HOKKABAZ İLE PAPAĞAN
Akan gündemler içinden üzerinde durulacak konuları ayıklayamamak acziyetindeyim.
Yazanların yazdıklarını herkes okumuşçasına bir duygu ile değerlendirip tekrarlamaktan sakınmaya çalışıyorum.
Eleştirilecek o kadar çok konu var ki…
Fakat marifet yapabilmekte ve eleştirilebilir bir eser ortaya koyabilmekte değil midir?
Yine de var olan bir şeylerin eksildiğini, yahut kaybolduğunu hissetmiyor muyuz?
Karşımızda en dürüst raconlarla hokkabazlar hüner göstermekte yarışmamakta mıdır?
Yakınlarda komedyen Cem Yılmaz’ın çektiği ve oynadığı ‘’Hokkabaz’’ filmi içindeki gibi, yoksa asıl acınası durumda zannedilenler mi daha usta illüzyonisttirler?.
Anlayan varsa, bir zahmet, anlamayanlara anlatsın.
Aşağıdaki fıkra ile kulakları çınlatsın.
Bir korsan kaptanın çok bilmiş papağanından söz edeceğim.
Korsan kaptan, gemisindeki korsanları açık denizde eğlendirmek için, bir sihirbazı gösteri yapmakla görevlendirmiş. Amma bizim sihirbazın başı çok bilmiş papağanla dertte imiş. Çünkü ne zaman sihirbaz bir numara yapmaya kalksa,papağan öte yandan fark ettiği hileyi seyirci korsanlara haykırmaya başlıyormuş:
-Gördüm,tavşanı cebinde sakladı!...
-İşte,yüzük kulağının arkasındaydı!..
-O kağıt başka kağıt…Benim gözümden kaçıramadı.
Zavallı sihirbaz ne yapsın? Papağan dediğin korsan kaptanın gözdesi, dokunmak ne haddine! Sihirbazın gösterileri tatsız tuzsuz bir hal alır. İkide bir ortaya koymaya çalıştığı yeni numaralarına karşılık papağanın benzer nakaratıyla hafakanlar geçirir:
-Topu nereye sakladın? Tamam,gördüm,oraya sakladın!...
Gemidekiler bu sihirbaz numaralarıyla meşgul olup papağanın çok bilmişliğine sihirbazdan daha fazla alkış koparırken mukadder akıbet gelip çatmış: Gemimiz bir buzdağına çarpıp batmış.
Gemidekilerin her biri can havliyle yüzebilir bir tahta parçası bulmaya ve canını kurtarmaya çabalıyormuş.
Sanslı olanlardan biri sihirbaz ise, diğeri de çok bilmiş papağan olmuş.
İkisi de tutundukları tahtaların üzerinde saatlerce şaşkınlık, öfke ve merakla birbirlerini süzüp durmuşlar. Sonunda bizim çok bilmiş papağan dayanamamış ve sihirbaza seslenmiş:
-Üstadım,ya bu ne müthiş numaraymış!.Vallahi anlayamadım,Allah aşkına söyle: Koca gemiyi nereye sakladın?
Şimdi birilerinin-yani vatandaşlarımızın- papağan kadar olsun, bu ülkede bir şeyler sorma hakkı yok mudur?
Bu ülkede Cumhuriyeti kuran halk olan Türk Milleti vardı, onu nasıl kaybettiniz?
Ayrılmaz bir kütleydik, nasıl lime lime halklaştırdınız,çoklaştırdınız,yoklaştırdınız?
Bu ülkede dünyayı gıpta ettiren erdemler vardı, nerelerde gizlediniz?
Bu ülkede güpe gündüz fenerle yahut reflektörle cumhur cemaat adam -pardon katil- ararken kırmızı çizgilerimizi hangi görünmedik eller sildi?
Sahi, ummadıklarımızla hemhal, umduklarımız hayal olmuşken, gerçekleri nerede arayacağız?
Bu soru hangi sihirbaza sorulası bir sorudur:
Ekmek kaç para diyemiyorum, itibarımı ne yaptınız?
Barışı,sevgiyi,mertliği,yiğitliği,huzuru,güvenliği,esenliği nereye kapattınız?
Söyler misiniz bana, bağımsızlık ve hürriyet var mıydı da siz fırlattınız, yok muydu da siz arattınız?
Papağanla hokkabaz huzurunuzda cebelleşirken niçin öyle rahattınız?
Bahattin KARAGÖZ Kimya Yüksek Mühendisi-Araştırmacı
YORUMLAR
Güzel ders alınası bir yazıydı mizahla anlatılan bende komşu teyzeme şunu anlatırırımdım o da bıkmaz anlatırdı.
.Anlatsın diye evini bile temizlerdim.Geceleri bizim hikaye anlatanımızdı rahmetli.
Bir adam bir gün birini görür çok acır titrer karda dışarda o arabadadır.Şoforüne dur der yanına gider bu karların altında soğukta ne halin der o ise üzerindeki palton güzel ama diken şurda hata etmiş der.
İlgisini çeker yaşlı adamın sorar nasıl anladın terzi olduğunu herşeyini kaybettiğini anlatır.
Yaşlı üzülür alır götürür. O na dükkan açar ev alır tanıdıklarını onla tanıştırır ünü heryana yayılır hatta yurt dışınada..
Her fırsatta arayan hal hatır soran işleri düzeldikçe aramaz sormaz ihtiyar kalbinden acil amaliyata gitmesi gerekir son defa görmek ister terziyi.
.Düşünür yurt dışından geliri çok olacak yaşlıyı her zaman görür geçmiş olsun bile demez arayıp.
Atlar uçağa gider ama işleri tersine gider iflas eder.
Dükkanı yanar evini kaybeder ansızın ihtiyarın kapısını çalar..
Bakar adam perişan halde dinler anlatınca sonra der sen kafesde kuştun bense kuşu besleyen adam besleten kişi.Sen bindiğin dalı kestin oğlum haydı uğurlar olsun ..
.Ne yazık ki en dar zamanda en mühimler hatırlanır ama zaman geçmiş olur onu hatırlattı bana yazınız...Allah a emanet olunuz selamlar SYDNEY den Hayır duada kalın..
bahakar
yazınız çok güzeldi..hele papagan gülümsetti beni...tebrikler...gül diyarından selam lar
bahakar
Selam ve saygıların en güzeli bize güller sunan Ispartalılara olsun.