- 528 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOBAN KÖPEĞİMİZ DUMAN
ÇOBAN KÖPEĞİMİZ DUMAN
Çocukluğumdan beri, doğada yaşayıp var olan tüm evcil hayvanları severim. Onları besleyip, korurum. Eğer onlara yaklaşmayı bilirseniz, hepsi size birer dost, birer arkadaştır.
Dokuz yaşına kadar köyde kalıp yaşadığımdan, köyde besleyip büyüttüğümüz tüm evcil hayvanların bakımını genelde babam yaptığından bende babamı izleyerek birçoğunun bakımını öğrenmiştim.
Bakımını öğrendiğim hayvanlar; koyun, kuzu, keçi, oğlak, inek, dana, at, eşek, öküz, manda ile tavuk, horoz, güvercin, keklik, bıldırcın ve evimizde kedi, kapımızda da birden fazla köpeğimiz olurdu.
Hatta bir keresinde bakıp büyüttüğümüz çok güzel bir kedimiz vardı. Adeta keçi yavrusu büyüklüğünde üzüm siyahı renginde tüyleri parıl parıldı. Her gün kendi kendini yalayıp temizleyerek parıl parıl parlardı.
Birde duman adını verdiğimiz çoban köpeğimiz vardı ki, öyle büyük, öyle büyüktü ki adeta küçük bir eşek büyüklüğündeydi. Her gün ona yemek yetiştiremezdik. Babam, Elbistan’daki fırınlardan sürekli ona satılmayıp kalmış kuru ekmek getirirdi. Her gün ona bir helke (kova) ekmek ıslatıp verirdik. Kuzu güttüğüm de boynunda kurtlara karşı takılan tasmasıyla birlikte hep yanımda olurdu.
O benim korkusuzluğumu oluşturan en büyük güç kaynağıydı. Hiçbir zaman onsuz uzak yazılara (yerlere, arazilere ) gitmezdim. Ben istemediğimde hiç kimse yanıma asla yaklaşamazdı. Yabancı biri yanıma gelse, gözlerini gözlerinden ayırmaz, Onu iyice bir süzerdi. Bana ve kuzulara bir zarar gelmeyeceğini anladığı an, kuzuların yanına gider, onları takip edeceği gölge bir yere yatardı. Babam onu öyle yetiştirmişti ki, her ne dersem deyim onu aynen yapardı. Çobanlık yaptığım her yerde can güvenliğim evvel Allah’a, sonra köpeğimiz Duman’a aitti.
Geceleri de evimizin bekçiliğini yapardı. Öyle güvenli bir köpekti ki, çok dikkatli bir insan bile onun kadar güvenli bekçilik yapamazdı. Çünkü evimizi, ahır ve ağılımızı o on insandan daha iyi koruyordu. Çünkü her bekçi uyuyabilir, ama Duman asla uyumazdı. O gözlerini kapatıp uyusa da, beyni ve yüreği hep açıktı. En ufak bir seste, kulaklarını sese doğru çevirir, kendini güvenliğe almak için pusuya yatar, sonra koca sesiyle sakın buraya yaklaşma ben varım dercesine kalın sesiyle havladı mı bütün köy duyardı. Onun için evimizi, avlumuzu bırakın o çevreden hiçbir canlı geçmeye cesaret edemezdi. Cesaret eden bir hayvan olursa onu mutlaka parçalayıp öldürürdü. İnsan olduğunda da, onu etkisiz hale getirip kontrol altında tuttuktan sonra koca sesiyle bizden birisini yanına çağırırdı. Sonra da verilen komuta uygun hareket ederdi.
Uzun ve şiddetli geçen bir kış mevsiminde bir gece yarısı sürü halinde kurtlar köyümüze inmişti. Onlarla tek başına kahramanca çarpışıp üç tanesini boğup öldürdüğünü gören babam, hemen av tüfeğini alıp birkaç tanesini de kaçarlarken o yaralamış, fakat öldüremediğinden komşularımızdan yardım isteyip o gece kaçan kurtları köpeklerin eşliğinde takip ederek sabaha kadar altı tane daha kurt öldürüp getirip köy meydanında karın üzerine yatırıp köylülerimize seyrettirmişlerdi. Adeta büyük bir kahramanlığın kutlaması yapılır gibiydi.
Daha sonra babam, köpeğimiz Dumanın sağında solunda kurtların ısırıp oluşturabileceği bir yara bere diş izi var mı diye iyi bir sağlık kontrolünden geçirip demişti ki, çok şükür hiç bir şeyi yok. Deyip bir sürü dil döküp sevip okşadıktan sonra, Duman mest olup yere yattı ve öyle bir yatışı vardı ki, adeta babama sadakatini gösterirken ölmeye hazır gibiydi.
Sanki padişahın huzuruna çıkmış bir asker gibi, padişahına sadakatini tazeleyip gösterirken, o hareketiyle de sessizce diyordu ki, hünkârım şayet sana layık olabilecek bir kahramanlık gösteremedimse, bağışlama vur boynumu dercesine uzanıp yatmıştı.
O gün babamda öyle çok sevmişti ki, hatta ödüllendirmek için babam da kışın o soğuğunda gidip Elbistan’daki kasaplardan bolca kemik toplayıp getirmişti.
Duman önüne atılan kemikleri, sanki elinden kaçan o kurtların kemiklerini kırar gibi, ağzı içindeki o koca ve keskin dişleriyle çatır çutur kırarak koca bir çuval kemiği iki üç gün içinde yiyip bitirmişti.
Duman varken, sanki evimizi koca bir askeri birlik koruyormuş gibi, evimiz çok güvenliydi. Hepimiz huzur içinde yatar, huzur içinde kalkardık.
11.10.2011
Cahit KARAÇ
YORUMLAR
Cahit bey köpekler insanoğlunun en büyük dostudur derler.Özellikle kırsal kesimlerde.Gerçi onların eleştiridiği hususlarda bilinir.Yeryüzünde soyuna ihanet eden tek hayvan türü olduğu söylenir.Kurtlardan gelmelerine rağmen, insanları kurtlara karşı savunmuştur.
İyi bir dostumuz yinede.Geçmişten güzel unutulmayan sahneleri yazınızda gördük.
Kutlarım.