- 604 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Kanıt Olmaksızın Allah Hakkında Tartışanlar
Münafıklar ve müşrikler söz dinlemez gruplardır. Kur’an’ın, "Yoksa O’ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki: "Kesin-kanıt (burhan)ınızı getirin. İşte benimle birlikte olanların zikri (kitabı) ve benden öncekilerin de zikri." Hayır, onların çoğu hakkı bilmiyorlar, bundan dolayı yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi 24) ayetiyle haber verdiği gibi yüz çevirir, öğüt almazlar. Onlar kendi dinlerini yaşar, kendi helal ve haramlarını koyar, kendi hurafelerine inanırlar. Allah’ın vahyetmediği, Peygamberimiz(sav)’in bildirmediği hükümlere uyarlar. Onlar, Allah dışında ilahlar edinmişlerdir ve o ilahları Allah’a ortak koşarlar.
Ayetteki ifadeyle onlardan kesin kanıt getirmeleri istenir. Ancak getiremezler, getirdikleri hak olmayan şeylerdir; çünkü kesin kanıt Kur’an’dır. “Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz.” Kesin kanıtları yoktur ve onlar, Kur’an’ın da haber verdiği gibi “zan ve tahminle yalan söylerler."
Müşrik ve münafıklar Kur’an’ı bilmezler. Onların bildikleri "bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler." (Bakara Suresi, 78) Kur’an’a uymaz, Kur’an’ı eşsiz bir kitap olarak görmezler. Onların bildikleri hak olmayan şeylerdir; yalnızca yalan, uydurma ve hurafedir.
Şüphesiz, kendilerine gelmiş bulunan hiçbir delil olmaksızın, Allah’ın ayetleri konusunda mücadele edenlere gelince; onların göğüslerinde kendisine ulaşamayacakları bir büyüklük (isteğin)den başkası yoktur. Artık sen Allah’a sığın. Şüphesiz O hakkıyla işiten, hakkıyla görendir. (Mü’min Suresi 56) ayeti bu kişilerin ruh halini detaylı açıklar. Mücadele içindeki bu tartışmacı kimselerin göğüslerinde, kendisine ulaşamayacakları bir büyüklük isteği bulunduğundan söz edilir. Bu, ilahlık isteğidir. Onlar, hükümlerini eleştirdikleri Allah’ı -haşa- beğenmez, Allah’tan da üstün olmak isterler. Allah’ın merhametinden, şefkatinden, koruyuculuğundan ve rahmetinden hiç söz etmez, Allah’ı her an zulmeden bir varlık gibi görürler. (Rabb’imi tenzih eder, yüceltirim)
Hadid Suresi 27. ayette söz edildiği gibi bu kişiler Allah emretmediği halde kendi “türettikleri ruhbanlığa", yani uydurma inançlara kendileri de uymazlar. Müşrik ve münafıklar kendi hurafe dinlerini kendileri de uygulamazlar, yalnızca ağızlarıyla söylerler.
"Kendi aleyhlerinde dinlerini karmakarışık kılmak için” (En’am Suresi 137) uğraşırlar. Ancak kendileri de içinden çıkamazlar. Dini öylesine karmaşık hale getirirler ki, o din ne kavranabilir ne anlaşılabilir ne de yaşanabilir. Çabaları hem kendi aleyhlerine hem de toplumun aleyhine olur. Kendi yaşamlarını ziyan ettikleri gibi insanların mutluluğuna da engel olurlar.
Şirk koşanlar, "... Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de, Bizim zorlu-azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki: "Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var?.." (En’am Suresi 148) ayetindeki gibi mazeretler ileri sürerler. İlim sahibi olmadıkları halde samimiyetsizce, “Allah diledi, biz de yaptık” der, sapkınlıklarına kendi düşük akıllarınca bahaneler üretirler.
Onlar, işlerini kendi aralarında parça parça dağıttılar (dinlerinde bölünmeler yaptılar)... (Enbiya Suresi, 93) buyurur Allah. Ayetin devamındaki "hepsi Bize döneceklerdir” ifadesi ise Allah’ın Muntakim sıfatını hatırlatır. Allah intikam alıcıdır.
İnsanları Allah’tan uzaklaştıran inkarcı görüşlere karşı mücadele etmek yerine, Müslümanlarla uğraşan ve onları dinden soğutmaya çalışan münafık ve müşrikler, gerçekte sürekli aşağılanır, rezil olurlar. Kur’anı yeterli görmeyen, Kur’an’dan kanıt getirmeyen, Müslümanları bölüp, parçalamaya çalışan, Kur’an’daki ifadesiyle "ayetler konusunda acze düşürücü çabalar harcayan" bu kimseler, "alevli ateşin halkıdır ”lar. (Hac Suresi, 51)
Müşrik ve münafıklar ahirette artık öğrenmiş olacaklardır ki, "hak, gerçekten Allah’ındır ve düzüp uydurdukları, kendilerinden uzaklaşıp-kaybolmuşlardır." (Kasas Suresi, 75)
Onların hesabı Rabb’leri katındadır. Allah’ın kahredici (Kahhar) sıfatının tecellisiyle yüz yüze geldiklerinde sonsuz yıkıma uğrarlar. Artık hiçbir umut kalmamış, kurtuluş yolları kapanmıştır.
Kim Allah ile beraber ona ilişkin geçerli kesin bir kanıt (burhan)ı olmaksızın başka bir İlah’a taparsa, artık onun hesabı Rabbinin Katındadır. Şüphesiz inkar edenler kurtuluşa eremezler. (Mü’minun Suresi, 117)
Fuat Türker, Büyük Doğu Haber
YORUMLAR
Ahiret Günü değil, bu dünyada cezalarını buluyorlar zaten.
Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.