- 859 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇAPRAZ ATEŞ
Kanlı bıçaklı sevdanın emaresinde gelgitlerin en koyusunu yaşıyorum. Belki aklına gelirim Ekim ayının telaşlı ve yorgun akşamlarında. Bir o kadar ayrılık türküleri yazarsın aşkın matem kokan gülüşlerine. Belki şehrin iç gıcıklayan düzeninde rengârenk bir umut oluşturursun ikimiz için… Yasak limanları kaldırırız o güzel günlerin hatırına…
Sokaktan herkes geçiyor lâkin seni göremedim. Toz bulutu olsan ya da buhar olup karışsan içime, ben artık sen olsam… İçime aşkın karıştıktan sonra hangi girdabın içinde sabahlayabilirim ki? Mahva düşen derbederliğimle sırılsıklam oldu her defasında yalnızlığım, katı hâlini ise sensizliğin ilk anlarında şerbet yerine içilen umutsuzlukların kardeşliğinde keşfettim. Ay tepeden bakarken rüzgârın önünde eğilen bedenimin alay konusu olduğunu fısıldadı yıldızlara. Hâlbuki o yıldızlardan biri; aslında hepsi sendin. Sensizlik neşterdi, yüreğime misafir oldu parçalandım. Astral seyahat yapayım, yüreğine misafir olurum, ruhumun bedenime kazık atması hâlinde de ettiğin küfürlerin gölgesi olur ama canı gönülden seven olurum. Bu serzenişlerin konuk olduğu cihanda susuşlarımı ezberlersin en nihayetinde.
İnsanlar birbirlerini görmüyorlar. Görmek için öncelikle ruhların keşfedilmesi gerekir. Bahtsız bedevi’ye açık ara farkla oynayan ben, bu aşkı takriben zincirleme kaza sayıyorum. Bittikçe, alevler her yeri sarıyor. Sonunda ne aşk kalıyor ne umut ne de hasret… Üç ölü beş yaralı var şimdi ortada. Aslında yaralı olan tek bir serçe bakma mübalağa kokan laflarıma. Kanadından yüreğime uzanmış olan yolda fay hattı çizdi kader, ömrüme büyük ölçüde hasar bırakan bir deprem oldu. Hatırlar mısın? Adının geçtiği sen dolu sokaklarda adımı unuturdum. Sen çağrılırdın, ben bakardım. Ben bakardım, deliler onlardan daha deli olduğumu sanıp deliliğimi kıskanırlardı. Hâlbuki yolgeçen hanı olmuş aşk sokağının son durağı sendin… Duraksadım. Alter Egomun beni çimdiklemesiyle birlikte yeni bir hayatın takma adıyla reenkarnasyon illetine bulaştım sandım. Hayat, yine aynı hayattı… Tek fark; o sokaktan kedilerle köpeklerin geçerken birbirleriyle dalaşıyor olmalarıydı. Aşkları hükmen mağlup sayılmış insanlığın cilvesinden dem vuran hayat, hayvanlara layık görmüştü mahremiyeti bile yük görülen sevdayı… Kozasından çıkmakta olan üçüncü tekil şahıslar! Buraya, bana bakın… Hayat, fikren ayıp ve cidden günah olan ‘Hoşça kal’ ı yürürlükten kaldırdı. Fren mi tutmadı? Virajını sevmediğim dünya sonunda hepimize yamuk yaptı. Çıkmaz sokakta karşılaştı sevenler, sevdaları dillere pelesenk oldu, hadise büyüdü. Sonunda yarım akıllı haşin ve inatçı âşıkların vadeleri doldu. Kapak oldu cümlemize canım, seninle birlikte üç kuruşa bile satın alınmayacak olan aşkının suyu kaynadı. Tahtından öyle bir indirildin ki yerin çabucak doldu. Gönlümün paraşütünden çabucak çakıldı aşkın, sana yazık oldu…
Dilara AKSOY