- 643 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hayat Bir Sınav
İnanan insanların yaşam amacı, hayatın ve yaratılışının gerçek nedenini düşünmek, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için çalışmak, O’nun sınırlarını koruyarak yaşamak ve hayattaki tek kesin gerçek olan ölüm için hazırlıklı olmak. Çünkü dünya hayatı sadece insanların sınanması için hazırlanmış kusursuz bir mekan.
Çok önemli bir sınavda olduğumuzu düşünelim. Sorulara mı konsantre olmaya çalışırız yoksa yanımızdaki kişilerle ya da bulunduğumuz mekânın dekorasyonuyla mı ilgileniriz? Yaşam da bu örnekteki gibi bir sınav ve yapmamız gereken yalnızca bu sınava odaklanmak. Bu nedenle bir kez daha, ölüm ve sonrasında ahiret için ne tedbir aldığımızı gözden geçirelim. Unutmayalım ki, ölüm konusunda hiçbirimizin sözleşmesi yok.
Ama yaşam sadece dünyevi hedefler doğrultusunda ilerliyorsa ve gerçek yaşam amacı unutulmuşsa?.. Asıl görev olan, Allah’a kulluk ve ibadet göz ardı edilmişse?.. Kaybolacak ‘şeyler’ peşinde koşarak, koca bir ömür Allah’tan uzak yaşanıyorsa?... İşte böyle bir hayatın, insanı telafisi imkansız sonsuz bir pişmanlığa sürükleyeceği çok açıktır. Kendilerine yanlış hedefler belirleyen insanlar, dünyada güzel bir hayat yaşamak adına, ahiretlerini kaybederler ve sonsuz bir azaba sürüklenirler.
Dünyada sahip olunan mallar, çocuklar, evler bir gün bırakılıp mezara girilecektir. Dünya için yapılan amellerin hepsi yok olup gidecek ve insan yalnız başına Rabb’i huzurunda hesap verecektir. Kurtuluşunu ise Allah rızası için yaptığı salih amelleri sağlayacaktır. Allah rızası dışında başka amaçlar gözeterek yaptığı amellerini ise Allah, Kur’an’la bildirdiği gibi; ‘savrulmuş kül ya da toz’ kılıverecektir. İşte o an insan, hesap gününü uzak görerek düştüğü yanılgıyı farkedecek ve sonsuz azap karşısında korkunç bir çaresizlik ve pişmanlık duymaya başlayacaktır. Kıyamet gününün dehşetli sarsıntısına karşı hiçbir çare üretemeyecektir.
Dünya nimetlerinden yararlanmak yanlış birşey değildir; yanlış olan, bunlara hırsla bağlanmak ve ’dünya hayatına aldanmak’tır. İnsan, güzel bir hayat yaşamak için çaba harcamalıdır ancak bu çaba yalnızca, Allah’ın hoşnutluğu gözetilerek gösterilmelidir.
Bazı insanların, sahip oldukları şeyleri kendi çabalarıyla elde ettiklerini düşünmeleri ve gerçekte hepsini verenin Yüce Allah olduğunu unutarak dünya hırsına kapılmaları çok büyük bir hatadır. Yaşam boyu ulaşabilmek için adeta savaş verilen herşeyin, ölümle birlikte değerini yitirip, yok olacağı kesin bir gerçektir. Gerçekleri görmeye başladığı o an kişi, dünya hayatına geri dönerek Allah’ın emir ve yasaklarına uygun bir hayat yaşamak isteyecektir. Ancak kendisine hiçbir yardımcı bulamaz ve bunun için artık çok geçtir:
İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. Fatır Suresi, 37
Rabb’lerinin her an kendileriyle birlikte olduğunun bilincinde olan ve O’nun sınırları içinde yaşayarak sınavlarını başarıyla verenlerin mekanı ise sonsuz mutluluk yurdundaki muhteşem köşklerdir:
Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise; onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde de yüksek köşkler bina edilmiştir. Onların altında ırmaklar akmaktadır. (Bu,) Allah’ın va’didir. Allah, va’dinden dönmez. (Zümer Suresi, 20)