- 1544 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YUKARISEYİT DEĞİRMENLERİ - 1
YUKARISEYİT DEĞİRMENLERİ - 1
Köyümüz yerleşim yeri olarak bir çok doğa şartlarına sahip bir coğrafi konumun üzerindedir. Adeta başını Çökelez Dağı’na yaslamış, belini eski adıyla Sarı Yayla (Sarı Germe) üzerine uzatmış, ayaklarınıda Büyük Menderes vadisine uzatıp, parmaklarını serinletmektedir. Dağ, yayla, tepeler, dereler, düzlük ve nehir onun yerleşim yerinin bütün özelliklerini içerir.
Bu bölge ilkçağlardan beri, insanların, yerleşim yeri olarak seçtikleri bölgelerin başında gelir. Tarihte parayı bulanlar olarak geçen Lidyalıların bölgesine ait olan yerlerdir. Bunun için Değirmen Deresi dediğimiz mevkilerde antik döneme ait küpler, kiremit parçaları, antik yapı malzemesi olan mermer taşlar, mezar kalıntıları ile madeni paralar dikkati çekmektedir. Hatta bu konuda defineciler köyün bu bölgesini delik deşik edip; henüz tarihi önemi hak olduğu yere konmamış olan bir dönemi harap edip, anlaşılmaz bir hale getirmektedirler. Bu döneme ait taş ve benzeri kalıntılar gerek eski Lidyalılar ve Rumlar zamanında ve gerekse Türkler döneminde yaptıkları bina, kuyu, mezar ve diğer inşaatlarda kullanılmıştır. Avrupalılar değişik dönemlerde gönderdikleri uzmanlar tarafından; köylülerin kullandığı taşları tesbit ettirmişlerdir. 1976 veya 77 yılında köye gelen bir Fransızın elindeki defterde 1930’lı yıllarda yapılan envarterin beraber kontrölünü yaptık. O zaman ki gençliğin verdiği tecrübesizlikten dolayı o adamın adını adresini almamanın pişmanlığını her zaman hissetmişimdir.
Bu dönem hakkında ileride daha tavsilatlı bilgi kaynaklarına ulaşarak; sanat tarihçimiz Hasan Baysal, Doç. Dr. İbrahim Balık ve adını burada henüz zikretmediğim arkadaşlar ile bilimsel bir eser vermeye gayret edeceğiz. Fakat, bu zaman zarfında köyün içinde ve çevresinde bulunan antik döneme ait taşlar, köyün bir yerinde toplanabilir, hatta Değirmen Deresi’nden çıkarılan taşlar, tekrar orada bir yerde toplanıp, orasınında bir sit alanı olması sağlanabilir. Henüz fotoğraflayamadığımız ve köyün içerisinde bulunan kabartmalı sunak taşları, sütun başlıkları, sütunlar, düz ve üzeri motifli blok mermer taşları, oymalı sütun kaideleri değişik yerlerde bulunmaktadır. Yukarıseyit mezarlığının altından başlayan ve Top Tepesi’nin ardına kadar sürecek, Balçık’tan Kavaklıdere’ye kadar uzanacak geniş bir alanı antik uygarlık kalıntılarının aranacağı bir yer olarak görüyoruz. Top Tepesi’nin Büyük Menderes’e bakan yamaçlarından Killik ve Balçık’a kadar uzanan bir yerleşim merkezi olarak göze çarpan bu geniş yerleşim yeri henüz keşfedilmemiş bir site olabilir. Atizi, Dedekaya, Hacı Ese’nin üzerinden Köpek Yolu ve Taş Okunan yere kadar değişik tarzlarda olan bir mezarlık yapısına sahiptir, defineciler tarafından tahrip edilen bir bölge de bu araştırma yerlerine dahil edilebilir.
Bizim esas konumuzu teşkil eden değirmenler konusunu ele alabilmemiz; için antik dönem hakkında bu kadar bilgi vermemiz yeterli sanırım. Konumuz olan değirmenlerin yerleşim yerler hakkında bilinen dönem olan son iki asırlık bilgilere ulaşabildik. Bu değirmenleri incelediğimizde, efsanelerine ulaşabildiğimizde antik dönem ile ilintili olduğunuda görürüz. Değirmenlerin yapıldığı alan dört ana alana ayrılmıştır. Bu bölgelere “Yaka” adı ile yön tayin edilmiştir. Büyük Menderes’in sağında yedi ve solunda ise iki değirmen binası bulunmaktaydı. Öte Yaka, İç Yaka ve Beri Yaka olarak isimlendirilen bu bölgelerin uzağında iki değirmen daha bulunmaktaydı. Bu bölgeye “yaka” ismi veya hangisine dahil olduğunu şu anda bilmiyorum. Köyümüzde bölge belirten kelimeler; Türk kültürünün zenginliğini burada gösterir: Bunların ilki “yaka” kelimesidir. Türkiye’de Karşıyaka-İzmir, Altınyaka-Antalya, Suyun Öte Yakası, Avrupa Yakası gibi yerleşim adları ve film isimleri tanınmıştır. Yaka kelimesinin eşanlamlısı olan ve aynı zamanda bölge anlamına gelen “yüz” kelimesi vardır. Köyde mahalleler tarif edilirken “yüz” kelimesi kullanılır. “Nereye gidiyorsun? Hacıefendiler yüze gidiyorum.” Hatta ata yurdumuz Türkistan üç ayrı bölgeye ayrılmıştır. Ulu Cüz (yüz), Orta Cüz, Küçük Cüz buna bir örnek olarak verilebilir. Yine bölge, taraf, taraftar anlamlarına gelen “yan”, “yandaş”, mahal, mahalle, civar, çevresi, dolayları, yönleri gibi kelimeler kullanılır.
Değirmen Deresi, eskiden köyümüz ekonomisinin canlı bir şekilde oluştuğu bir yerdi. Fakat, bu gün ekonomiye katkısı sadece bahçelerden üretilen meyve, sebze gibi ürünlerin yanında, tutulan balıklardır. Öte Yaka ve İç Yaka’da bahçecilik oldukça gelişmiştir. Eski Hacı Ese değirmeninin yeri balık lokantası haline getirilmiştir. Elektrikli un değirmenlerin yerleşim birimlerine kurulması daha kolay olduğu için Değirmen Deresi’ndeki su değirmenlerinin sonu olmuştur. Bu gün faaliyette olan su değirmeni “Fabrika” adıyla olan değirmendir. Diğer değirmenlerin aşağı yukarı hepsi ya terkedilmiş, ya da faaliyetini yapmamaktadır. Bunun sebebi gelişen dünya ve değişen hayat tarzıdır dersek hata etmiş olmayız. Bir zamanlar ikibin kişinin ikamet ettiği köyümüzde, bu günlerde beş altı yüz kişi ikamet etmektedir.
Denizli’de gelişen sanayileşme gençlerin, artık çobanlık ve çiftçilik yapmak istememelerini körüklemiş; insanlar, daha düzenli ve emeklilik güvencesi olan işlere, mesleklere yönelmişlerdir. Aynı zamanda elektrikli değirmenlerin halkın ayağına kadar gelmesi, su değirmenlerine olan ihtiyacı azaltmış, hatta sıfıra indirmiştir. İç ve dış göçlerin hızlanması, aynı zamanda köylülerin tahsil yaparak memuriyet ve benzeri görevlerle başka yerlere gitmeleri neticesinde; bu meslek ve değirmenler bir nevi ölüme terk etmiştir. Çocukluğumda ilk terkedilen değirmen olarak “Molla Omar’ı” hatırlıyorum. Ulaşım yönünden zor ve en dip köşede olan Molla Omar değirmenleri, sanırım şu anda bir harabeyi andırmaktadır. Ondan sonra uzaklık bakımından ikinci değirmen “Deliktaş” değirmeniydi. Yetmişli yıllara kadar bu değirmenin çalıştırıldığını hatırlıyorum. Büyük bir kaya parçasının oyularak delinmesiyle, değirmeni çalıştıracak su Büyük Menderes’ten Uzun Oluk altından bir ark vasıtasıyla getirilen suyun, bu delik taştan geçirilerek değirmen taşının çarkları sağlı sollu döndürülen bir değirmendir.
Bizim bildiğimiz adını da bu delinen kaya parçasından alan bu değirmende kaderine terkedilmiştir. Değirmen Deresi canlı bir kültürün; özellikle sözlü edebiyatın yoğun olduğu yerdi. Çağın gereği ve teknik gelişmelerle; Türkiye genelinde köyden kente göçün sosyolojik etkisiyle; devrini kapayan Değirmen deresi kültürü unutulmaktadır ve bizlerde dünyadaki hayatımıza bir nokta koyduğumuz zaman artık tamamen yok olacaktır. Hatta dün değirmencilerin kullandığı “tahal, donuzluk, taş dişemek, köy değirmeni, unlukçu, v.b. “Müşteri üne değil una gelir” atasözü çok uzak olan Molla Omar değirmeni için söylenmiştir ama bu kelimeler, atasözleri, deyimler unutulmaktadır. Bu değirmenlerde yaşanmış bazı hatıraları, efsaneleri işittiklerimizi, yaşadıklarımızı yazarsak; ileride Türk Kültürüne bir katkımız olabilir.
Köyümüzde değirmencilik önemli bir uğraşıydı. Değirmen Deresi’nin coğrafi bakımdan sağladığı kolaylıktan dolayı yaklaşık 66 ocak değirmen kurulmuştu. Bunlar, Öte Yaka, Fabrika, Beş Dam, Beyler, Uzun Oluk (Eski Pavlika), Hacı Ese, Deliktaş ve Molla Omar adlarıyla anılmaktaydı. Vakıf değirmenleri hakkında Doc.Dr. İbrahim Balık’ın araştırma ve çalışmalarından yararlanacağız. Bu aziz dostumuz gibi bu çalışmalara katkıda bulunan bütün herkese, her türlü katkılarından dolayı candan teşekkür ediyoruz. Bu değirmenlerin ne zaman yapıldığı konusunda elde şu anda bir bilgi bulunmamaktadır. Köylülerin arasında söylencelerden yola çıkarak bazı ip uçlarına ulaşmak gayemizdir.
Halil GÜLEL
Düsseldorf / 2011
Fotoğraflar
1. Antik Döneme ait ve Değirmen Deresi’nde bulunmuş bir küp, Foto Arşiv – Halil GÜLEL
2. Antik döneme ait ve Değirmen Deresi’nde bulunmuş bir sütun kaidesi, Foto Arşiv – Halil GÜLEL
3. Değirmen Deresi, Foto Arşiv – Mehmet Ali GÜLEL
4. Değirmen Başında, Foto Arşiv – Halil GÜLEL
5. Öte Taka Değirmenlerinden - Foto Arşiv – Hüseyin AKÇİT
6. Hacı Ese Değirmeni, Yağlıboya resim, Tuval, 70x90 cm, Özel Koleksiyon - Halil GÜLEL
YORUMLAR
Memleketimizde, bâzı İnsanlar niye uğraşır da bözle zahmetli yazıları yazarlar?...
Vatandaşın biri çıkar da; "İşte, Vatanseverlik bu" desin diye...
Size söylüyorum...
Not: 375 adet çeşmenin fotoğrafını çekerek Trabzon'da ilk defâ çeşmeler kitabını basıma hazır duruma getirdiğim!.. Belediyeden insaf bekliyorum.
Hürmedlerimle Selâm ederim; Efendim...
kadiryeter Kadir Yeter.
Bir, Trabzon Gönüllüsü... doğuştan beri.
21.10.2011- TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=86153
Halil GÜLEL