Fatih Sultan Muhammed Han bir devri açan ve kaos dolu diğer bir devri kapatan bir fetihler sultanıdır aynı zamanda. Kendisinden asırlar önce peygamberimiz HZ Muhammed’in övgüsüne mahzar olan bu yüce komutan genç bir delikanlıyken bin yıldır alınamayan Bizans’ı fethederek Türk’lere batı kapılarınıda açmıştır. Hayatı fetih ve adaletle harmanlanmış bu şerefli atamızın önünde saygıyla eğilmek gerekli, yabancılara tanıdığı sosyal haklar bir yana kiliselerinde ibadet yapma hakkını veren bir padişahtır kendisi... Hala yüreklerindeki kini saklayıp kusamayan yabancılar, ona çamur atmayı atmaca gibi beklemektedir.

Öldüğünde kendi hasta olduğundan çok ,papa tarafından görevlendirilen Yahudi bir doktorun yavaş yavaş zehirlediği kuvvetle muhtemeldir. Batı dünyasının din iman adına cihada gönderdiği Haçlılar, her yeri yakıp, yıkıp, milletin ırzına geçerken, Fatih Sultan Muhammed Han eli altındaki gayri müslimlere merhametle yaklaşmış, yinede Papa denen Türk düşmanı Fatih Sultan Mehmed Han ölünce halkını şükür ayinine çağırmış, günlerce çıldırtan çan sesleriyle, İsaya şükranlarını iletmişlerdir... Hala kendi aralarında ihtilaf yaşayan İsamı Tanrı, yoksa Tanrının oğlumu? diye bölünen yabancılar bu yüce padişah ölünce kınalar yakınmışlardır...


Onun tarafsızlığı Allah korkusu Evliyaullah’a verdiği değer ve imanı Rabbi’nin ona Fatih tacını takmasına en büyük vesiledir... Öyle bir adalet sahibi müslümandıki, Rum Mimara yaptırdığı caminin mabedini isteğinin tersi yaptığı için, izinsiz caminin estetiğini bozdu zannıyla elini kestirince, Rum Mimarın şikayetiyle Kadı Hızır Çelebi tarafından sorguya çekilip suçlu bulunduğunda, elinin kesilmesi kararına razı olmuştur. Ardından eğer ben Padişahım diye taraf tutsaydın, şu kılıcım hak için tepene inecekti sözüne karşılık , Kadı Hızır Çelebi ise eğer sende benim kararıma karşı çıksaydın şu topuzumla kafanı ezerdim diye masa altından topuz çıkarınca, Rum Mimar’ın gözleri dolmuş, ömür boyu maaşa bağlanmak üzere hakkından vazgeçmiştir...


Şimdi her yanın komedya gibi taraf olduğu bu devirde, böylesi bir iman anlayışı böylesi bir padişah! Osmanlı işte böyle kılıç ve kalemin gölgesinde, üç kıta yedi devlette at koşturmuş ilahi kelimetullahı her bir tarafa ulaştırmıştır... Sonraki yıllarda İslamdan uzaklaşılıp, insanlarda hak yeme, hırsızlık, yalan, türeyince bu güne kadar toprak kaybedilerek gelinmiştir... Şunuda unutmamalıdırki Peygamber Efendimiz bir hadisinde, insanlar kendini bozmadıkça Allah onlardan rahmetini kaldırmaz diyor, onlar islamı hakkıyla yaşıyorlardı, Allah’ın selamı ve rahmeti bu yüce padişahların üzerine olsun.. Allah rahmet eyleye.....

&&&&&&&&&&&&&&=RabiaBelgin=&&&&&&&&&&&&&&&