HAYAT
HAYAT
Hayat.Yaşanılmamış ve yaşanılmayacak olan,bunlara rağmen yaşadığımızı sandığımız hayat.Ne kuşlar kadar özgür olabildik bu hayatta,ne de aslanlar kadar güçlü.Ne kelebekler kadar dertsiz olabildik,ne de dağlar,taşlar kadar rahat.Evet,bizlere dağların taşların bile sorumluluğunu almaya korktukları bir sorumluluk verdiler;İnsan olmak.Bizi hayattan bıktıran şey insan olmanın zorluğundan ziyade,yaşamın zorluğudur.Hayatın o ağır yükünü daha çocukken bize yüklemeye çalıştılar.Bir hamal gibi her gittiğimiz yere o yüklerle birlikte gittik.Büyüdükçe taşıdığımız yükler,aldığımız sorumluluklar arttı.Büyüdükçe acılar üzerimize kapandı.Dertlerin arasında kaldık,duygusuz kalplerin arasında yaşamaya çalıştık.Bizlere hayat hiç gülen yüzünü göstermedi.Hayatı sevmeye,ona tutunmaya çalıştık,bir tokatla bizi geldiğimiz yere geri gönderdi.Acılar bir diken gibi battı kalbimize.Göz yaşları süzülmezken gözlerden,yüreğimiz kan ağladı.Kahkahalar atarken içimizdeki acıyı bastırmaya çalıştık.Yaşamın zorluğu,yaşamak değildi.Yaşamaya çalışmaktı.Hep bir şeyler isterken isteklerinin hiç olmamasıydı.Hep bir şeyleri yapmak zorunda olmak bizi hayattan bıktırmıştı.Küreselleşen dünyadan,robotlaşan insanlara doğru gidiyorduk.En son ne zaman mutlu olduğumuzu unutur olduk.Aradan o kadar çok zaman geçmişti ki dertsiz tasasız gülmeyeli,bir çocuk gibi mutlu olmayalı.Hayattan bıkmıştık.Ölümden korkmuyorduk.Aksine,ölüm bizim için bir kurtuluştu.Çünkü insan ahirette bu dünyada yaptıklarının bedelini ödüyordu.Ya bu dünyada?Burada insanlar neyin bedelini çekiyorlardı?Hep seçimden bahsetmişizdir.Aslında,ortada bir seçim bile yok.Seçme zorunluluğu var.Seçim zorunluluğu var.Şu an ister bir öğretmen ol,ister doktor, ister öğrenci ol,istersen de bir ev hanımı.Ama,ne olursan ol böyle olmayı seçtiğin için değildir.Böyle olmak zorunda olduğun içindir.Yaşamımızdaki zorunluluklara öyle çok alışmışız ki artık,zorunluluk olmayan şeyleri yapmaz hale gelmişiz.Her ne kadar insan yaşamındaki zorunluluklardan sıkılsa da,o zorunluluklar insanı bir yerlere getirebilir,yeni ve güzel yaşamlar sunabilir.Ve zorunlulukların yanında zorluklarda insanı en değerli yerlere götürebilir.Düz bir yolda yürümek kolaydır.Önemli olan tüm zorlukların arasından,acıların denizinden bir kahraman misali çıkabilmektir.Önemli olan zoru en güzel şekilde başarabilmek,acılarını kalbine gömebilmektir.Yaşamak için zorlukların,engellerin,acıların bitmesini beklemek,karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemek gibidir.O nehir ise asla durmaz.Siz öldükten sonra bile akmaya devam eder.Yaşamınızın değişmesi için beklerseniz yaşamda bekler.Alfred Souza der ki:”Uzun zamandan beridir, -hayatın- gerçek hayatın başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım.Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel,öncelikle aşılması gereken bir şey,bitmemiş bir iş,hizmet edilecek zaman,ödenecek bir borç oldu.Sonra hayat başlayacaktı.Sonunda anladım ki o engeller benim hayatımdı.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.