- 819 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Güçsüzleri Koruyan Oğlum
GÜÇSÜZLERİ KORUYAN OĞLUM
Canım oğlum,
Son zamanlarda yaşadığım olaylardan ders çıkarmaktayım. Bu dersleri de seninle paylaşmaktayım ki, çıkardığım derslerden hem sen faydalan, hem de yazıya dökeyim ki, seninle beraber okuyan da faydalansın.
Canım oğlum,
Toplumda çok dindar geçinen çok insanın güçsüz insanları koruyormuş gibi yaparak her fırsatta suçlamalarına son zamanlarda daha çok şahit oldum. Sanırım insanlar işin kolayına kaçarak “ Nasıl olsa güçsüz insanlar kendini savunamaz, savunsalar da onlara terbiyesiz, kaba der onların gene güçsüzlüklerinden faydalanarak atımızı oynatırız” diye düşünmekteler ama “ her kuşun eti yenmez” diyen atalarımızın dediği gibi güçsüz insanlarda sesini yükseltirlerse o zaman insanlar güçsüz insanlara sahip çıkmaya başlarlar.
Canım oğlum,
Güçsüz insan kimdir baba? Dersen ben derim ki: “Güçsüz insanı insanlar kadın, engelli insan, yaşlı insan kendini savunamayan saf ve düşünceli insan olarak algılar “ derim. Yani toplumumuz böyle insanları güçsüz insan olarak algılar. Bu insanlara zavallı gözü ile bakar. Ben de bu tanımladıklarıma güçsüz insan olarak bakanları güçsüz insan olarak görürüm. Herkes kendisi gibi sanır karşısındakini ne de olsa.
Canım oğlum,
Güçsüz insan bence kadın, engelli, yaşlı olan insan değildir. Güçsüz insan kendine hakim olamadan ulu orta konuşarak boşboğazlık yapan, insanlara destek vermek gerekirken, destek veriyormuş gibi yalan dolanları ile onlara kösteklik eden, kısaca nefsine hakım olamayan insanı güçsüz insan olarak görürüm. Her topluluğa ulu orta dalan ve tahsiline, bilgisine bakmadan kendisini mutlaka konuşmaya mecbur hisseden insanların güçsüzlüğüne hayret ederim. Bence yaşlı, engelli ve kadınları korumak yerine toplum olarak bu güçsüz insanları şeytanın şerrinden korumak için çaba harcasak daha iyi olmaz mı?. Kendi nefislerinin elinde, şeytanın elinde oyuncak olarak orada burada gezen, konuşan ve hep başkalarının hatasını arayan insanlara ne kadar acısak yeridir.
Canım oğlum,
Bir tanıdığın daha yeni evlenmiş, evlenmesinin üzerinden daha bir sene geçmeden eşi evi terk etmişti. Bu durumda yaşlı insanlar hemen “ kız hastaymış” diyerek dedikodu yapmaya başladılar. Burada kadın güçsüz görülerek hemen suçlanmıştı. Bir evlilikte evlenmek iki kişinin ortak iradesi ile oluyorsa, ayrılıkta da her iki insanında hatası vardır. Bunu bildikleri halde insanların sadece kadını suçlaması bence suçlayan insanın ne kadar boşboğaz ve güçsüz olduğunu gösterir. Ben burada kadının tek suçlu olduğuna inanmam. Evlilik insanların birbirlerini idare etme sanatıdır çünkü. Evlenmek sorumluluğu olmayan insanların aile baskısı ile evlendirilmesine o yüzden ben her zaman karşı çıkarım.
Canım oğlum,
Sende biliyorsun ki, çevremizde çok engelli insan var. Nüfusumuzun yüzde 14’e yakınının engelli olduğu bir zamanda her insanın çevresinde mutlaka engelli olanlar vardır ve bu engellilere insanlar yarı deli gözü ile bakar çok zaman. Bir hatada hemen onu suçlamaya başlarlar ne kabalığını, ne terbiyesizliğini bırakırlar. Aynı şeyleri sevdikleri insan yaptıkları zaman hemen savunmaya geçerler bu da bir nevi güçsüzlüktür. İnsan başkalarını suçlamadan önce kendine bakmalı çünkü.
Canım oğlum,
Bir insan engelli olduğu halde, işe girerek, evlenerek sorumluluk alarak ve evini kimseye muhtaç etmeden geçindiriyorsa o insana saygılı olmak ve takdir edemiyorsak da onu kıskanmamak lazım. Çünkü hayat sağlamlara bile zor geliyorsa engellilere daha zor gelir. İyi insanın hedefi de zorlaştıran değil, hayatı kolaylaştıran olmalı. Bizde bu insanları takdir etmek yerine, sağlam bir sağlık sorunu olmadığı halde tembelliklerinden ve boşboğazlıklarından dolayı hayatı kendilerine zorlaştıran insanların sorumluluklarını da engelli yakınlarının üstüne yüklemeye çalışır insanlar. Bunu da Allah rızası için yaptıklarını söylerler. Ben buna tepki gösteririm. Engelli insanlara kadınlara yeni sorumluluklar yüklemek hiç de insani duygu değil bence.
Canım oğlum,
Güçsüz insanlara yardım olarak yapılacak tek şey, onları anlamaya çalışmak ve anladıktan sonra de neye ihtiyaçları varsa gücümüz oranında onlara yardım etmektir. Mesele bir insan engelliyse, kadınsa, yaşlıysa ve çalıştığı halde daha etkili olmak istediği bir işte çalışmak isterse ona o işte çalışması için yardım etmek gerekir. “İşini neye beğenmiyorsun, senin bulduğun işi bulamayan çok insana var, senin işin rahat keyfine bak” demek o insana bence hakaret etmektir. Onu küçümsemektir. Yardım edemiyorsak bile susmak ve teselli edici olarak “kardeşim bugün geçemedinse umudunu yitirme, yarın hak ettiğin yere gelirsin, bende elimden geleni yaparım” diye olumlu konuşma yapmak çok zor olmasa gerekir. Aynı şey yaşlı ve kadın içinde geçerlidir. Ama bizim toplumumuzda güçsüz insanlar sağlamları bile geçmek ve etkili olmak isterse hemen kıskanarak “ onun ününü nasıl keseriz” diye düşünür insanların çoğu.
Canım oğlum,
İşte bu aşamada senin ilerde geleceğin konumun ne olursa olsun, güçsüz olan insanların önünü açan, onları hakiki manada seven, onlara hayatta yaşadıkları müddetçe senin için “ideal insan böyle olmalı, insana böyle yardım eder insan” diye düşünen insanların çok olmasını ne kadar isterim bir bilsen.
Canım oğlum,
Çok insan da güçsüz zannettikleri insanları evlenirken, işe girerken, veyahut da daha güzel işe geçmek isterken “sen o işte başarılı olamazsın, büyük şehirde geçinemezsin, çalışan kadınla evliliğin yürümez, sen beceremezsin sen .. sen.. “ diyerek aslında ona destek oluyormuş gibi görünerek köstek olmaya bakarlar. Bunu da sevdikleri için yaptıklarını zannederler. Bu tutum sence neye yarar? Onlar veya güçsüz insana faydası olur mu sence? Bunun tek tercümesi o insanın yaptığı “ Ben başaramam, sende başaramazsın” mesajıdır. Gerçek manada seven insan ise “ ben başaramadım ama sen başarabilirsin, denemekten asla yılma” diye mesaj verendir. Senin her zaman başkalarına “ben başaramasam da sen başarırsın” diye umut veren insan olmanı dilerim.İdeal insan böyle olmalı bence.
Canım oğlum,
Güçsüzlük, kendi sorunlarını çözecek halde iken, her şeyi başkalarına danışan ve onların görüşlerini önemseyerek kendi fikirlerini bir kenara bırakarak onların yönlendirmesi ile hareket eden insanlardır. İnsan her şeyi başkasına danıştıkça o danıştıkları da “ ne güzel bana danışıyor, bende şunu biraz kullanayım, istediğim gibi yönlendireyim, ona yardım ediyormuş gibi kendi çıkarım doğrultusunda yönlendireyim” diye düşünmeye başlar. Bu yüzden her şeyde başkasına danışmak bence asıl güçsüzlüktür ve kendi hayatınla alakalı kararları kendin vermeye bak canım oğlum.
Sevgili oğlum,
Hayat zor değil derim çok zaman sende bilirsin. Biz hayatı kendimiz bizi güçsüz gören insanlara aşırı danışmak, onlar ile gereğinden fazla yakınlaşmak ile zorlaştırmaktayız. Bizler hayatta başarılı olmak istemekteysek, kim olursa olsun bizi hakiki manada sevmediğine inandıklarımız insanları kendimizden uzak tutmak, bizi sevdiğine inandıklarımızı ve düşüncelerinden ve yardımlarından faydalandıklarımız insanları ise bize daha çok yakınlaştırmak için çaba harcamalıyız. Bizi seven insan bize güvenen, başarılı olacağımıza inanan ve bunu da söz ve davranışları ile her zaman bize gösteren insandır. Lafa değil davranışlara ve tutumlara bakalım her zaman.
Seni bir baba olarak muhabbetle kucaklamaktayım.
Gözlerinden öper seni başkalarına yardım etmek hususunda her zaman çok güçlü gördüğümü belirtmek isterim.
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.