- 977 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Kuşun Anatomisi
Küçüktüm, altı-yedi yaşlarımdı onu ilk gördüğümde. Babam Almanya’dan izine gelirken getirmişti; çok güzel bir kafesin üzerinde saat vardı ve altında çekilen o zincirleri, evet guguklu saatten bahsediyorum. Hani her saat başı içinden yapma bir kuş çıkıp bize zamanı bildiren cihaz. Uzun yıllar o saatle birlikte guguk kuşuna da sempati duymuşumdur, nedenini bilmeden. Bundan birkaç yıl önceydi, aklıma geldi guguk kuşu. Kitapları, ansiklopedileri karıştırmaya başladım.
Gerçekte herkes guguk kuşunun kendisini değil, guguklu saatteki benzerini bilir sanırım benim gibi. Araştırmalarım sonucunda bulduğum bilgileri paylaşmak istedim.
Bilimsel adı «cuculus»tur; ama, bu ad genellikle kül renkli olanı için (cuculus canorus) kullanılır. Gugukgillerin çoğu tropik bölgelerde, Güney Amerika’da, Afrika’da yaşarlar. Uzun kuyruklu, sivri akıllı, kıvrık gagalı kuşlardır gugukgiller, ağaçta yaşayanların bacakları kısa, yerde yaşayanların uzundur. Değişik renkte guguklara dünyanın değişik bölgelerinde rastlanabilir.
Guguk kuşunun ilginç özellikleri: Guguk kuşu yuva yapmaz... Yuva yıkar.
Durup dinlenmeden çalışmak, sağdan soldan öteden beriden çerçöp toplayarak yuva kurmak kolay mı? Guguk kuşu alınterinin erdemine inanan bir insan değil öncelikle bunu bilelim; leylek, kırlangıç, serçe bile değil; atmaca, şahin, kartal hiç değil; kötü bir yaratıktır guguk kuşu, asalaktır. Ne yuva yapar, ne kuluçkaya yatar.
Peki, ne yapar?
Guguk kuşu başka kuşların yuvalarına yumurtalarını koyar veya o kuşların yuvalarına yumurtlar. Yuvanın sahibi kuş, zamanı gelince kuluçkaya yatar, uğursuz guguk bu zahmetten kurtulur. Sonra? İşin sonrası daha ilginçtir. Kuluçka süresinde, guguk kuşu, yumurtalarını bıraktığı yuvayı gizli bir ajan gibi gözetlemektedir. Kuluçkaya yatan asıl anaç kuş ise, yumurtalar birer birer çatladığında şaşırmaktadır!.. Kabukların içinden çıkan bu yaratıklar da ne? Ana kuş, yem aramak için yuvasından uçtuğunda, guguk kuşu için fırsat doğmuştur; hemen yuvaya baskın yapar, ana kuşun gerçek yavrularını birer birer aşağı atar, yalnız guguk yavrularını bırakır.
Guguk kuşu işte böylesine asalak, anasının gözü, kurnaz bir yaratıktır.
Bir guguk kuşunun kuluçkaya yattığı, yavrularına analık yaptığı görülmemiştir. Guguk kuşları kuşaktan kuşağa türlerini sürdürmek, yavrularını üretip büyütmek için hep başka tür kuşları kullanmasını bilmişlerdir.
Kitaplar bu alanda ilginç gözlemlerle dolu. Ana kuş, yumurtalar çatladığında büyük bir şaşkınlığa düştükten sonra, olanı biteni benimser. Ne de olsa anadır; onca gün üzerinde kuluçkaya yattığı, ısıtıp koruduğu yavrular, hiç beklemediği bir görünümde ortaya çıksalar da o analık görevini üstlenir. Ancak yavru büyüdükçe, anayla arasındaki çelişkiler de büyür. Acıklı ve korkutucu bir çelişkidir bu; ana kuş analığa düşman bir asalak yetiştirmektedir.
Durduk yere niye bunları araştırıyorum-yazıyorum, deli miyim ben diye de düşündüm. Ama önümüzde bir genel seçim var ve her vatan evladı gibi bende vatanımı seviyorum. Yaşıtlarım ve benden büyükler iyi bilir bu olayı. Yirmi-otuz yıl önce birileri (guguk kuşunu düşünün) Türkiyemizin göbeğine yumurtladı veya da yumurtalarını bıraktı, seksen ihtilalinden bahsediyorum. İnsanlar, kuşlar gibi bir yılda gelişip olgunlaşamıyorlar anatomisi gereği. O insanlar artık yumurtasından çıkmıştır ve guguk kuşu beklemektedir! Şu anaç kuş biraz ayrılsa da yavrularını yere atıp, soyumu devam ettirsem diye...
Siyaseti hiç sevmem tabiatım gereği ama işin boyutu değişmektedir. Onun için ben tarafımı bildiriyorum bu yazıda. Hani, Nemrud’un yakmaya çalıştığı Hz. Ibrahim olayı gibi: karıncanın bir tanesi ağzıyla su taşıyormuş, bunu gören biri sormuş: ne yapıyorsun sen? Hz. Ibrahim’in ateşini söndürmeye gidiyorum! İyi de bu suyla o ateş sönmez ki demiş öteki. Karınca da demişki: bunu bende biliyorum ama en azından hangi tarafta olduğum bilinir... Seksen ihtilalinin yumurtasından üçüz ampül kafa çıktı farkında mısınız? Asalak bir toplum istemediğim için, guguk kuşuna benzeyen bir nesilin devamını istemediğim için bunları yazdım. Bu vatan niye bu hale geldi sorusuna yanıt için yazdım bunları. Türkiye Cumhuriyeti yıkılmasın diye yazdım.
Bir kuşun anatomisinden girip karıncadan çıktım, bir Metin Eloğlu şiiri ile bağlayayım konuyu.
ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YER
bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış;
ama size kalacak
olur a, Sultan Süleyman bilememiş işini;
ama siz bileceksiniz.
şöyle sizinle beraber üç-beş kişi;
öte yanı kör dövüşü.
bir gün yaşamışsınız, ömrünüze bereket;
akşam olmuş kendiliğinden;
bir konağınız var dayalı döşeli;
kapıda arabanız, oda oda mutluluğunuz;
kadehte kuş sütü var, tabakta minare gölgesi...
biraz da aşk masalı ekleyin bu düzene,
eklediniz mi?
oh, yaşamak ne güzel şeymiş be!
güzeldir tabii...
şimdi bir de bir oda düşünün bakalım;
halı, kilim hak getire.
ekmeğin, katığın lafı hiç edilmesin,
otu ocağı bir kalem geçin;beş kişi uzanmış bir sedire,
basıyorlar küfürü;
kime?
ne bileyim ben kime...
bu oda niçin mi yoksul?
o beş kişi yoksul da onun için.
bu bayların, bayanların derdi mi ne?
ne olacak, memleketin derdi.
peki ama, çaresi yok mu bu işin?
ha şöyle, düşünmeye alışın biraz...
2007/ Almanya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.