- 1670 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
"Doğu Makedonyada Sevendikli Köyü. Bir Ailenin Öyküsü. Bölüm 1. Anlatan Ramadan İbrahimov".
AİLENİN YAŞAMIŞ OLDUĞU EV. YIL 1966. BABA NAFİ İBRAHİMOV//UN EVİ.
Doyran ve valandovanın arasında, 15 hanelik küçük bir köy, sevendikli köyü.
Geçimleri tarımcılık ve hayvancılık.
Köyde yaşamını sürdüren bir aile.
Baba Nafi ana gülsüm en büyük çocuğu Naile isminde kızları ikincisi İbrahim erkek çocukları üçüncüsü Muradiye kız dördüncüsü Ramadan erkek beşincisi Sebaydin erkek altıncısı Selami erkek yedincisi Nuriye kız.
7 çocuklu fakir bir aile geçimleri tarım ve hayvancılık.
Köyde ilk okul bulunmakta civar köylerde bu köye okula gelmektedir.
İlk okulu bitiren okur yazardır, ilk okul da, dört senedir dört yılın sonunda hayat mücadelesi başlıyor,
hayvancılık ziraatçılık vesaire.
Bizim ailede erkekler çobanlık kızlar tarlada çalışır,
Ailenin en büyük oğlu ibrahim çobanlık yapar, onun ufağı Ramadan ara sıra ona yardım amacıyla onunla koyunları otlatmağa gider,
Bir gün mevsimlerden kış,
Hemde ne kış
Bizim oralarda kış oldumu tam olur, kardan kapılar kapanır kazma kürekler ele alınır, kapılar öyle açılır.
Ramadan birgün, agası İbrahimle koyunları otlatmağa giderler, hava karlı olduğundan yerlerde ot yok, bu nedenle hayvanları ağaçlık bölgeye pırnarlık alana götürürüz,
pırnar hayvanların sevdiği bir dikenli ağaç türüdür, hayvanlar karnını doyurmak amacıyla ağaçlara sarılırlar, yani pırnar yapraklarıyla karınlarını doyurmağa çalışıyorlar.
Bu arada bir taraftan kar yağmakta, kar dize kadar.
Ramadan üşümeğe başladı soğuktan, elleri ayakları donmak üzere,
Agası İbrahime der ki, aga ben eve gidecem.
Agasıda hava şartlarından korktuğu için, gitmesini istemez.
Böyle karlı havalarda koyun otlatmak çok zordur, kurtlar aç kalıdıkları için her an saldırabilirler.
Bu yüzden yalnız kalmak istemez, ama Ramadan biraz ufak olduğundan, birazda sorumsuzluktan ille gidecem der.
Ve evin yolunu tutar, aga İbrahim arkasından nekedar bağırsada nafile, Ramadan soğuktan kurtulmak için herşeyi göze almış, İbarhim agasına aldırmadan eve döner.
Yalnız kalan İbrahim daha vazla kalmadan, o da koyunları toparlar ve eve getirir.
Eve geldiğinde Ramadanı dövmek istesede anası mani olur.
Bu kış günleri böyle geçer durur, işte budur hayvancılık çilesi.
Birde bunun yaz günleri var, yaz da kolay değil kış kadar olmasada onunda zorlukları var.
Bir yaz anımı anlatayım.
Güzel bir yaz günü, sabah erkenden koyunları otlatmak için yol hazırlıkları yapılır.
Onlar nelerdir, anamızın hazırladığı mesal ın içine koyduğu, peynir ekmek vesaire.
Sabahları biraz serin olduğundan, üzerimize giyeceğimiz, setre (ceket) vesaire.
O gün benim küçüğüm olan, Sebaydin de bizimle gelmeğe karar verir.
İlk defa geleceği için biraz heveslidir, koyun otlatmak birazda zevklidir.
Güzel havalarda dolaşırsın, kırlarda çiçekler açmış, kelebekler uçuşur ormanların mis gibi kokusu, bir huzur verir insanın içine.
Gelelim çobanlığa, o gün herşey hazırlandı.
İbrayim agam, (ben Ramadan) ve kardeşim Sebaydin sabah erkenden.
Aldık koyunları önümüze, çıktık bozkayanın yoluna, bozkaya bizim oralarda meşhur bir dağın ismi, bozkaya dagı az gittik uz gittik bozkayaya geldik.
Bu arada güneş çıktı tepeye, bizde saat yoktu o zamanlar, saati güneşle ayarlarsın güneş tepemize geldiğinde, sıcaktan dur durabilirsen, kışı çok olduğu gibi yazıda çok sıcak geçer oraların, bozkaya dağının sıcağına dayanmak zordur.
Bizim Sebaydin, şu ufağımız, sıcaktan bunalınca setresini (ceketini) taşimak zor gelmiş ve setreyi cokonun üzerine koymuş.
Ha bizim birde sürüye yardımcı arkadaşlarımız var, kosta belço ve coko üç tane birbirinden güzel köpeklerimiz,
Bunların içinde en çok sevileni en küçük köpeğimiz cokodur, onunla her türlü oynar şakalaşırız.
Sebaydinde cokoyu çok sevdiğinden, o sıcaklarda bir uyanıklık yapıyor, sıcakta setre taşımak zor olduğundan, setreyi cokonun sırtına koyuyor.
Nasıl olsa coko sürüden ayrılmaz, setreyi de ona taşıtırım diye düşünür.
Zaman ilerledikçe akşam saatleri yaklaşınca hava serinlemeğe başlar,
Oralarda akşama doğru hava serinler, biraz üşümeğe başlayan Sebaydin hemen cokoyu arar, çağırır ve coko yanına geldiğinde sebaydin şok olur, birde ne görsün,
Sebaydinin setre cokonun üzerinde yok, coko ağaçların aralarında dolaşırken Sebaydinin setreyi düşürmüş ve Sebaydine’de bu uyanıklık biraz üşüyerek bir ders olmuştu.
1. BÖLÜMÜN SONU - DEVAMI VAR.
Bazı Sözcüklerin Anlamları
Aga-Ağabey. Setre-Ceket. Aba-Abla. Aca-Amca. Tete-Teyze. Kada-Kardeş
YORUMLAR
Makedonyalı Şair
Makedonyalı Şair
Teşekkürler ediyorum saygı ve selamlarımla..