GÜNAYDIN KAZLAR (!)
Bir fıkra vardı vaktiyle.. Fıkraya göre; vergi mükellefleri üçe ayrılıyor. Bunlar uçan kazlar, bahçedeki kazlar ve kümesteki kazlar. Uçan kazları devletin yakalayıp tüylerini yolması imkansız, kazara bir telek yere düştü kaptıysa ne mutlu devletimize. Bahçedeki kazlar kaçar dolaşır ama sonunda yakalanır ve yolunur. Küçük esnaflar, memurlar ve asgari ücretli ise her acı reçetenin olağan üstü dikkatle itina ile uygulandığı kümesteki kaz sınıfına girmekte. Devlet istediğinde bizden istediği kadar yakalayıp tüylerimizden yolar. Kaçarımız göçerimiz yoktur.
Balık hafızalı canım ülkemin bir bireyi olarak, hafızamı yokluyorum da geçmişte kameraların açık olduğunu fark etmeyen bir maliye bakanımız “kazları ürkütmeden yolacaksınız” diyordu, hafızamı biraz daha zorluyorum yine geçmişte “naylon faturadan” yargılanan bir maliye bakanımız vardı, biraz daha eskiye gidiyorum, bankalara borçlu olan ve hakkında icra takibi başlatılan bir iş adamımız (!) bankalardan sorumlu devlet bakanı oldu, intihara teşebbüs eden ekonomiden sorumlu devlet bakanımız bile oldu.
Güne yine yolunma haberi ile başladı canım Türkiye’m. Taşıt, alkol, sigara ve Cep telefonlarına ÖTV zammı ile yolunduğumuzu gördük. Nede olsa ürkütülmeden yolunmamız gerekiyordu, kazız ya. Eski maliye bakanımız böyle tanımlamıştı, böyle isimlendirmişti bizleri.
Yolunacağız ya kılıfta hazırdı.
Devlet babamız orta vadeli program (OVP) planını açıkladı. OVP’nin temel amacı cari açığı düşürmekmiş.
Peki, Cari açık nedir?
Cari Açık; bir ülkenin ihraç ettiği mal ve hizmetlerden elde ettiğin gelirin, yurt dışından ithal ettiği mal ve hizmetlere yaptığı ödemelerden az olmasıdır. Yıllardır bu cari açık ülkemizde konuşulur durur. Daha düne kadar bugün OVP’yi açıklayan bakanlarımız ekranlara çıkıp, korkmayın bu ülke büyümeye bağlı olarak makine parkuruna, teknolojiye yatırım yapıyor, cari açık sebebi budur demiyor muydu.? Ne değişti de bugün OVP’nin temel amacının cari açık olduğu söylenir oldu.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bugünkü ÖTV düzenlemesiyle devletin kasasına 5.5 milyar lira gireceğini açıkladı. Bunun 2.8 milyar lirasının tütündeki ÖTV artışından; 920 milyonunun motorlu taşıtlardan,771 milyonunun alkollü içeceklerden, 660 milyonunun cep telefonundan ve 350 milyon lirasının da Kaynak Kullanımı Destekleme Fonundan geleceğini söyledi. Motorlu taşıt düzenlemesinin 1600 cc üzerindeki araçları kapsadığını belirten Şimşek, bunun ticari ile binek tipi araçlar arasındaki haksız rekabeti önlemek için yapıldığını ifade etti. KKDF ve cep telefonu ayarlamasının cari açığa yönelik olduğunu belirtti.
Maliye Bakanımız bununla da yetinmedi bakın neler dedi;
ZAM DEĞİL GÜNCELLEME (!)
Tütün ve tütün ürünleri üzerinden alınan maktu vergilerin 2010 yılı başından beri güncellenmediğini belirten Şimşek, bu süre içinde kümülatif enflasyonun yüzde 15 olduğuna dikkat çekti. Şimşek, “Bunu vergi artışı, zam olarak görmemek lazım. Maktu vergilerin güncellenmesi olarak bakmak gerekir.
Bak sen şu Ankara’nın diline; “zam kelimesi” nasılda bir anda “güncelleme” olarak yeniden tanımlandı. Ankara enflasyon sepeti ile bir oynadı enflasyonumuz birden tek haneli rakamlara düştü. Her ay enflasyon düşüşte diyen bakanımız kendi ağzı ile enflasyonun %15 olduğunu itirafta etti. Bu Ankara’nın enflasyonu. Birde halkın enflasyonuna bakmak gerekir. Ama Ankara gözü ile bakarsak tek haneli rakam görürüz.
Geçmişte cari açığı büyümeye bağlayan başbakan yardımcısı Ali Babacan bugün nasıl çark etti bakın.
OVP’nin temel hedeflerinden birinin cari açığı düşürmek olduğunu belirten Babacan, cari açığın bu yılın sonunda yüzde 9.4; 2012’de yüzde 8, 2013’te yüzde 7.5 ve 2014’te de yüzde 7 seviyesine ineceğini açıkladı. Babacan, büyümedeki yavaşlamaya rağmen cari açıktaki yüzde 8’lik yüksek oranın sorulması üzerine cari açığın sadece büyümeyle açıklanamayacağını söyledi. Balık hafızamı burada da zorluyorum, Ali Babacan Maliye Bakanı olduğunda gazete manşetleri Ali Babacan’ın şirketlerinin sürekli zarar ettiğini yazıyordu. Yani zarar varsa, devlete vergi ödemiyor demektir. Merak ediyorum sürekli zarar eden bir şirket hayatını nasıl sürdürür.
AYAĞINIZI YORGANINIZA GÖRE UZATIN
Babacan, ekonomide yavaşlamanın yaşanacağı bu dönemde vatandaşa ayağını yorganına göre uzatma tavsiyesinde bulundu. “Toplum olarak israftan kaçındığımız, ayağımızı yorganımıza göre uzattığımızda Türkiye için korkulacak bir şey yok” dedi.
Üzerimizde yorgan kaldı da biz mi ayağımızı yorganımıza göre uzatmadık Sayın Babacan. Eyvallah toplum olarak israftan kaçınalım. Zaten aç yatıp, açıkta kalmaya alıştık millet olarak. Biz israftan kaçınacağız da sizlerin bu müsrifliğine ne demeli.
Milleti anlamayan, millete tepeden bakan, genel kurullara bile katılmayan, milletvekillerine danışman ve sekreter dışında bir de şoför tahsisi yapıldı. Bazen TV’den gece yapılan genel kurul çalışmalarını izliyoruz. Kaç sandalye doluyor. Kaç milletvekilinin katılımı ile bu genel kurullar yapılıyor, genel kurula katılmayana milletvekillerine neden bu şoför tahsisi. Genel kurulu doldurmayan bu milletvekilleri için ihdas edilen şoför kadrosunun hazineye maliyeti nedir? Bu müsriflik değil mi? Sayın Babacan.
Bakanlarımıza bakan yardımcısı kadrosu verildi. Bakanlıklara bağlı müsteşarlıklar yok mu? Bu müsteşarlıklarda müsteşar yok muydu? Bu müsteşarlıklara bağlı müdürlükler yok muydu? Ben söyleyeyim bunların hepsi var. Bunlar var da daha neden bakan yardımcıları kadrosu ihdas edildi. Peki, bu bakan yardımcılarının hazineye maliyeti nedir?
Ben yaklaşık bir hesap yaptım. Hesabımın eksiği çok, fazlası hiç yok. Benim yaptığım hesaba göre yaklaşık bu iki kadronun hazineye maliyeti yıllık 30 milyon TL. Aman milletvekillerimize ve bakanlarımıza iyi bakalım. 30 milyoncuk dediğim nedir ki? Yolundukça daha çok tüyleri gürleşen biz kazlar için.
Aklıma birden şeytanın avukatlığını yapmak geldi. AKP tüzüğünde üç dönem üst üste milletvekilliği veya bakanlık yapanlar bir dönem ara vermek zorunda. Eğer tüzük değişikliği yapılmaz ise bu böyle. Acaba bugünden bakan yardımcılığına atananlar önümüzdeki dönemde yeni bakan adaylarımız olarak bugünden staj yapmaya mı başladılar? Müstakbel bakan adaylarımızı bugünden tebrik ediyorum.
Canım Türkiye’min canım insanları (!); dün gece döktüğümüz tüylerimizi bugünden itibaren yeniden büyütmeliyiz. Tüylerimizi daha çok büyütmeli, daha çok cilalayıp parlatmalıyız müstakbel bakanlarımıza yeniden yolunmak, yeni yeni kadrolar ihdas etmeleri için.
SERVET AKBAŞ
13.10.2011
YORUMLAR
İyi Akşamlar,
Kimsenin bilmek, görmek istemediği, bilenlerin de söylemek istemediği bazı gerçekleri dopdulu olarak çok güzel dile getirmişsiniz. Anlatımınız bir başka güzellikte. Yazım hatanız yok sayılır. Bütün bunlar için sizi kutluyorum.
Başarılar dilerim. Saygılarımla.