- 2782 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TERÖRE LANET OLSUN
Bitlis Güroymak’ta 5 polisimizin ve ikisi bebek 4 sivil vatandaşımızın katledilmesi, ardından bir gün sonra Hakkâri Çukurca’da 24 askerimizin şehit edilmesi ve en az bir o kadarının da yaralanması akabinde Türkiye’nin her yerinde toplumsal acı ve nefret tekrar zirveye çıktı.
Teröre, bu Allahsız ve vicdansız katillere lanet mitingleri, çeşitli toplum kuruluşlarının müşterek düzenledikleri basın bildirileri yayınlandı. Toplumsal acıya duyarlı, izan sahibi çoğu kişi ve kurumlar da yayınladıkları mesajlarla bu acıyı ve nefreti dile getirdi.
Şeytanın çocukları kudurdukça kudurdu. Son üç ay içerisinde terörün aldığı asker, sivil, polis, öğretmen, bebek vs. masum canların sayısı üçyüzü geçti. Peki, bütün bu yaşananlar nedir, nedendir? 27 yıldır terörle mücadele eden bir devlet, en gelişmiş silahlara, bölgenin en kalabalık askerine, savaş araç ve gereçlerine sahip bir ordu, her celp döneminde oğullarını ellerine kına yakarak davul ve zurnalarla askere gönderen fedakâr ve cefakâr aileler külliyatına baktığımızda gelinen sonuç karşısında yaşadığımız acziyeti, küçük düşürüldüğümüzü ve onurumuzun yaralandığını bir gazi olarak söylemekten hicap duyuyorum ama maalesef gerçek bu.
Çukurca’da tugay seviyesinde koca bir askeri birlik gece yarısı 8 ayrı koldan 200 kişilik terörist gurup tarafından basılıyor ve bilanço; 24 şehit, 25-30 yaralı. Bu tugayın komuta kademesi nerdedir, herhangi bir sevk ve idare hatası veya ihmali var mıdır, komuta kademesinde ihmal ve kusur sebebiyle herhangi bir istifa eden söz konusu oldu mu? Nöbetçi amirleri, termal kameraların başındaki nöbetçiler, pusu nöbetçileri vs. saldırı esnasında neredelerdi? 200 tane terörist Kuzey ıraktan giriş yapıp Çukurca’ya ulaşıncaya kadar istihbarat güçlerimiz neredelerdi? Askersiz hava araçlarımız hangi hava sahasında görüntü takibindeydi, sahilleri, turistik bölgeleri mi takipteydi?
Hani terörist yuvaları Biri Bizi Gözetliyor Evi gibi avuçlarımızın içindeydi. Amerika istihbaratı sayesinde artık kuş uçurtulmayacaktı.
Bu soruları çoğaltmak mümkün de bari bir iki tanesinin cevaplarını bilen varsa beri gelsin. Şimdi aklıma bir soru daha geldi; ya bu saldırı Cumhurbaşkanımız 5 gün evvel o birliği ziyaretteyken yapılmış olsaydı, sonuç ve düştüğümüz durum ne olurdu? Benim analizim şudur;
1- PKK resmen bize meydan okuyor, “sizin Cumhurbaşkanınız buralara kadar gelip askeri birlikleri denetliyor olsa da buraların hâkimi biziz” demek istiyor.
2- Filistinli 11 mazlumun Türkiye’ye gelişinin ardından aynı gece gerçekleşen bu PKK saldırısında İsrail Mossad kokuları ve işbirliği geliyor.
Terör örgütü ve onun şehirdeki kolu KCK, meclisteki uzantısı BDP demokratikleşme adını duydukça şımardı, açılım dedikçe şirretlikleri arttı. Amaçları olağanüstü hali geri getirmek olduğu açık ve net ortadayken meclisteki muhalefet de OHAL geri gelsin çığlıkları atıyor. Olayların kritiğini ve analizini yapmadan herkes bir şeyler söyleyip duruyor.
Ülke, provokasyonlara ve tahriklere açık bir durumda. Devlet, hükümet, muhalefet, basın ve vatandaşlar olarak tetikte olmamız lazımken, Başbakanlık önündeki şehit ve gaziler cemiyetinin yaptığı protesto mitingini büyük bir televizyon kanalı canlı yayında saatlerce gösterdi. “Bıçak kemiğe dayandı”, “teröre lanet olsun”, “şehitler ölmez vatan bölünmez”, “kahrolsun PKK” gibi söylem ve sloganlar hiçbir derde deva olmuyor. Akılcı ve kalıcı çözümler üretmenin vakti geçiyor.
Devlet açıkça şunu söylemeli: Biz Türkü, Kürdü, Arabı, Çerkezi vs. tüm unsurların kanlarıyla bu mübarek toprakları vatan eyledik. Birlik ve beraberlik içinde asırlarca eşit hak ve imkânlara sahip olarak barış ve huzur içinde yaşadık. Bu gün de tüm vatandaşlarımızın demokratik olarak her türlü hak ve hukukunu sonuna kadar savunacağız, ama birlik, bütünlük ve huzurumuza karşı tavır alan, bölücü ve ayrılıkçı teröristlere de en acımasız ve en sert şekilde hava harekâtı, kara harekâtı, nokta operasyonu vs. gerekeni yapacağız. Ve yetkililer buna göre gerekli çareleri vakit geçirmeden bulmalı ve uygulamalıdır
Bu topraklar kolay vatan olmadı, bu millet asırlar boyu en ağır bedelleri ödeyerek Millet oldu. Bu gün bu şerefsiz, şiiret katillerin milleti iç savaşa sürükleme gayretlerine kimse prim vermemelidir. Teröre lanetimiz ve nefretimiz, yanan yüreklerimiz ve sızılarımız farklı kökenden gelen kardeşlerimize, komşularımıza, iş arkadaşlarımıza, okullarda öğrencilerimize olumsuz tavır olarak yansımamalı.
Teröre karşı olan İçimizdeki kin ve nefret, çevremizdeki kardeşlerimize ve komşularımıza Allah korusun olumsuz bir tavır olarak yansırsa teröre farkında olmadan biz de hizmet etmiş oluruz.
Şehitlerimize Rabbim’ den rahmet, yaralılara acil şifalar, şahit ailelerine ve tüm milletimize baş sağlığı ve sabırlar diliyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.