Bir Bitişe Bir Kaç Adım Kala...
......
‘Tanrım neden hep böyle oluyor? Bunca yıldan sonra şu eskiyen yüzlerimizin tozunu almak neden hep bu kadar zor? Böyle elim kolum bağlı oturmaktan nefret ediyorum. Konuşmaya çalıştıkça kaçıyor benden. Bir şeyler var ama söylemiyor eminim. Konuşmalıyız.; mutlaka konuşmalıyız... Ben de görmezden gelmeliyim kaçışlarını... ‘
- Canım; kahve yapıyorum sen de ister misin?
- Olur güzelim. İçeriz beraber.
- Tamam, geliyorum birazdan.
- Film izleyelim ne dersin? Bülent getirdi bugün birkaç tane. Neyse gel de seçeriz beraber.
- Aşkım bugün film izlemesek olmaz mı? Şöyle başbaşa kalmayalı çok zaman oldu. Şöyle sıkıca sarılıp sessizlikte asılı kalalım diyorum. Hem konuşacak şeyler biriktirdik ne zamandır. Ya da müzik dinleyelim biraz... sen ne dersin??
- Tamam canım, ben açıyorum bir şeyler o zaman...
- Geliyorum birazdan ...
‘Konuşmaya çalışıyor... Ah be Aylin ya... Hazır değilim ben konuşmaya... İçimde kopan şeyleri sana belli etmemeye çalışıyorum ne zamandır. Sen de hissediyorsun ama karşına çıkacak ne cesaretim var, ne de gücüm... sadece biraz zaman istiyorum senden ama kadınlar... asla beklemezler... söze dökülmeyen şeyler çıldırtır onları... ne olurdu havada asılı kalmasına en azından bir süre izin versen... biliyorsun seni sevdiğimi... biraz kendi halime...’
- İşte geldim.. Al bakalım kahveni...
- Sağol hayatım...
- Ne güzel olmuş bunu seçtiğin. Uzun zamandır dinlemiyorduk hiç... Yerimi hazırla bakalım. Şöyle bir içime çekeyim seni.. güya yan yanayız ama koşturmacayla geçiyor günler... iki çift laf edemiyoruz karşılıklı... iyi oldu bugün yalnız kaldığımız... Değil mi hayatım?
- Hı??? Ha evet hayatım öyle gerçekten...
- Mehmet dalgınsın bugün yine. Son zamanlarda hep olduğun gibi aslında... Kafanı kurcalayan bir şeyler var ama anlatmıyorsun. Bak, konuşmak için ne kadar uygun bir gece.
‘ Yapma bana bunu Aylin. Hissediyorum işte... ayak uçlarımdaki uçurumu hissediyorum. Bir adım daha atmaya zorlama beni. Seni kırmaktan, kaybetmekten korkuyorum ama anlamıyorsun. Kim bilir neler geçiyor kafanın içinden. Bilirim ne senaryolar yazmışsındır sen. Yalan söylemeye de gücüm yok. Birazdan çözülecek içim. Ne olur uzak dur benden...’
- Mehmet... Mehmet... Sen dinlemiyorsun beni. Zaten kendimi hayalet gibi hissediyorum ne zamandır. Beni görmüyor, duymuyorsun... Bütün gece bilgisayarın başındasın.. Biraz yalnız kalmak isteği içindesin!! Yatağa bile yalnız giriyorum artık... Ben uyuduktan sonra geliyorsun... Ne olur yapma bana bunu... Bir şeyler yolunda gitmiyor. Ben de bunun farkındayım. Ama bunu ancak konuşarak aşabiliriz. Neden kaçıyorsun benden???
- ...................
- Mehmet cevap ver. Sus gibi bakma bana. Farkındayım konuşmak istemediğinin. Ama ben dayanamıyorum artık bu görmezden gelme, hiç bir şey yokmuş gibi davranma oyununa. İyi ya da kötü konuşulacak. Mehmet, nereye???
- Bardakları götüreyim mutfağa. Kalmasınlar ortada.
- Mehmet sen benimle dalga mı geçiyorsun allah aşkına? Kaçmaktan yorulmadın mı artık?? Haftalardır böylesin. Susarak en büyük kötülüğü yapıyorsun bana. Nedir sorun? En kötüsü ayrılık olabilir... Ben bunu da göze alarak oturuyorum yanında. Ama bu sessizliği bırakma bana. Dayanamıyorum diyorum sana....
‘İşte kaçınılmaz son Mehmet efendi.... Kaçışın burada sonlanıyor ne yazık ki. Zor zamanlarda neden her şeyi daha da içinden çıkılmaz hale getirirsin ki sanki?Neden anlamazsın ki biraz başımı dinlemek istediğimi? Yooo asla olmaz. Aylin hanım asla ipleri zamanın ellerine bırakmaz. Hem kendi yaşamına hem de benim yaşamıma yön verme işi ona bırakılmış. Hemen müdahale etmesi gerek. Ne anlatayım ben sana şimdi?Neden sessiz kalıp sadece yanımda olmayı denemezsin?’
İki kahve fincanı hiçbir şeyden habersiz bulacaklar tezgahtaki yerlerini. Sonra Mehmet salona doğru giden bu engelli yolda sakatlayacak ruhunun çeşitli yerlerini. Bedeni ayakta olmasına rağmen ruhu sürünerek girecek salonun kapısından içeri; eşikte adı Aylinle başlayan tüm umutlarını bırakarak. Ne de olsa çaresizlik tutmuş yakasından. Yine de konuyu kapatmak gerek....
- Aylin ... Kafam karışık biraz... Seninle ilgisi yok... Sadece biraz zaman istiyorum senden.. yoluna girecek her şey... Biraz daha sessiz kalalım olmaz mı? Yanımda olduğunu hissedeyim yeter...
- .............
- Her zaman konuşarak halledemiyoruz bazı şeyleri... Bunu sen de en az benim kadar biliyorsun... Merak etme... Asma suratını böyle... Aylin, güzelim....
‘ Evet başladık yine. Ben hiçbir şey anlatamıyorum bu adama. İçimin kanadığını nasıl gösterebilirim sana. Benden kaçıyorsun ve de yalan söylüyorsun. Daha fazla üstüne gelmemeliyim. Ben de kırıcı olmaya başlayacağım sonra. Anla seni sevdiğimi. Bırakma beni lütfen. Bir köşeye çekilip bitişimizi izlemene tahammül edemiyorum. Ellerimden kayıp gidenlerle tek başınayım. Bu ölesiye yalnızlık nöbetlerinde sana tutunamıyorum. Sen hep o lanet bilgisayarın başındasın. Yavaşça siliniyorum yüreğimden. Üstelik hala bekle diyorsun bana.... Beklerim bir bitişi.... Sen nasıl istersen sevgilim....’
- Söyleyecek bir şey bulamıyorum Mehmet. Endişelerimi anla ne olur.
- Anlıyorum bir tanem. Dedim ya sen merak etme. Düzelirim ben. Geçici bir dönem işte... hadi gel... sarıl bana....
- .............
- Ağlıyor musun sen? Aşkım yapma ya. Anlatamıyorum sana. Endişelenecek bir şey yok. Gel silelim göz yaşlarını.... sulu gözlü şey ne olacak....
‘İşte bitişe giden dönemece geldik. Artık ne kadar ağlasam da işe yaramayacak. Tükenmiş hissediyorum kendimi ve artık mücadele edemeyecek kadar yorgun. Aşk mı eskitiyor bizi böyle? Neden bu kadar çabuk pes ediyorsun?’
Hep böyle mi olur, inanın ben de bilemiyorum. Kadın ve erkek kimyalarının birbirine karıştığı her tepkimede ortaya biraz aşk ve biraz da hüzün dağılır işte. Aşkın içine acı karıştığında ise bir dinginlik kokusu yayılır etrafa. Vazgeçmeye çalıştıkça bunu eline yüzüne bulaştıran bir adam ve aşkın elinden kayışını umarsızca izlemek zorunda olan bir kadın kalıyor geriye.
Böylesi bir çalkantıdan sonra yorulur ruhlar. Söylenemeyenler çoğaldıkça ruhlar ağırlaşır. Gecenin ve aşkın içine yuvarlanmak gerekir şimdi. Gözlerde herhangi bir temas meydana gelmesinden sakınılarak söndürülür ışıklar. Tenler ve okşayışlar konuşmaya başlar tüm suskunluklarda. Öpüşler girer sahneye ilk olarak. Tüm sızılar için geçici ağrı kesicilerdir sevişmeler...
YORUMLAR
Evet başladık yine. Ben hiçbir şey anlatamıyorum bu adama. İçimin kanadığını nasıl gösterebilirim sana. Benden kaçıyorsun ve de yalan söylüyorsun. Daha fazla üstüne gelmemeliyim. Ben de kırıcı olmaya başlayacağım sonra. Anla seni sevdiğimi. Bırakma beni lütfen. Bir köşeye çekilip bitişimizi izlemene tahammül edemiyorum. Ellerimden kayıp gidenlerle tek başınayım. Bu ölesiye yalnızlık nöbetlerinde sana tutunamıyorum. Sen hep o lanet bilgisayarın başındasın. Yavaşça siliniyorum yüreğimden. Üstelik hala bekle diyorsun bana.... Beklerim bir bitişi.... Sen nasıl istersen sevgilim....’
saygılarımla