- 3138 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AĞAÇ VE AĞAÇ SEVGİSİ
AĞAÇ VE AĞAÇ SEVGİSİ
Ben de her köy çocuğu gibi, yeşili ve ağacı çok sevdiğimden, köy mezarlığının yanında bulunan sahipsiz boş araziye, babamın budadığı kavak ağaçlarından yaptığım çelikten fidanları götürüp babamın tarif ettiği üzere üç gün üst üste otuz, kırk ağaç dikmiştim. Bir yaz tatilinde köye gittiğimde baktım ki, her birinin gövde kalınlığı, aradan geçen yedi sekiz yılda aşağı yukarı bir insan gövdesi kadar olurken, boyları da aşağı yukarı yirmi metreyi geçmiş gibiydi.
Onları o anda öyle büyümüş görünce adeta kırk insan yetiştirmişim gibi çok mutlu olmuştum. Adeta sevinçten ağlayacak kadar da duygulanmıştım. Ağaçların o kadar çok çabuk büyüdüğünü bilmediğimden, o anda aklıma gelen düşüncemi şimdi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bilmem sizlerin bu konudaki düşüncesi nedir?
Düşünüp diyorum ki, altı yaşında bir çocuk otuz, kırk ağaç yetiştirebiliyorsa. Ülkemizdeki milyonlarca insan, her yıl otuz, kırk ağaç dikseler, kim bilir, ömürleri boyunca kaç ağaçları olur. Hem de ülkemiz ağaç zengini bir ülke olurken, aynı zamanda da ormanın tüm zenginliğini ülkemize kazandırmış oluruz.
Ben bunu daha altı yaşındayken başardım. Ya köylerimizde boş duran cıbıl çıplak araziler ile o boşu boşuna oturup duran gençlerimize ne demeli, bilmem ki. Ben olsam şimdiye kadar devlet arazisine dikilmiş, binlerce ağacım olurdu.
Köyümde ağaç diktim de kötü mü oldu. Köyümüzde fakir olan bir amcam vardı. Ben Ankara’ya okumaya gelince o, ağaçlara sahiplenip bakmış. Sonra da kesip ev yapmıştı. Amcamın ev yapmak için kestiğine değil de, kestiği ağaçların yerine yenilerini dikmemiş olmasına çok kızmıştım. Benden büyük olduğu için kötü söz söylemedim ama söylediğim her söze çok da doğru söylüyorsun deyip hak verdi. Sonra da özür dileyip, dedi ki, zamanı gelince kestiğim tüm ağaçların yerine yenilerini dikeceğime sana söz veriyorum dedi. Ve dediğini de yapmıştı. O ağaçlarda zamanı geldiğinde kesilerek insan hizmetinde ekonomik işlevlerini yerine getirmişlerdi.
Daha sonraki yaşamımda ağaç ve çiçek yetiştirmek için Ankara’da yaptırdığımız evimizin bahçesine kazılan dokuz metre derinliğindeki kuyunun yarıdan fazlasını daha çok su çıksın diye ben kazmıştım.
O kuyunun suyu sayesinde çok meyve ağacı yetiştirip mahallenin en güzel bahçesine biz sahip olmuştuk. Ne yok tu ki, Şimdi sayıp tek tek adlarını yazsam bu sayfaya sığmaz.
Altı yaşında başlayan ağaç sevgim, şimdi insan sevgisine dönüştü. İnşallah bir gün eserlerimle fayda sağlayacağım insanların sayılarını saymaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Bu söylediğimi bir gün başaracağıma söz verir, bir mühür gibi de kalbimi bu yazının üzerine basarım.
11.10.2011
Cahit KARAÇ