayal edilir, sezilir. Bilinen ancak benzetilebilir.
Şiirin yeri nerdedir hesaplanan imge’de ise sorun, ölümsüzlükte. Ölmemek için ölümsüz şeyler demeli de.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.