Adı Gül-i Zar (1)
Onu ilk kez bundan 2-3 yıl kadar önce görmüştüm.Eskiden aynı reklam ajansında birlikte çalıştığımız bir arkadaşımın doğumgünü partisiydi.Emre beni arayıp davet etmiş ve ne olursa olsun gelmemi istemişti. Bu tür organizasyonlardan ve emrivakilerden oldum olası hoşlanmazdım bir bahane bulup gelemeyeceğimi söyledim ama o " Ben anlamam akşama bekliyorum" deyip kapatmıştı telefonu.
Akşam verdiği adrese gittiğimde arkadaşım neredeyse 10 kişilik bir gurubun ortasındaydı beni görünce hemen yanıma geldi ve beni (bana göre gereksiz) bir tanıştırma gayretine düştü.Söylediği isimleri duyduğum anda unutuyor hepsine nazikçe selam veriyordum.
"Bu da Mine hanım" deyince farkettim onu.30 yaşın biraz üzerinde gibi gösteren ama oldukça bakımlı ve güzel bir kadındı. Sanki onu tanıyor gibiydim yüzü oldukça aşina geliyordu.
"Mine hanım Modaevi sahibidir, onun son kreasyonunun bir moda dergisi için fotoğraf çekimlerini yapıyoruz.Sağolsun kırmadı beni gelmeyi kabul etti" dedi Emre abartılı bir neşeyle.
Neden bilmiyorum elimde olmadan yüzünü incelemeye başlamıştım.Çok naif ama keskin yüz hatları vardı gözleri, özellikle bakışları oldukça derindi.Öyle mağrur ve aristokrat bir havası vardı ki insanda " Leydim" deyip yerlere kadar reverans yapma hissi uyandırıyordu.
Şöyle bir görünüp kaçarım diye geldiğim kutlamadan aradan iki saat geçmesine rağmen ayrılamamıştım.Çünkü onunla yanyana oturup koyu bir sohbete dalmıştık ve ben halimden oldukça hoşnuttum doğrusu. "İyi ki doğdun Emre" sesleriyle sohbetimiz bölündü alkışlar,tebrikler, hediye faslı ve pastanın kesilip yenmesinden sonra kaldığımız yerden devam etmiştik sohbetimize. Bir ara kulağıma eğilerek
_ Sen hala sıkılmadın mı? dedi.
_Sizin yanınızdayken mi?
_ Efendim?
_ Şeyy evet aslında oldukça sıkıldım.
Gözlerimin içine muzipçe baktı " hadi kaçalım o halde" dedi.Gerçektende kaçar gibi ayrıldık oradan sadece Emre’nin manalı bakışlarına yakalanarak.
"Sen kullanırmısın?" diyerek arabasının anahtarını elime tutuşturdu.Nereye gideceğimi bilemeden aracı hareket ettirdim.Yol boyunca sessizce ilerliyorduk birden durmamı istedi sahil kenarında salaş bir seyyar satıcının tezgahı ile bir kaç portatif masa ve taburesinin olduğu yeri işaret ederek:
" Benim karnım acıktı hadi gel bir şeyler yiyelim" dedi.Duyduklarıma inanamıyordum az evvel bir Aristokrat olabileceğine yemin edeceğim kadının yemek yiyelim dediği yere inanmaz gözlerle baktım.Şaşkınlığımı anlamış olacak ki güldü
" Hadii Kraliçe Elizabeth değilim ben" dedi sanki az evvel düşündüklerimi hissetmiş gibi. "Bazen gördüklerimiz aslında oldukları gibi değildir" diyerek indi. Siparişlerimizi vererek masa yerine banklardan birine yanyana oturduk.Bir sigara yaktı sürekli konuşuyordu bense tek cümlesini kaçırmadan ve sanki tek görevim buymuş gibi onu dinliyordum.Ta ki seyyar satıcı birer kağıt parçasına sardığı yiyeceklerimizi getirene dek.İştahla ısırdı yiyeceğinden " Buralarda Ali ustanın köfte-ekmeği kadar lezzetli başka bir şey yiyemezsin" dedi.
Yiyeceklerimiz bitince yeniden konuşmaya başladık.O anlattıkça bende yarattığı ilk hayranlık izlenimi gittikçe yoğunlaşıyordu.Çok espriliydi ince ve zeka ürünü söz oyunlarıyla şakalar yapıyor ve gülüyordu ama gülüşlerinin derinliğinde sanki bir hüzün saklıyor gibiydi.Bunu içimde saklayamadım ve söyledim.
Sallaa dedi eliyle havada bir kavis çizerek bu sözünü onaylarcasına. " Herkesin derinlerde bir yerde kendini gizlediği bir hüznü vardır...Kendinden bile" dedi ve ekledi " Hadi kalk gidelim"
"Nereye gidiyoruz?" dedim
"Bana" dedi..
Evi beklediğim gibi oldukça güzeldi ama gösterişten uzak sade bir güzellikti bu.Salondaki kocaman kanepeyi göstererek oturmamı söyledi ve hemen geleceğim diyerek yanımdan ayrıldı.Az sonra elinde 2 kadeh kırmızı şarapla geldi birini bana uzatarak yanıma oturdu.Şaşkındım ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilemez haldeydim o ise benim bu hallerimden eğleniyor gibiydi.
İçkisini bitirince ayağa kalktı sen keyfine bak ben bir duşa gireyim deyip gitti.Aradan ne kadar geçti bilmiyorum içerden bana seslenmesiyle yerimden kalktım ve yanına gittim üzerinde sadece bir bornozla yatak odasında ayakta durmuş beni bekliyordu.Yanına gittim, ayak uçlarına yükselerek dudağıma hafifçe bir buse kondurunca kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu ne oluyordu bana böyle?Bunun gibi sayısız ilişkiler yaşamış biri olarak tüm yaşadıklarımı unutmuş karşısında yeni yetme bir gence dönüşmüştüm.
Hadii dedi yine gülerek " Rahatla biraz Kırmızı Başlıklı Kız. Korkma hain kurt yemeyecek seni."
Ellerim bornozunun kuşağına gitmişti ki engelledi beni dur dedi ışığı kapatmalıyım.Gitti yatağın yanındaki küçük abajuru açtı sonrada odanın lambasını kapattı içerisi ancak birbirimizi seçebilecek kadar loş bir aydınlığa bürünmüştü.Buna anlam verememiştim doğrusu. Kusursuz bir vücudu vardı utanıyor, onu bana göstermekten çekiniyor olamazdı değil mi?Yanıma gelince sımsıkı sarıldık birbirimize yüzümü öpücüklere boğarken tatlı tatlı mırıldanıyordu bense karar veremiyordum beni sarhoş edenin nefesindeki şarap tadı mı yoksa o nefesin bizatihi kendisi mi olduğunu.Konuşuyor arada gülüyordu bense o seslerin tatlı bir melodi gibi havaya yükselmesini ve inci taneleri gibi yerlere dökülmesini izliyor,dinliyordum....
YORUMLAR
Heyecanınızı hissedebiliyorum...
Teknik anlamda elbette size şöyleydi böyleydi diyemem ama öyküyü okurken dilin yalın duruşundaki akıcılığa kolaylıkla uyum sağladığımı söylemek isterim...
Yolunuz açık olsun ...
Hamuş-71
Sn. Hocam sizi sayfamda görmek ziyadesiyle mutluluk ve bu yolda henüz emeklemeyi dahi beceremeyen bana güç kaynağı olmuştur.Bu anlamda kalbi teşekkürlerimi kabul edin lütfen...
Teknik anlamdaki düşünceleriniz bu yoldaki en büyük kılavuzum olacaktır bunu da belirtmek isterim.Çünkü ; ben bu konuda mektepli değil alaylıyım maalesef ve tek bildiğim içimdeki sesin kaleme yansımasıdır.
Dost kalbinizin hep yanımda olması dileği ile...Saygımla...
Mehtap ALTAN
Bunu lütfen o güzel yüreğinizden çıkarmayın...
İç sesinizdeki o donanım olmadan, mektep yazılarınıza hiç bir şey yapamaz...
sevgimle...
Değerli yazarım, yeni bir öykü serisine başlamışsınız. İlk bölümde yorum yapmak zordur. Karakterler ancak ikinci bölümden sonra kendini daha net gösterecektir. Konu da öyle. Ama ilk bölüm için şunları söyleyebilirim: Anlatımınız her zamanki gibi akıcı ve sade. Olayı kurgulamanız da çok güzel bence.Partide tanışma, sonra sahilde yemek, ardından ev ve finaldeki sahne hemen hemen beklenen sahneler. Öyle tahmin ediyorum ki bu bölümden sonra kurgu hareket ve özgünlük kazanacak. O etkileyici diyaloglarınız mı ağır basacak, yoksa anlatım ağırlıklı mı olacak bekleyip göreceğiz. Siz her iki tarzı da son derece güzel kaleme alıyorsunuz.
İnşallah takip edeceğim.
Başarıyla tamamlamanız dileğiyle.
Saygılar.
Hamuş-71
Engindenizim...
İlk kez bir öykü denemesinde bulunuyorum.Rabbim utandırmaz inş. İlk yorumcum olarak sizi görmek nasıl mutlu etti anlatamam varlığınız güç veriyor bana. Değerli sözlerinize çok teşekkür ediyorum.
Haklısınız ilk bölümde bir fikir edinmek oldukça güçtür ama bundan sonraki bölümlerde ki onları daha uzun tutmayı düşünüyorum sizlere daha detaylı anlatımlarım olacaktır...
Daim sevgimle...
Aynur Engindeniz
Öykü hakikaten bambaşka bir dünya. Eminim çok sevecek, vazgeçemeyeceksiniz. Yeterki kendi sesiniz ve nefesiniz olsun. Olabildiğince bütün kuralları unutun. Kendi kurallarınız ve tarzınız olsun. (Buna imla kurallarını dahil etmiyorum yalnız) Bana ilk başlarda kuralsız, dağınık, savruk, devrik cümlelerle dolu dediler. Fakat sonra herkes bu Aynur'un tarzı diyebiliyor şimdi.
Özgünlükten asla ayrılmayın. Gerisi zaten sizin sihirli parmaklarınıza kalmış.
Tekrar başarılar.
Aynur Engindeniz
Hamuş-71
Sevgili Engindenizim
Daha önce biliyorsunuz bu siteye okuyucu olarak aylarca geldiğimi ve siz farkında olmadan, bilmeden yazılarınızı okuyarak size hayran olduğumu ve sizi tanımadığım halde sevdiğimi defalarca belirttim.
Şimdi bakıyorumda kesinlikle yanılmamışım.Bir insanın görmeden, tanımadan da sevile bileceğini kanıtladınız bana Rabbim razı olsun sizden...
Bu işi hiç bir eğitim almadan ama elimden geldiğince okuyarak ve araştırarak yapmayan çalışan bir kişiyim.Elbette hatalarım olacaktır bunun bilincedeyim ama öylesine egosuz ve sevgiyle yapıyorum ki söylenen her söz yapılan her eleştiri benim için bir ışık oluyor önümü görebilmek adına...
Sizi devrik cümlelerinizden dolayı eleştirdilerse ben bundan mutluluk duyarım çünkü bende severim devrik cümleler kurmayı da okumayı da :))
Sevgiyle dolu o güzel yüreğinizden öpüyorum sizi...Baki saygımla...
Aynur Engindeniz
Her zaman "Rabbim, beni sevdiklerine sevdir, bana da senin sevdiklerini sevdir" diye dua ederim. O yüzden beni seven herkese Allah'ın sevdiği insan gözüyle bakarım. İnşalah hepimiz öyleyizdir. Dikkat ettim, insanlarla diyaloğun son derece saygılı, oturaklı ve ince. Çok da mütevazisin. Burası, bir süre sonra laçkalaştırabiliyor insanları. Sonra silinip gidiyorlar buradan. Senin bu furyaya katılmayacağını ve hep bu düzende gideceğini umuyorum ve hissediyorum.
Allah'ım inşallah sana bu yolda ve hayatın bütün yollarında yar ve yardımcı olur.
Kal sağlıcakla değerli yazarım. Kolaylıklar başarılar...
Hamuş-71
Duanız bundan sonra duamdır sevgili Engindenizim.
Peygamberimiz (S.A.V) " Kişi sevdiği ile beraberdir" buyurmuştur bir hadisinde o halde ne mutlu bana :)
Son derece güzel ve benim için çok anlamlı ve değerli kanaatlerinize yürekten teşekkür ediyorum.Işığım ve ilerideki günler için umudum oldunuz...Varolasınız
Bitimsiz saygım ve sevgimdesiniz...