- 1950 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
SANAT ÜZERİNE
Sanat çok geniş kapsamlı güzellik, estetiktir.
Sanat, hayalimizde veya gerçekte var olan bir güzelliğin, duygunun, zekânın otoritesi altında ve beş duyunun hünerli bir şekilde kullanılarak işlenmesi ifadesidir.
Sanat insanı disipline eden, görüş açısını genişleten, tüm varlıklara karşı daha sabırlı, hoşgörülü yaklaşmayı öğreten bir duygusallıktır.
Sanat; bütün çirkinlikleri güzelleştiren, güzel görmeyi ve algılamayı sağlayan, evrensel bir duygudur.
İnsan daima güzele muhtaçtır. Yaratılışındaki bu, güzele muhtaç olma olgusu, ondaki yapıcı kudretin, diğer bir ifadeyle kabiliyetin belki de en önemli kaynağıdır. Bu anlamda sanat yüzeyselliği aşmaktır. Gözlemleyebildiğimiz her objeyi derinlemesine inceleme, akıl süzgecinden geçirerek algılama ve yine bir biçimde güzelleştirerek dışa yansıtmadır. Dolayısıyla sanat, duygusal hayatımızın her nev’i ahengini oluşturan içgüdüsel, kutsanmış bir fonksiyon gibidir.
Sanat önce insanın kendisiyle barışık olmasını, sonra çevresine karşı olan sorumluluklarını, yaratılan herşeyi daha farklı gözlerle görüp inceleyip, detaylarını irdeleyerek bilinçli bir şekilde yerine getirmesini sağlar.
Anladığımız manada sanatın da; terbiye, örf, adet gibi küçük yaşlarda itinalı bir sorumluluk duygusu içinde adeta nakış nakış, oya oya işlenerek, sevgiyle verilmesi gereken bir eğitim tarafı vardır. Değerli öğretmenlerimize düşen görevler bu aşamada pek çok ve zahmetlidir. Zira çevre ve ailenin verdiği genelde karışık ve değişime açık olan terbiye ve eğitimin çağdaş anlayış içinde olgunlaştırılıp perçinlenmesi onların üzerine düşen asli bir görevdir. Dolayısıyla, değişik açılardan gençleri sevindirmek, ilgilerini, kabiliyetlerini keşfetmek, yönlendirmek, sabır ve sevgi çerçevesinde pozitif notlarla moralize etmek gibi çok önemli kutsal bir görevi üstlenmek durumundalar.
Sanat, özde kendi davranış ve düşüncelerimizi, gözlemlerimizi sentezleme olayıdır. Bu bağlamda sanat, ruhumuzda kopan fırtınaları, özlemleri, duygu ve düşünceleri, isyanları, boyun eğişleri çeşitli şekillerde aktarmaktır. Bu aktarış, bazen bir şiire, bazen resime, bazen de heykele kısacası, bir anda şaheser bir kompozisyona dönüşebilir.İşte böylece görüntü, plâstik, müzik, edebiyat, süsleme, tiyatro sanatları gibi alt disiplinlerin nasıl ortaya çıktığı kolayca anlaşılır.
Sanat; her şey içindir diyorum.
Unutmamalı ki, MUSTAFA KEMAL’in dediği gibi’’Sanatsız Kalan Bir Milletin Hayat Damarlarından Biri Kopmuş Demektir’’
SON SÖZ:’’Sanat İnsanın Kendi İnsanlığını Tanımasıdır’’
Herbert Reat
Saygılarımla
YORUMLAR
Şiir üzerine söyleyeceklerimiz, ne ilk nede son olacaktır. Konuşma, düşünme, ifade edebilme insanlara özgüdür. Konuşma insanlara has olduğundan, daha güzelini arama devam edip gidecektir. Şiir sanatı ve şiir insanlık kadar eskidir. Aristo dan bu yana poetika ların olduğu bilinmektedir.
Şiirle uğraşanlar, şiir severler, güzelliğin müntesipleri ne yaptıklarını ne ile uğraştıklarını açıklamak isteyecekleri gibi bunu laf ebeliği olarak da görenler olacaktır. Oysa alanı geniş tutmak, ürünün hatta edebiyatın tüm yönleriyle ilgilenmek şairin gücünü, ufuk genişliğini göstermez mi. Tarihlerini kültürlerini, medeniyetlerini tanımayanların eserlerinin ne kadar kendileri oldukları tartışılır. Sanat, edebiyat, düşünce tarihi, verilen eserler kendine mutlaka bir referans arar. Kültür alt yapısı kendi özünün dışına dayananlar, kökleri başka yerden gelenler, beğenmediklerini hor görecekler, yıkmaya çalışacaklardır. Yaptıklarına yenilik deyip duracaklar, marifetsizliklerini marifet zannedeceklerdir. Şu anda ve bazen, divan şiirine yapılan haksızlıklar gibi. Oysa bu yazımızda biz bile yeniliği savunmaktayız.
Sanat dallarının birbirinden etkilenmediklerini söylemek tutarsızlık olur. Müzik resim, roman mimarlığın yanında şiirin yanında kendine has, naif yönlerinin olduğunu görüyoruz. Şiir muhabbettir mayası sevgi olan, insanları birbirine çeken şeydir sevgi. İnsanoğlunun en çok muhtaç olduğu değer. Karşılıksız yada karşılıklı, Tüm ademoğlunun peşinden koşturduğu, uğrun uğrun aradığı şey sevgi, muhabbet.
.............yazı çalışman son derece güzeli keyifle okudum.
.........tebrikler .
"İnsan daima güzele muhtaçtır. Yaratılışındaki bu, güzele muhtaç olma olgusu, ondaki yapıcı kudretin, diğer bir ifadeyle kabiliyetin belki de en önemli kaynağıdır. Bu anlamda sanat yüzeyselliği aşmaktır. Gözlemleyebildiğimiz her objeyi derinlemesine inceleme, akıl süzgecinden geçirerek algılama ve yine bir biçimde güzelleştirerek dışa yansıtmadır. Dolayısıyla sanat, duygusal hayatımızın her nev’i ahengini oluşturan içgüdüsel, kutsanmış bir fonksiyon gibidir."
Yüreğinizdeki güzellikleri satırlara nakşetmişsiniz. Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum efendim.
Görsel sanatlar eğitimcisi olarak yani sanat eğitimi almış biri olarak soruyu kendime yönelttiğimde sanat nedir diyince birinci elden cevabı ilginçti...Şöyle ki köhne bir kayıkla okyanusun devasa dalgalarına aldırmadan okyanusun kalbine yapılan yolculuktur sanat...Yani güzelliklere ulaşmanın emek gerektirdiğini en çarpıcı böyle açıklayabiliriz...İstiridyenin kalbindeki güzellik için yaşamın devasa dalgalarına aldırmadan yoluna model olarak gidendir sanatçı...Yani gittiği her sokağı aydınlatır çıkmaz sokakların kapısını açar sanatçı... Yoksa ben yaptım oldu diyen medyanın vitrine sürdüğü kişileri sadece zavallılar olarak tanımlıyoruz... Çok satması bir eseri sanat eseri yapmaz sanatçısını da sanat adamı yapmaz...Model olmak zorundadır sanatçı ki verilen eser güzelliklerden bir esintiyle ruhumuzu dinlendirmeli ...Bir senfoni başlatmalı hiç tükenmeyecek kadar ses gücüne renk gücüne sahip olmalı sanat eseri.... Birde anladım ki bizler tevazu olsun diye ön plana çıkmayınca geride kalan hokkabazlar tv lerde cirit atıp at oynatabiliyorlar...Artık ben BEDRİ BAYKAM dan daha büyük ressamım diyorum...Çünkü okyanuslara vapurlarla açılmıyorum...Köhne bir kayığı göze alıyorum ve başkalarının hayali yerine kendi öz hayalimi tuvale aktarıyorum...Artık sanat adına tevazu şimdilerde BEN egosu olmuş...Oysa ben BİZ den söz ediyorum çünkü başkaları içinde fedakarlıklar yapmalı diyorum...Kültür bakanlığını göreve davet ediyorum sanat adına...sevgiyle
Sanat, ik çağlarda mağaralarda henüz ilk konuşma keşfedilmeden geçen,koşan hayvan figürlerinin resmedildiği önemli bir buluştur.Sonraki yıllarda burjuva toplumunun oluşmasıyla bir ivmelik kazanmıştır.İlerleyen süreç içersinde vahşi kapitalizmde sanat toplum adına yapılan gerçeği görme duyarlılığı ve tezahürü oluşmasında bu tehlike arzetmiştir.Kısa zamanda önlem olarak karşı sanat (mistik) bir anlayış doğmuş insanlar gerçek dünyadan koparılmıştır.Günümüzde görüntülü medya, sanatı en fazla değersiz ve yozlaştıran bir obje olmasına rağmen el değişiminde gerektiğinde sanat topluma istediği mesajı pekala sunabilir.Yeter ki niyet iyi olsun.
Benim olmazsa olmaz kurallarımdan biri de sanatın para için yapılmaması gerktiğidir.Yapılırsa.Ünlü bir şovmenin generaller gecesinde onları güldürmek adına yaptığı soytarılıktır.Ya da rasgele dizilerde oynayıp cep doldurma operasyonlarının okumaktan aciz Aziz Nesin'lik bir topluma yutturulması şaşasıdır.Y ada yıllrarını kitapllara ve araştırmaya adamış bir yazarın kitabı on bin satarken ped reklamında çıkan ve aşk filmlerinin vazgeçilmez kraliçesinin ilk denemesinde kitabının milyon satması bu toplumun sanatı ne kadar kavradığının bir kanıtıdır.
Yazzınızı böylesine duyarlı bir konuya ayırdığınız için sizi kutlarım.
Ursus tarafından 1/19/2008 1:46:37 AM zamanında düzenlenmiştir.