Fransız Kaşığıyla Ermeni Çorbası İçmek
Fatih Sultan Mehmed Han Bursa’daki Ermeni Reis Ovakim’i, Yavuz Sultan Selim Han Tebriz’deki Ermeni sanatkârları, Kanuni Sultan Süleyman Han da Van ve havalisindeki Ermeni kuyumcu ve sanatkârları toplatıp İstanbul’a gönderirler. Sebebi Rum Patrikhanesi’nin yanına bir de Ermeni Patrikhanesi’nin tesis edimesidir. Bunun da sebebi cins ve mezhepler arasındaki soğukluk pergelinin açısını daraltıp mutabakatı sağlamaktır. Kiminle? Tarih boyunca içimizde en büyük nüfusa sahib görünen Rum ve Ermeniler’le ve de tesir altındakilerle..
Rum ve Ermeniler için yapılanlar sadece bunlar değildir. Ecdadımız; Ermeni Artin Dadyan Paşa, Sakız Ohannes Paşa, Kapriyel Noradunkayn Paşa oğlu paşaları devlet hizmetlerinde kullanırken de, nice Ermeni’ye Meclis-i Mebusan’ında milletvekili hakkı veriken de, Gülhane Hattı Hümayunu ile cins ve mezheb tefrikini sonlandırırken de, azınlıkların hem sosyal, hem de dini ihtiyaçlarını karşılarlar. Fakat bütün bu en anlamlı ve en faydalı tebaa hizmetlerine rağmen, o Ermeniler’in içinden nice Ermeni Patriği Nerses’ler çıkar ve nice Rus Başkumandanı Grandük Nikola’larla doğu vilâyetlerimizde hayâli hudutlu Ermenistan haritaları çizmeye çalışırlar.
Lâkin, Ermeniler açısından tarihin makus vakıaları sayılacaklar sadece Fransız’a aldanma ve Rus’a kanmayla sınırlı kalmamıştır.
1915 yılı içinde milletimizi arkadan vurmadan tutun da neredeyse bir asır sonra PKK uşaklarıyla işbirlikçiliğe kadar uzayıp giden Ermeni nankörlükleri bir türlü bitmek tükenmek bilmemiştir.
Şimdilerde ise ortaya Nikolas Sarkozy namlı ve devlet geleneğinden bi’haber yeni bir madrabaz çıktı ki, kendi tarihlerinde mevcut, özellikle Cezayir’deki bir milyon insanın öldürüldüğü ve on beşbin köyün yakıldığı soykırım gerçeğine rağmen iki de bir, birkaç Ermeni vatandaşının oyunu aparabilmek adına türlü yalanlara ve vaadlere başvurmaktadır.
Masum ve münezzeh Dünya insanlığı arasına, kadınlarla erkekleri harmanlayarak Dance adıyla aleni şehvet kidelerini sokan ve bunun için de ecdadım Muhteşem Süleyman Kanuni’den; “Sefirim Kebirimden aldığım mazhara göre malûmatım oldu ki, memleketinde dans namında Ala Mele İnnas Fuhşiyyat ve Lubiyat yapıyormuşsun. İş bu Name-i Humayunumun eline vusulünden itibaren bu mel’ânet rezalete son vermediğin takdirde, Ordu-yu Humayunum’la gelip seni kahretmeye muktedir olurum” fırçasını yiyen ve ahlâksızlığını yüzyıl sonraya tehire mecbur kalan bu fransız keferesi, şimdi defa soykırım-moykırım martavallarıyla önünde diz çöktüğü bir millete karşı fitne ve fücur ihalesine çıkmıştır.
Asaletli millet olma geleneği, öyle ucuz pazarlıklar ve fitnekâr oyunlarla temin ve tesis edilemez. Bir millet; asilse asaletinden, sefilse sefaletinden belli olur. Tarihte sömürgecilik zihniyetiyle Cezayir’den tutun da ülkemiz Türkiye’nin Maraş’ına kadar gelip Adana ve civarında Ermeniler’i kullanarak onların tehcire maruz kalmasına sebeb olan da, bu asil milletin istikbâline kasdetme cürmünde bulunan da, imansız Sarkozy’nin Fransız ataları değil midir? Ki bu rezil milletin sefil mümessilleri, ne kadar borazanlık ederlerse etsinler, Türk’ün asaletine leke süremeyeceklerdir.
Yalaka tıynetli ve ne dediğini bilemez ahmak başlıların Ermeni milletinden umacağı ne birkaç oy, ne de birkaç mesnetsiz küffarca söz asil Türk Devleti için gam değildir. Fakat tarih boyunca Türk Devleti’nden semizlendiği hâlde ihanete kalkışan ve bunun bedelini de tebaadan olmak ve zaruretlere düşmek suretiyle ödeyen ahmakların, halâ kendilerini ateşe atanların peşinde ayak sürümeleri bir; akılsız ve fikirsiz kafataslarının çatladığına işarettir. İki; tarihteki ahde vefanın ihanetle bedel ödemesidir.
Ve üçüncü hususun da gayet iyi bilinmesi gerekir ki, bugüne kadar dünya milletleri içinde Türk milleti kadar adil, kendi halkları bir yana tebaasına dahi müşfik ve muhib olanı mevcut değildir.
Netice; her esen rüzgâra göre kendilerini yön ve yanlara mahkûm bırakanlar görünüşte bir devlet gibi şekil verseler de ruh ve manâda devlet olamamışlardır. Tıpkı Ermeniler’i ayartmakta mahir Fransa ile Fransız kaşığıyla Soykırım çorbası içmekten öte bir maharet gösteremeyen Ermeniler gibi..