Bak Şimdi.
Oyunlar oynanmak için bekliyorlar.
Birazdan suratlarına maskeler takacak olan çocuklar sırayla şarkılar söyleyerek, dışarıya çıkacaklar.
Kullanılmayı hak ettikleri cümleleri buluncaya kadar bütün kelimeler masumdurlar. Dillere dolanıp, sarmaşıklara özendikleri ise kocaman yalanlardır. Yalanların arasında umutlarıyla mutlu olduklarını sananlar da kendilerini kandıranlardır.
Değişim, özde var olandır. Hiçbir değişim, zorlamanın kölesi, değildir. Rakı kadehlerinin ak renge hükmetmesinin cazibesi karşısında tokuşturuluyor olmaları da değişimin değiş tokuş mantığından çok uzaktadır. Koçlar gibi tokuşturuyor olmak ise sadece koçlara mahsustur.
Yüzlerdeki gerginlikleri, cilde fayda sağlayacağını zanneden düşünce yapısına sahip olanlar vardır. Mutlu olmadıkları halde fotoğraf karelerinden, mutlulukları taşıp durmaktadır. Ama bir dokunuş için gerekli olan sadece andır.
Hırslar kalesinden manzarayı seyretmekte olan hırsızlar vardır. Felaket tellallarının yollarını dört gözle bekleyip dururlar. Alacakları olan bir haberden bile muştular beklemekten keyif alacak kadar da alacaklı değil alçaktırlar. Kalelerin yükseklikleri ne kadar gerçek ise kendi egoları da o kadar yalan ve alçaktır.
Yerin dibine bilet ayırmış olanlar da vardır. Geçmek için sıra beklemekten bıkmayan hatta sıkılmayan aksine sıralarını beklerken, masaları olmadıkları için, dövünüp duranlardır. Her seferinde olgunlaşmaktan bahsettiklerinde, dallarından meyvelerinin sarktıklarını sanırlar. Oysa yaramaz çocuklar, yüzlerinde gülücüklerle, güneşin veda ettiği zamanlarda kimseler görmeden meyvelerini çoktan toplamışlardır. Bilmezler.
Ahkâm kesenlere de yazıda yer bulamaz isek keseceklerinden korkar hale geliriz. Karpuz kesme konusunda bile uzmanlık yapmış olanlardır. Sayıları öylesine çoktur ki elini sallasan ellisi gelir. Kestirmeden yaşayacakları mutlulukları ve huzurlu zamanları yaşamaktan aciz durumdadırlar. Oysa kesemeyecekleri gerçeğinden kaçamamaktadırlar. Kesemedikleri için de kestirmekten başka bildikleri ne yazık ki yoktur. Güzellikler Prensesi, onların kulaklarına yalanlar fısıldadıkça, bir hoş olurlar.
Bak şimdi.
Gecenin bir yarısındayız. Diğer yarısında ise neler var bilmem. Bilemem.
Kibrit kutusuyum. Ama kırk üç çöpüm var. Ne eksik ne de fazla…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.