BDP TERÖRÜ

• 12 Ekim 2011 Çarşamba 18:13:25

Siyaset, belli bir toplumda çatışma halinde olan çıkarların uzlaştırılması faaliyetidir. Bu uzlaştırma faaliyeti ise yönetim erkinin elde bulunması ile gerçekleşir. Siyaset tarihine bakıldığında insanın ortaya çıkışı ile birlikte siyaset yönetim sanatı da, sahnedeki yerini almış ve binlerce yıl yöneten ve yönetilen arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi ile yönetsel gücün elde tutulması davranışlarına yön vermiştir.

Ulusların etnik kökeni üzerinden siyaset yapmak, gündem oluşturma, ekranlarda boy göstermek, popüler olma arzusu ile nefsi körelmemiş ihtiras sahibi siyasetçilerin, toplumları felakete sürüklediğini tarih boyunca gördük ve hala da görmekteyiz.

Yıllardır Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde kardeşlik bağı ile birbirine bağlanan, acıyı, sevinci paylaşan, etnik kökeni ne olursa olsun etle tırnak gibi olmuş insanlar üzerinde birilerinin yaptığı kirli siyaseti her gün ekranlarda izliyoruz.

Yıllardır siyaset sahnesinde yer alan son olarak da BDP adı ile karşımıza çıkan, kirli siyasetin çirkin aktörleri ekranlar aracılığı ile her gün evlerimize konuk olmakta, gözümüzün içine baka baka çirkin emel ve arzularını dile getirmekteler.

BDP, Kundaktaki bebeği bile katleden PKK terör örgütü ile aynı safta yer almakta, terör eylemlerini kınamamakta, son olarak ta özerklik talebini gündeme getiren BDP adeta istihbarat örgütlerinin maşası, PKK’nın ise siyasal tetikçisi olmuş, milletvekili sıfatı taşımalarına rağmen ellerine kundaktaki çocukların kanı bulaşmıştır.

Bu ülkenin demokrasisinden beslenen, bu milletin engin hoşgörüsünü istismar eden BDP ise adeta PKK’nın basın bürosu gibi çalışmakta, şiddeti körüklemektedir. Yıllardır bu halka kan kusturan, etnik köken ayrımı yapmadan, çocuk, kadın, sivil, asker demeden her fırsatta önüne geleni vahşice katleden PKK terör örgütüdür. Sözde Kürt kökenli vatandaşlarımız için haklar talep ettiğini iddia eden ve yol kesen, köy basan, kundaktaki çocuğu bile katleden PKK en çokta haklarını savunduğunu söylediği Kürt kökenli insanlara zarar vermiştir.

Çocukları ön saflara dizip, kadın, erkek, genç, yaşlı demeden her kesimi meydanlara toplamaya çalışan, bu ülkeyi iç çatışmaya sürüklemeye çalışan BDP Kürt halkını da anlamış durumda değil. BDP, PKK’nın taşeron örgüt olduğunu çok iyi bilmekte. PKK’yı meşrulaştırmak için, Kürt halkını istismar etmekte, Kürt halkı ile PKK’yı özdeşleştirme çabası gütmektedir. Silahların gölgesinde baskı ve zorbalıkla zorla oy toplayan, kendisini de halkın temsilcisi gibi göstermeyen çalışan BDP aslında tasfiye sürecinin başladığından bihaber durumda.

Arap baharından esinlenen, camiye siyaset sokup göstermelik cemaatler oluşturma gayreti içine giren BDP, gittikçe yalnızlaşmakta, taraf bulamamakta, PKK’yı kullanarak baskı ve zorbalıkla kendine yandaş toplamaya çalışmaktadır.

BDP milletvekilleri sık sık halkı eylemlere çağırmakta, en son ise Selahattin Demirtaş sahip çıkmadığı, PKK’nın kucağına attığı bir halkı, ekranlar aracılığı ile küçük gruplar halinde de olsa direnişe çağırmakta. Bu halkın hoşgörüsü, bu milletin demokrasi kültürü anlaşılan BDP’ye bir beden büyük geldi. Etnik kökeni ne olursa olsun etle tırnak gibi birbirine sıkı sıkya bağlı bu toplumu BDP anlamadı, anlayamazda.

Selahattin Demirtaş öncelikle sen kimsin?

Senin ne yaşın, ne yaşadıkların, nede tetikçisi olduğunuz örgütün gücü yetmez bu halkı birbirine düşürmeye.

Sen kimsin be adam(!)

Karşılıklı birbirimize soframızı açtığımız Kürt kökenli komşumu bana karşı direnişe çağırma cüretinde bulunuyorsun.

Sen kimsin ki birlikte çalışıp iş yaptığımız Kürt kökenli iş arkadaşımı bana karşı kışkırtma cüretinde bulunuyorsun.

Senin direnişe çağırdığın kürt kökenli insanlarla biz etle tırnak gibiyiz. Sen bunu dahi görmekten acizsin. Bizi birbirimize karşı ötekileştirmeye kimsenin gücü yetmedi, yetmeyecekte.

12 haziran 2011 seçimlerinden güçlenerek çıktık sanmayın. İstatistik bilimi her ne kadar oy ve milletvekili sayınızın arttığını söylese de içinizde şiddet yanlısı olup, PKK’yı destekleyen milletvekili sayısı bir elin parmakları ile sınırlı. Birçok milletvekiliniz şiddeti reddederken, “Yeni Kürt Siyasal Hareketi’nin” o çok sağlam sandığınız yerinizi tepe taklak edeceğini artık öğrenmeniz gerekiyor.

Bu siyaseti PKK’nın esareti altında yaptığınız sürece yok olmaya mahkûmsunuz.

Gerek Kemal Burkay, gerekse Şerafettin Elçi gibi bir çok milletvekili artık şiddeti reddetmekte, PKK ya cephe almakta, hatta en son Kemal Burkay aponun bile misyonunun bittiğini söylemektedir. Halk şimdi kime itibar edecek, eline kan bulaşmış BDP’yemi yoksa, şiddetten uzaklaşma çağrısı yapan yeni oluşumlara mı?

Kürt kökenli insanlarımıza sesleniyorum;

Kendileri lüks evlerde, havuzlu villalarda, zevki sefa içerisinde bir eli yağda, bir eli bağda olan PKK terör örgütü çete başlarının, sizi kullanmamaları için uyanık olun,

Kendileri havuzlu lüsk villalarda alem yaparken, sizi yokluğun, açlığın, sefaletin kucağına atan BDP’ye karşı uyanık olun,

Kendileri sahillerde alem yaparken, size imamlık etmeye çalışan uçkur düşmanlarına karşı uyanık olun,

Köy basıp, yol kesen, kundaktaki çocuklarınızı bile katleden eli kanlı PKK’ya karşı uyanık olun,

Tarladaki mahsulünüze göz diken, besilerinizi çalan, sizi aç bırakan, işinizden aşınızdan, evladınızdan mahrum bırakan PKK’ya karşı uyanık olun,

Türkiye Cumhuriyeti devleti biziz hepimiziz 75 milyon nüfusu ile tek vücut olmuş güçlü bir devlettiz. Bizi bize düşman etmeye, bizi bize düşürmeye hiçbir örgütün gücü yetmedi, yetmeyecekte.

SERVET AKBAŞ
12.10.2011