İnsanı Kamil-Abdulkerim ceyli -3
Bu tecelliler değişmez.. Zata ait oluşu, sıfata ait oluşu, bilgiye ait oluşu hiç bir şey değiştirmez.. Hatta, aynı oluşu bile ayrı bir manâ taşımaz..
Hepsi odur..
Durum böyle olunca; Her ne zaman sana bir tecelli gelirse.. Ve sen de; Onu ilk anda Cenab-ı Hakk’ın nuru bilirsen.. amma sıfatının nuru, amma zatının nuru.. İşte tecelli odur..
Anla..
Zira bu öyle bir ummandır ki, sahili yoktur..
Anlatılan makamın altında bir de ilham vardır.. Bunun durumunu da biraz açıklamak icab eder..
İlham, daha ziyade işin başında olanlar içindir..
Bir müptedinin, henüz işin başında olanın, ilhamla amel etmesi, ancak ayet veya hadise dayandıktan sonra olur..
Âyet ve hadiste şahitleri bulunursa.. İlâhi bir ilham vasfını alır..
Âyet ve hadiste onu teyid eden bir mana olmadığı takdirde; İnkâr etmeden durmak, beklemek lâzımdır.. Daha önce de izah edildiği gibi..
Burada, durmanın faydası; Şeytanî bir şey olup olmadığını tam olarak tesbir edebilmektir..
Öyle ya; Şeytan müptedi olanın, henüz işin başında duranın kalbine bir şey atar ve onun ilham olduğunu anlatmaya çalışır..
Durup düşünmek gerekir ki; Böyle bir şey olup olmadığı sezile..
Bu arada tam ve katıksız bir yönelişle, ALLAH-ü Teâlâya yönelmek icab eder..
Usulüne edebine, erkânına göre, ona tutunmak gerekir..
Taki; O âyet ve hadisle teyid edilemeyenin ne olduğunu Cenab-ı Hakk kendisine bildire..
İKİNCİ YÖN :
İlim alışın, bu yöndeki durumuna gelince..
Bu da, ehl-i sünnet ve onlara mensup olanların dilinden dökülen ilimdir..
Bu çeşitten bir ilmin de, âyet ve hadiste şahidini ve delilini bulursan; ondan murad ne ise, odur.. Daha ötesini aramamak icab eder.. Ters bir durum meydana çıktığı takdirde kendini ondan çekmen gerek..
O beyan edilen şeye mutlaka iman etmesi imkânsız olanlar arasına gir.. Zaten başka türlü de olmaz.. Sebebi de; Akıl nurunun, iman nuruna galebe çalmış olmasıdır..
Burada da izleyeceğin yol; İlham meselesinde izleyeceğin yoldur..
Durup beklemekle, teslim olmak arası bir yola gir..
www.bilgininefendisi.net Alıntı
ÜÇÜNCÜ YÖN:
Bu derecedeki ilim, mutlak bir ilimdir.. Belli bir ciheti ve belli, sabit bir durumu yoktur..
Hem kabul edilebilir; hem de kabul edilmez.. İlle de kabul edilmeyecek diye bir zorlama yoktur.. Kabul etmemek de böyle..
İşbu şekilde gelen ilim çeşidi; Mezhep dışı kalan, bidat ehli arasına katılan kimselerden sadir olan ilimdir..
Aslında, bu çeşitten ilimler; atılmıştır.. Makbul sayılmazlar..
Ancak; Zirek, keskin akıllı bir kimse, keskin olarak, bütün çeşidi ile onları inkâr etmez.. Ama, her çeşidi ile..
O, eşit ilimlerin; Kitap ve sünnete uyna kısımlsrını kabul eder, kitap ve sünnete uymayan kısımlarını da reddeder.. Ame her çeşidi ile..
Onların da, hemen hepsi kıble ehli sayılır.. Aralarında, ittifak halinde belirtilen meseleler azdır.. İster Kur’an’dan olsun; isterse hadisten.. Onlar, bir yönü ile kabul edilir, bir yönü ile de kabul edilmez.. Hemen hepsi, aynı yönde gider..
Onların ihtilaflarına konu olan meseleler, karşılıklıdır.. Bir manayı bazan ikinci bir mana gibi göstermeye benzer.. Bu çeşitten meseleler, âyetlerde de gelir; hadislerde de..
Bunlardan bir tanesi, HİDAYET işidir ki, şu âyet-i kerimelerle tesbit edilir;
- “Sen sevdiğini HİDAYET’e erdiremezsin.. Lâkin ALLAH dilediğini HİDAYET’e erdirir..” (28/56)
- “Gerçekten sen; Doğru yola HİDAYET edersin..” (43/52)
Görülüyor ki, bu âyet-i kerimelerde, hidayet iki şekilde anlatılıyor..
Onlardaki fikir çeşidi de bundan doğuyor..
Bir tanesi de;
- ÖNCE YARATTI..
Meselesidir.. Bullar da şu hadis-i şeriflerin manalarında görülür;
- “ALLAH aklı önce yarattı..”
- “ALLAH kalemi önce yarattı..”
- “Ya Cabir, ALLAH önce Peygamberinin nurunu yarattı..”
İşbu hadis-s şerifler de, ayrı ayrı düşüncelere, HİDAYET meselesi gibi yol açıyor..
Bütün düşünceler bir yana; biz kendi düşüncemize bir yön vermeliyiz.. Hiç birini inkâr etmeden, en güzel şekle büründürmeliyiz.. Eksiksiz, tam ve umuma yarar bir şekilde..
İşi bu açıdan ele aldığımız zaman, anlattığımız gibi umuma yarar bir mana olursa.. kabul ederiz.. Ama, öbürünü de reddetmeyiz..
www.bilgininefendisi.net Alıntı
HİDAYET için, işimize yarayan şu fikir vardır;
- Resulullah s.a. efendimizin elinde olmadığı anlatılan HİDAYET, ancak ALLAH’ın zatına olan HİDAYET’tir..
Resulullah s.a. efendimizin elinde olan HİDAYET’e gelince, bu da Cenab-ı Hakk’a ulaştıran yola HİDAYET’tir..
Yukarıda anlatılan üç hadis-s şerif için ise, şu mana verilmiştir;
- Bunlardan tek şey murad edilmiştir.. Ancak, nisbet edildikleri makama göre, ayrı ayrı sayılmıştır..
Tıpkı mirac işindeki; ESVED, LAMİ, BÜRAK gibi.. Bunların üçü de birdir ve adı HİBR’dir..
Bütün bu anlatılanlar, bir mesele idi.. Ve bunları bir MUKADDİME ile sana sunuyorum..
Hemen hepsini; Seni, mahcupların düştüğü vartadan çıkarmak için yazdım..
Demek istiyorum ki;
- Çok yüzler arasından sıyrılıp tek yüzü görebilesin..
...Ve bu kitapta benim dilimden dökülen, yüce ALLAH’ın yürüttüklerine marifet hali ile ersin..
... Ve böylece.. Hak erleri derecesine çıkasın..
Çıkasın.. Çıkasın ki; Bundan sonra anlatılacakları rahatlıkla dinleyesin.. Hele, İŞARET olarak aşağıda anlatılanları..
Ve.. anlayasın..
İşte, o işaretlerden biri.. Dinle.. ama, itirazsız.. Anladığını kabullen.. Kalanını da, sonraya bırak..
Tam anlayabilmek için, özünde bir zemin hazırla..
İşte anlatmaya başlıyorum;
Geçmişle, gelecekle bağlantısı olmayan bir vakt içinde, Cenab-ı Hakk’ın huzurunda olduk.. Şarkın;
- G A R İ B..
Vasfını alan velî zatlarından biri ile..
Samediyet örtüsü ile örtünmüştü..
Ahadiyet izarına sarınmıştı..
Celâl perdesine bürünmüştü..
www.bilgininefendisi.net / Alıntı
Güzellik ve Cemâl tacını da giymişti..
Kemâl dili ile selâmlaştık.. O hal, o kadar güzeldi ki..
Selâmına, merhabasına karşılık verdiğim zaman; Onun mehtap safalı bedrinin üstünden örtüsü kayıp gitti..
Onu bir örnek ve bir numune gibi gördüm.. Evet, öyle müşehade ettim..
Bir varlıktı; ama hükmî idi.. Hükmî idi; ama her şeyi özünde okunan bir kitap fihristi gibi idi.. Her şey özünde bulunan dersler manzumesindeydi..
Güçlü olarak bir farz yoldan girdik işin içine.. Haliyle onunla.. Zira başkası yoktu arada..
Bu arada zimmet gitti; borç köleliği kalmadı.. kalktı..
Bu sefer onun itibar ibresini, kendi ölçümde buldum.. Onun için inciler dizer gibi bir nazım dizdim..
Ve.. İlk anda benden; Herhangi bir şeye muhtac olma bağları çözülüp gitti.. O halimi; şu an mefhumunun inkisar sopası ile yararlı hale getirdim..
Böylece ayar saltanatım tam oldu.. Tam ölçüsünü buldu.. İşte o zaman; Arşın Rabbı bu evde oldu..
İktidar kürsüsünü kurdum.. Onu da, itibar terazisine oturttum..
İşte o zaman; Olduğumu, olacağımı halimi ve gelecek zamanımı ibretle gördüm..
Ama, anlattığım yüceliklerin usulünce.. O kanunlara göre..
İşte benim yolum.. halim.. durumum.. edebim..
YORUMLAR
İktidar kürsüsünü kurdum.. Onu da, itibar terazisine oturttum..
İşte o zaman; Olduğumu, olacağımı halimi ve gelecek zamanımı ibretle gördüm..
Ama, anlattığım yüceliklerin usulünce.. O kanunlara göre..
İşte benim yolum.. halim.. durumum.. edebim..
rabbim yarabbim ne diye bilirim güzeldi güzel ötesi
saygılarımla
hayırlı cumalar