- 690 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bana Aşkı Tarif Et | Bölüm 4
Hava iyiden iyiye soğumuştu. Kar yağmak konusunda emin olmadığının sinyallerini gönderiyordu. Buz gibi rüzgâr elmacık kemiklerimizi kesiyor, gözlerimizi kanlandırıyordu. Tepelere henüz kar çökmüştü. Kış geldiğini müjdeliyordu. Ama kendine özgü bir yöntemle…
Son kavgamızın ardından iki gün geçmişti. Ve o, ne mesaj atıyordu ne de attığım mesajlara cevap veriyordu. Üstüne gitmedim. Cevap vermeyince 22 cevapsız arama,16 mesaj bırakan kızlardan değildim. Sabır ve sükût içinde beklerdim nasıl olsa.
Olmadı. Mesaj atmak istiyordum. Aramak… Sesini duymadan emin olmayacaktım. Daha başlayalı 1 ay olmamıştı. Bu kadar çabuk sıkılacağı bir şey yapmamıştım. Yapamazdım da…
İçim daraldığında sığındığım, beni anlayacağına inandığım kimsem yok. Bu yüzden sıkıntılarımı içimde tutmaktansa beni anlamayacak olsa da bir arkadaşıma aktarmak bir nebze olsun beni rahatlatır diye umdum. O güne dek birilerini rahatlatan sorunlarına çare bulan kişi olmakla gurur duyar ve gerçekten onlara iyi geliyor olduğumu temenni ederdim.
Fakat hiçbir zaman kendim için de iyi temennilerde bulunmam gerektiğini akıl edemedim.
Yine de beklediğim kadar umutsuz olmayan bir tavır içinde kendimi Rabia’nın kapısında buluverdim. Şansıma evdeydi. Benim aksime fazlasıyla neşeli görünüyordu. Aşırı pembe döşeli odasında oturduk. Ona olanı biteni kısa ve öz anlattım. Artık iyice tarzım olmuştu kısa ve öz konuşmak. Çünkü insanlara alıştırmıştım onları dinlememi. Benim konuşmamı garipsiyorlardı. Bu da beni rahatsız ediyordu. Ama söylenmemeyi de öğrenmiştim.
Rabia hiçbir şey söylemese de eskisinden iyi hissedeceğimi bilerek bekliyordum fikir yürütmesini. O ise tükenmiş görüntüme bakıyor ve bir anlam çıkarmaya çalışıyordu. Biraz dizine yattım. Sessiz kaldıkça düşüncelerimle baş başa kalıyordum. Bu da gözlerimin dolmasına neden oluyordu. Gözyaşımla dizi ıslanınca konuya geri dönebildi.
Her zamanki olağan tepkisi ile yine bildiğim Rabia duruyordu karşımda. Ne yeteri kadar farkındaydı durumun ne de yeteri kadar umurundaydı durum. Benim için durum çok ciddiydi. O ise daha soğukkanlıydı. Hiç de içimi rahatlatmayan birkaç başarısız fikir yürütmenin ardından, sessizce oturmanın ikimizin de ruh sağlığı açısından daha iyi olacağı kararına vardık. Fakat o gün, sessizlikten sonra Rabia’nın gözlerinde bir şeyi görmüştüm; gerçek anlamda benim adıma üzülmüştü. Bu üzüntüsü ile de beni mutlu etmek için –aslında beni bir derece daha fazla üzecek- bir şey yapacaktı. Bizi barıştıracaktı…